Geçenlerde bir haber
dikkatinizi çekti mi? “Gösterilerde molotof kokteyli atarken yakalanıp mahkemeye
çıkartılan genç, MİT ajanı çıktı.”
Şimdi MİT tasarısında bu yasalaşıyor.
Molotof kokteyli değil, bomba atsa, kitleleri tarasa, bu işi “görev” olarak
yaptığı için, yargı ve yasalar karşısında sorumsuz olacak. MİT elemanları her
türlü suçu işleyebilecek, ama bu suçları “devletin ve milletin bekası için”
yaptığından yasal olacak… Ayrıca MİT'e, bir dava açıldıktan sonra (diyelim koşullar edğişirse) ikinci bir dava daha açılamayacak.
MİT, ajanlarını
örgütlere sızdırır veya içeriden ajan devşirir.. Amacı bilgi sızdırmaktır..
Tamam, bu sözkonusu örgütlerin meselesi!
Peki MİT elemanına suç
işletmenin mantığı ne derseniz:
a)
Hedef aldığı örgütü,
yasal olmayan eylemlere, mesela terörist faaliyetlere çekerek, onu bir suç
örgütüne dönüştürmek... Örgüt olması art değil, mesela barışçı kitle
gösterilerini yoldan çıkartarak şiddet faaliyetlerine özendirmek, böylece
polisin vahşetini kitlelerin üzerine yöneltmek de, MİT ajanının görevleri arasında.
Çeşitli araç ve gereç kullanabilir bunu yaparken..
Zaten kitlesel gösterilerin
içinde vandalizme, yani kırıp dökmeye meyilli birileri mutlaka vardır.. Ajan, öncelikle bunları vandalizme heveslendirir ve böylece bir şiddet yanlısı gurup
oluşturur.. Ve arkasından gelsin polisin gaddarlığı.. Bunu Gezi gösterilerinde çok
gözlemledik!
b)
MİT ajanı şu amaçla da
görevlendirilmiş olabilir: İçine sızdığın örgütün siyasi davasının
keskin savunucusu ol.. Göze gir. Gerekirse örgütün politikasının en önde uygulayıcısı ol.. Savayçı ol.. Hatta yaralanman
bile tercih edilir. Böylece örgüt içinde güven kazanır ve yükselirsin!
MİT yasa tasarısı,
böyle kullanılan ajanlara, yasal dokunulmazlık kazandırıyor. Görev gereği suç
işlemek diye bir şey mi olurmuş!
Evet olur. Çünkü yeni tasarısı, MİT
yasasını, bütün yasalardan üstün kılıyor. Yasalar ve hatta Anayasa üzerinde bir süper yasa! Bakın: “Bu Kanun ile diğer kanunlarda aynı konuyu düzenleyen farklı hükümler
bulunması halinde bu Kanun hükümleri uygulanır."
Anayasa’nun uygulanışı bile neredeyse MİT’e bağlanıyor!
***
Mesela diyelim kişiler
hakkında bilgi toplama, internet kullanımı ile ilgili yasada bazı uyduruk
kısıtlamalar var, mahkeme kararları istenecek falan.. Hayır, MİT söz konusu olunca hiç bir kısıtlama yok, herşey MİT’e açık..
MİT’in önünde hiç bir engel yok.. Hiç bir yasa MİT’e engel çıkartamaz. MİT
yasaları tanımıyor, bütün haberleşmelere istediği gibi ulaşabilecek.. Kimsenin
bir haberleşme özgürlüğü-gizliliği yok.
Mahkemeler, Medya,
Askeriye, iş dünyası.. MİT istedi mi bütün bilgileri belgeleri göndermek
zorunda. MİT mesela haberin kaynağını ver bana, kim söyledi bunları sana, diye
sordu ve sen vermedin, ayvayı yedi muhabirden yazı işleri müdürüne, genel yayın
müdürüne ve patrona kadar... yıllarca hapis ve milyonlarca para cezası..
Mesela şunlara bakın
neler suç kapsamına giriyor:
·
“Temel milli yararlara karşı
faaliyette bulunmak için yarar sağlama" (Bu ne demek? Herşeyi, herkesi her işi
içine sokabilirsiniz, tamamen yoruma açık.. Mesela gittiniz Brüksel’de
iktidarın icraatını, yolsuzluklarını rüşvetlerini, diktatörlüklerini, yasaları
çiğnemesini eleştirdiniz.. Veya bir yazı yazıp gönderdiniz, geçmiş olsun!)
·
“Düşman devlete maddî ve
malî yardım” (Bu ne demek? Kim düşman, bunu kim saptayacak, iktidar veya MİT
her yıl düşman devletler listesi mi yayınlayacak?
·
“Düşmandan unvan ve benzeri
payeler kabulü” (Yine düşman devletler listesine bakacağız herhalde; yoksa
mesela Fransa’dan bir unvan aldın, o sırada MIT veya iktidar Fransa’yı gizlice
düşman devlet sayıyor olabilir.. Küt içeri..)
·
“Devlet sırlarından
yararlanma, devlet hizmetlerinde sadakatsizlik”.. Eni boyu açık.. Mesela
İzmir’de uyduruk askeri casusluk davasında bir sürü açık bilgi “gizli bilgi”
olarak kabul edilip, askerler içeriye atıldı..
·
MİT’in soruşturacağı suçlar
listesi o kadar kabarık ki, net tarifi olmayan ve herşeyi kapsayıcı ki, iktidar
kendisine karşı olan mesela 40 milyonu içeri atabilir!
***
MİT tasarısı hükümetin yasa teklifi olarak
Meclis’e gelmiyor. RTE anlaşılan iki milletvekilinin eline bu tasarıyı tutuşturdu
ve kanun teklifi olarak Meclis’in önüne getirtti.
Dünkü gazetelere baktım bir kısmında “yasadan
geri adım, rötüş” diye manşetler.. Hayır yalan, özünde hiç bir geri adım yok.
Efendim, basına uygulanacak ceza mesela 9 yıldan 6 yıla düşürülmüş! Başbakan “Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu Başkanı”
olmayacakmış. Yakışır aslında da, ama olsa ne olur olmasa ne olur.. Nasılsa
herşey ona gidecek, ondan sorulacak..
İlk tekliflerinde biraz abartılı
maddeler yazdılar ki, Meclis’te komisyonlarda “aaaa bu kadar olmaz, bizim milletvekili de topuzun ucunu kaçırmış, bunu
iki yıl indirelim” diyerek, yasanın diktatoryal, polis ve istihbarat devleti ve iktidarı olan özüne zerre
kadar dokunmadan, uyduruktan düzeltmeler yapsınlar! Yasayı da geçirsinler!
***
Tamamen yalan ve sahte
müslümanlık üzerine inşa edilen bir iktidar, şimdi MİT – İstihbarat Devletine -
İktidarına dönüşüyor.
Bu, HSYK ve İnternet
yasakları yasaları, ülkeyi fiili olarak iş savaşa götürebilecek
potansiyelleri taşıyor.
Yahut şöyle diyelim:
İktidar, her şart altında iktidarda kalmak için, şimdiden bütün önlemlerini
alıyor.. Savaşsa savaş, darbeyse darbe, provokasyonsa provokasyon.. Hepinizi
stadlara doldururum..
Eceli gelen, cami
duvarına işermiş..
Bu yasalar da öyle..
Ve Cumhurbaşkanı Gül,
yeniden Çankaya ışığını aldıktan sonra, bu diktatörlüğün işbirlikçisi olma
yoluna girmiş görünüyor..
---- 24 Şubat Pazartesi, 2014 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder