1) AKP %50’den
%45’e doğru indi. Bu, yolsuzluk ve rüşvete birinci derecede duyarlı, AKP’yi
desteklemiş bir kitlenin varlığını ve desteğini çektiğini gösterir. %5 seçmen 3
milyona yakın insan demektir.. Bunu küçümsemeyin ve cebe koyun öncelikle.. Bu
kitle, iktidarın niteliğini kavramış ve tavır almıştır. AKP’nin diğer
sunduklarıyla ilgisi yoktur.
2) Daha büyük
bir düşüş niye olmadı? RTE’ye inanç
büyük. Rüşvet-yolsuzluk algısını Cemaatin ve arkasındaki dış gücün sırtına
yıktı: İnlerine gireceğiz, suç örgütü, hain, casus... Kendi dilinden konuşan
RTE’ye inanmış kitle, bu yansıtmayı tuttu. Bugün böyle bir gerekçe onlara iyi
geldi.. Çünkü RTE’ye inanmayı güvenmeyi sürdürmek istiyorlardı..
3) Neden diye
soralım. Can alıcı soru budur. Çünkü bilimsel bakış, olayların doğasını
anlamaya yöneliktir: Nasıl oluyor? Neden? Bence, henüz AKP’ye sırt çevirmeye
hazır değillerdi. Dünkü yazıda da belirttiğim gibi, kendilerini bir yandan da
iktidarda hisseden bir kitleden bahsediyoruz. Bu kitleyi sarsacak, başka bir
olay gerçekleşmedi.
4) Bu kitle
zenginleşmek, daha doğrusu, 12 yıl içinde kendisine sunulan tüketici olma
konumunu sürdürmek istiyor. AKP iktidarı onlara geniş tüketici ve ucuz
krediyle, sahip olma olanağı sundu. Dolayısıyla, içinde bulunduğu koşulların
sürmesinden yana (kendi istikrarı) davrandı.
5) Daha yoksul
kitlelere AKP’li belediyelerin önemli ölçüde sosyal yardım yaptığını bilmek
gerekir. Bu bir ciddi saptamaysa, karşılığı gerçekten önemli bir sayı ise
miktar ve insan olarak, bu kitlenin de AKP’den vazgeçmesi için bir neden görmemiştir.
Bir ciddi sarsılma hissetmemiştir
6) Seçimlerde
“alt bilinç”, kendisinin, ailesinin durumunu gözetir. Temel ekonomik vb gibi
temel ihtiyaçlarını aşmış kitleler için, başka değerler önplana gelebilir.
7) Cemaat
önemli bir darbe yedi. Başbakan bu saldırıyı, yüzde 45’in daha altına
inmediğine göre, önemli ölçüde savuşturdu. Cemaat, önümüzdeki süreçte yeni
açıklamalarla saldırılarını sürdürebilir. Ama kitlesel tabanlarının çok zayıf
olduğu ortaya çıktı. Yüzde 1-3 kadar bir etkileri var mıydı.. Belki. AKP’den
kayan oylardan birazının CHP’ye birazının da MHP’ye yönelmesi, bu kitlenin
hacmini gösteriyor olabilir.
8) Ama şüphesiz
ki rüşvet ve yolsuzlukların sandıkta aklandığını düşünmesi, RTE’nin yumuşak
karnını oluşturuyor. Hele hele büyük suçmalaların yöneltildiği aile
bireyleriyle sahneye çıkması, yolsuzlukları sahiplenmesi, takmaması ve öyle bir
şey yok mesajı anlamına gelir. Bunların hepsi farklı etkileyecektir seçmeni.
Ekonomide sıkıntılar, veya yaşayacağımız başka ciddi olaylar. bu yolsuzluk
olayını önplana çıkartabilir, rüşvetle birleşebilir.
9) CHP’nin
%30’lara varamaması, şüphesiz ki beklentilerin gerçekleşmemesi anlamına gelir.
Oyda yükselmesine rağmen, bir başarıdan bahsetmek zordur. Kayıplarına bakın..
10) Ama
seçimlerde muhalefetin başarı kazanacağını düşünmek yanlıştır. “Bunca
yolsuzluğu rağmen, aptal millet vb” yargılarına katılmam. Henüz seçmende sanki
işler iyi gibi gidiyor algısını önemil ölçüde sarsacak siyabi, ekonomik ve
toplumsal durumların olmadığı koşullarda, muhalefete “neden iktidarı ele geçirmedin, çünkü yanlışlar yaptın, şöyle şöyle
yapsaydın, bu adamlar giderdi iktidardan” düşünceleri yaygın..
Katılmıyorum, en iyi koşullarda belki 1-3 puan artabilir.. Seçmen iktidardan
beklentilerini sürdürüyor.
11) Şüphesiz,
Türkiye’de demokratik parlamenter sistemin işlemediğini görmek gerekir.
Özgürlükleri, medyayı baskılayan bir iktidar.. Medyayı kendi borazanına
döndürmek için yıllardır çalışan bir RTE.. Parlamenter, yasal, anayasal
sistemin sadece sandık bölümünün işlediği bir sandık demokrasisi. Baskı
sistemi, şüphesi sandığı ve seçmeni de baskılar. Bu açılardan rezil bir durum
var. Demokrasi var mı, bütünsel baktığım için olaya, yok.. Şüphesiz bu durum da
AKP oylarına önemli ölçüde artılar ekliyor.. Yüzde kaç? 5? 10? Bilmiyorum.
12)
Cumhurbaşkanlığı seçimlerini bu rüzgarla alır mı iktidar? Ortada... BDP’nin
desteği gerek. Bu, BDP ile AKP arasında çözüm sürecine yönelik bir “al-ver”i
gündeme getirebilir. Bunun, iktidar için tehlikeli bir süreci içereceğini de
belirtmek gerekir.
13) Muhalefet,
hemen, itiraz olunmayacak bir aday üzerinde anlaşmaya gitmeli.. Seçime 5 kala
değil. Kaybederler.
14) Bu 4 aylık
süreçte, iktidarın daha da yıpranacağı bir süreç yaşanabilir. Oyları %45’ten
40’lara doğru inebilir. Bu durumda iktidar Cumhurbakanlığı rüyasını görür..
Muhalefet bunun koşullarını yaratma becerisi gösterebilir mi?
15) 2015
haziran genel seçimleri, yıpranma sürecini kısaltmak için ve gelebilecek
ekonomik zorluklarla henüz yüzleşmeden, erkene alınabilir.. hemen
Cumhurbaşkanlığının ardından..
16) Cemaat bir
“dinsel entelektüel kulüp”
derekesine indi. Tek güçleri devlet erklerindeydi. Onu da hızla kaybediyor.
Ordu’dan da atılırlar!
17) Peki,
CHP’nin Cemaat ile zımni bir ittifak algısı olumlu mu etkiledi, olumsuz mu?
Tartışmalı bir durum. Ama büyük inişte olan bir gurupla birlikte görünmek,
bundan sonra, olumsuz etki yapabilir. CHP kendi güçlerini geliştirmeli.
18) Dünkü
sosyal medya yorumlarında örneğin “sağcılarla değil solcularla ittifaka önem
verseydi, daha başarılı olurdu” görüşleri vardı. Ben de dedim ki “Seçmen,
CHP’yi zaten bunu yapmadığı için cezalandırdı!!!..” Hayal kurmayalım!
Daha yazacak çok şey var tabii. Ama
bunlar yeterli ölçüdedir..
-- 1 Nisan 2014 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder