Rennan Pekünlü’ye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yolu gözüktü.
Biliyorsunuz şimdi emekli astronomi - fizik profesörü Pekünlü, hala geçerli
olan Anayasa Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda, sınıfa türbanlı giren
öğrencileri saptayıp rektörlüğe bildirdiği ve bu durumu da fotoğrafla saptadığı
için, öğrenimi engellemek suçlamasıyla hakkında dava açıldı.
Üniversite
yönetimi, Pekünlü’ye sahip çıkmamakla, bunun da ötesinde belge gizlemekle
suçlandığı dava sonucunda, adil bir yargılama yapılmadı ve Pekünlü mahkum
edildi. Burada YÖK’ün de bu mahkumiyette payı olduğu belirtildi.
Pekünü’nün cezası Yargıtay’da da onaylanınca ve Anayasa
Mahkemesi’ne yapılan başvuru da reddedilince, Türkiye’de hukuki yollar tükendi
ve AİHM’de karara itiraz hakkı doğdu.
Rennan Pekünlü’nün cezasının uygulanmasına geçilmesi
eli kulağında. Ceza kesinleştikten sonra sağlık nedeniyle infazı 6 ay ertelenen
Pekünlü’ye ikinci kez erteleme hakkı tanınıp tanınmayacağı bilinmiyor.
Bu arada
Anayasa Mahkemesi’nin türbanı üniversitelerde yasal bir giyim biçimi olarak
Anayasa’ya aykırı olduğu yolundaki kararı hala yürürlükte iken, Pekünlü’nün
cezasını onaylaması da bir başka tartışma konusu.. AİHM’de kararın Pekünlü
lehine sonuçlanacağı beklentisi güçlü, ama davanın uzun süre alacağı gözönünde
bulundurulursa, Pekünlü içeriye girecek gibi..
BİLİM AKADEMİSİ YÖNETMELİĞİ ELEŞTİRİYOR
YÖK’ün açıkladığı yeni disiplin yönetmenliği
konusunda, Bilim Akademesi (Derneği)
Etik Komisyonu bir araştırma yayımladı. Rapor, değiştirilen maddeleri
inceleleyerek şu yorumlarda bulunuyor:
“Üniversite idaresinden sorumlu olanların artık
yönetimi altında bulunan kurum imkânlarıyla doğrudan doğruya menfaat temin
etmesi veya kullanımına tahsis edilmiş bir otomobili yasal sınırlar dışında
kullanması, idari denetim işlevlerini yapmaması” cezalandırılacak bir eylem
olarak kabul edilmiyor.. Buna karşılık “İkamet ettiği ilin hudutlarını
izinsiz terketmek” “Toplu müracaat veya şikâyet etmek,” “Bilimsel ihtisası ile
ilgili olmayan yasaklanmış her türlü yayını görev mahallinde bulundurmak,” gibi
bazı eylemlerden dolayı, eskiden suç sayılan özgürlükleri kısıtlayıcı fiillerin
cezalandırmaya değer görülmemesini.. bireysel özgürlükleri genişletici bir
gelişme olarak kabul etmek gerekir.
KADEME CEZASI: “Cezası değiştirilmeyen
başlıca eylemler üniversite içinde yetkililerden izin almadan görevle ilgili
olmayan ilân yapıştırmak veya teşvikte bulunmak, siyasal ve ideolojik amaçlar
dışında olan boykot, işgal, işi yavaşlatma gibi eylemlere teşebbüs etmek veya
kamu hizmetlerini aksatacak davranışlarda bulunmak ve Üniversite
yöneticilerinden izin almadan işyerinde toplantı yapmak, nutuk söylemek veya konferans,
konser, temsil, tören, açık oturum ve benzeri faaliyetler düzenlemek gibi
eylemlerdir. Eskiden olduğu gibi bu eylemleri yapanların kademe ilerlemesinin
durdurulması cezasına çarptırılması” uygun görülüyor.
ANAYASAYA KARŞI EYLEME EVET: “Ayrıca ‘Cumhuriyetin niteliklerinden herhangi birini
değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik eylem yapmak” suç olmaktan
çıkartıldı.. çok genel ve içeriği belli olmayan ideolojik ve siyasal eylem gibi
kavramlar suç kapsamında korunurken Cumhuriyetin esasları gibi, Anayasanın ile
dört maddesinde tanımlanan somut bir içerikteki konularda eylem yapmayı suç
kapsamından çıkartmak, adeta Anayasayı ihlal için eylem yapmaya göz yummak
olarak anlaşılabilecek bir düzenleme ile karşı karşıya olduğumuz izlenimi
doğmakta.”
BASINA DEMEÇ YASAĞI: “Disiplin yönetmeliğinde
cezalandırılmaya devam eden konular arasında “yetkililerden izin almadan....
toplantı yapmak, nutuk söylemek veya konferans, konser, temsil, açık oturum ve
benzeri faaliyetlerde düzenlemek,” “Bilimsel tartışma ve açıklamalar dışında,
yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon
kurumlarına resmi konularda bilgi veya demeç vermek” sayılmaya devam
etmektedir.
“Burada hangi açıklamaların “bilimsel” olduğuna, hangilerinin “bilimsel” olmadığına kim karar verecektir? “Yetkililer”
kimlerdir? Bu “yetkililerin” izin verirken keyfi, ideolojik veya partizan bir
yaklaşım sergilemeyeceklerinin garantisi nedir? ..Fikir ifade etme
özgürlüğünün kısıtılandığı hiçbir yerde ve tarihte bilimde, felsefede, sanatta,
kısacası insan düşüncesinde ilerleme olmamıştır. Fikir ve ifade özgürlüğü
yoksa, bilim de yoktur..”
İNTIHAL: “Daha önce öğretim üyeliğinden çıkarma cezası ile
cezalandırılan intihal eylemi, yeni düzenlemede kamu hizmetinden çıkartılma
gibi meslekten çıkartılmanın da ötesinde ağırlıkta olan bir ceza ile
cezalandırılmaktadır. Bu ceza da tıpkı öğretim üyeliğinden çıkartma cezası gibi
çok ağır bir ceza. ‘..bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının
tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi gösterme’ fiilini işleyenlere bir tek kamu görevinde çıkartılma
cezasının ön görülmesinin, anlamlı ve yeterli bir düzenleme olduğunu
düşünmüyoruz….
“Üniversite kültüründe
intihalin kabul edilemez, ayıp bir iş olduğu söylem ve eylemlerle benimsenmeli
ve yerleştirilmelidir. Bu durumda
yapılacak olan intihallerde cezaların kusur, hata veya suç durumuna göre
kademeli olması, tekrarı durumunda ağırlaşması, hem önleyici hem de eğitici bir
cezalandırma sisteminin tasarlanıp uygulanmasıdır.”
***
Evet, Akademi’nin de eleştirilerini özet olarak verdik. Tam metin Akademi’nin web
sitesinde okunabilir.
Gelecek
Cuma yenide birlikte olmak dileğiyle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder