Çok zor günlerden geçiyoruz.. 3 alıntı,
önce:
“RTE’den
bir Ulusal Savaş Kahramanı yaratma
projesini yüzde yüz başarabileceklerine inanırlarsa, buna soyunabilirler! 2023 Projesi ve Yeni Türkiye fikri bunu
kapsar!” (25 Haziran 2012, Bilim ve Siyaset)
“Ulusal
kahraman ihtiyacı: Peki,
RTE, Suriye ile savaşır mı? Uluslararası durum, buna pek
olasılık vermiyor.. Ama sınırda “Suriye’yi dövecek” küçük bir başarıya imza
atmak isteyebilir.. Bir uçak vb düşürmek gibi! Sınıra askeri yığınak, aslında
sadece RTE’nin şiddetine uygun bir gelişme: “Adam konuştu, işte silah da
gönderdi” dedirtiyor..” (1 Temmuz 2012)
“2023, Cumhuriyet’in 100 yılı, Tayyibistan
Cumhuriyeti’nin tam ilanının tasarlandığı tarih! Atatürk ve Cumhuriyeti’nin
bütününe yönelik bütün bu toplam politikaların hesabı, Recep Tayyip Erdoğan’ı
Atatürk’ün yerine, yeni büyük kurucu
olarak geçirmeyi hedefliyordu. Suriye Savaşı ile göğsüne bir savaş kahramanı
madalyası takabilseydi, Kurucu görüntüsü tamamlanacaktı!” (29 Aralık 2013)
AMAÇLARI KÜÇÜK
BAŞARILAR
Uçak düşürüldü!
Daha önce de bir Suriye Helikopteri düşürülmüştü! Unuttuk tabii, RTE-Davutoğlu
ikilisinin Suriye’de savaşa girmek politikaları hep gündemdeydi. Önce Batı itekledi;
sonra Batı’nın stratejisi değişince, iktidar Suriye ile savaşmak için bahaneler
aradı hep. Ama dış destek sıfır olunca, Suriye
Savaş Kahramanı madalyası takmak düşü bitti.
Şimdi Suriye
ile küçük çaplı da olsa bir savaş, iktidarda biraz daha kalabilmenin aracı
olarak devreye sokuldu... Nereden nereye! Büyük düşlerden düştük buralara!?
İktidarın planı:
Suriye’yi tahrik edip Türkiye’ye karşı kışkırtmak. Suriye savaş içinde, böyle
bir şeye kalkışmaz, sineye çeker! Biliyorlar ki, RTE ve adamları Şam’ı bombalamak,
dahası Suriye Ordusu’na karşı savaşa girmek için bahane arıyor.. Süleyman Şah Türbesi de bunlardan biri.
Bu türbe, Osmanlı’nın kurucusu
Osman Gazi’nin dedesine ait ve 10 dönümlük kadar bir arazi anlaşmalarla Türkiye
toprağı sayılıyor. Oraları, El Kaide-İŞİD militanları tarafında kuşatılmış
durumda...
Ancak,
RTE-Davutoğlu’nun Suriye ile önemli bir
savaşa girmesi mümkün değil.. Hiç bir destek bulamaz. İran da Rusya da
karşı.. Batıdan destek bulamaz.. Ama zor durumdaki Suriye’de, bir kaç küçük
başarıya bile tamah edebilirler!
Burada soru,
iktidarın, Rusya ve İran’ı da karısına alarak, Suriye’ye bir oldu bitti savaşı
planlayabilir mi, Batı’yı kendisini zorunlu bir desteğe mecbur bırakma isteği
olabilir mi.. Yani topyekün bir Orta Doğu savaşının fitilini ateşleyebilir mi..
Sanmıyorum,
böyle bir niyetleri sezildiği anda zaten kimse bu oyunu oynamaz..
ERDOĞAN’IN
DEMOKRASİ AÇMAZI: YOLSUZLUK
Zor bir
dönemden geçiyoruz.. Meşruiyetini aslında yitiren veya yitirmekte olan bir
iktidar var. Bunun temel nedeni, hakkındaki, bütün dünyada iktidarları
devirecek nitelikteki büyük yolsuzluk ve rüşvet iddiaları.. Bu iddiaları yok
sayan bir iktidar.. Hiç bir savcı “gel bakalım” diyemiyor. Yasalar ve anayasa
askıya alınıyor.. Bu, kabul edilebilir bir durum değil.
Türkiye’nin bu
sorunu nasıl aşacağı, dün de belirttiğim gibi, ana sorun..
Bu sorunu
aşamadan da hiç bir normalleşme olamaz bu ülkede..
Bunu
bilmiyorlar mı?
***
RTE, polisiyle, savcısıyla,
mahkemeleriyle, medyasıyla iki yıl öncesine kadar demokratlara, medyaya,
kendilerine engel gördükleri herkese kan kusturan Cemaati bugün “demokrasi
saflarına” itiyor. Dünkü zulmün ortağı bugün demokrasi mücahitliğine soyunuyor.
Fenerbahçe’nin dünkü muhteşem Anıtkabir yürüyüşü haberini Cemaat durmadan verip
durdu...
Cemaatçilerin
Anıtkabir’i özel ziyaretlerini de bekliyorum!?!
RTE’nin açmazını
da görmek gerek. Demokratlık oynasa, o zaman rüşvet ve yolsuzlukları da acilen
soruşturması gündeme gelecek. Yani demokratlık, baltayı kendi bacağına vurmak
anlamına geliyor. Bu nedenle, topyekün bir diktatörlüğe yönelmek zorunda
kalıyor. Kendi dışında herkese düşman.. Bu açmazdan kurtulması mümkün değil.
Dolayısıyla Cemaat de, demokrasi mücadelesinde şimdilik hoşgörüden
yararlanıyor.
İMRALI -ERDOĞAN
BİRLİKTELİĞİ
İmralı’nın
Nevruz mesajına gelince.. Öcalan’ın temel stratejisi değişmedi: AKP ile
ortaklığa ve işbirliğine devam. Geçen günkü, iktidarla köprüleri atmış görünen
KCK bildirisine de dikkatli yaklaşmış ve acele etmeyelim demiştim. Burada ana
rol sahibi Öcalan’dır!
“Özgür Önderlik, Özgür Kürdistan”
başlığıyla düzenlenen Diyarbakır Nevruz şenliğinde okunan Öcalan’ın Nevruz
bildirisi, darbe komplo ve vesayet kavramlarıyla RTE’ye destekle dolu..
Şu aşamada,
Kürt siyasetinin, RTE ile işbirliği ve beraber yürümekten başka seçeneği yok
gibi. Uluslararası konjonktür, Irak Kürdistan’ı yönetiminin PKK ile derin
anlaşmazlıkları, PKK hareketini epey kısıtlıyor.
Zaten, HDP
hareketinin ve Sırrı Süreyya Önder’in seçimlerdeki rolünün de, AKP’nin
İstanbul’da belediye başkanlığını kazanması için AKP’ye büyük destek çıkmaya
yönelik olduğunu görüyoruz. Bu politika, PKK- İmralı ve toplam Kürt
hareketinin, şüphesiz yolsuzluk ve rüşvetle araya bazı mesafeler koymakla
beraber, RTE iktidarının devamını öngörmektedir. RTE’nin “komplolarla”
düşürülmek istendiğine ilişkin Öcalan görüşleri de gerçekliğini koruyor..
***
Özetle: RTE,
Twitter “yasağı”yla, kendi seçmenine helal olsun bak nasıl kafa tutuyor ve
kimseyi takmıyor dedirtiyor ve bunu seçimlerde oya dönüştürmek istiyor.
Yani RTE’nin yeni bir One Minute olayıdır
bu.. Bu engellemeyi seçim sonuna kadar sürdürür mü?
--- 24 Mart 2014 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder