İkisi
de kaybetti.. Türkiye kaybetti.. Bir an önce aralarındaki bu savaşa son
versinler.. Savaştıkça kaybediyorlar.. İslam kaybetti.. İslami partiler
kaybetti.. Kazan kazan, kaybet kaybet oyununa dönüştü..
Bu laflar gırla..
Patronlar katından tutun, pek çok gazeteciye kadar.. Neredeyse hüngür hüngür
oturup ağlayacaklar... “Bize bunu nasıl
yaparlar..?”
İktidardan yana yazar,
bugüne kadar asla görmeyeceğim bir kâbus
bu çatışma, diyor. Kimisi Siyasal
İslamın karizması çizildi, diyor...
Yani şu mu: Kardeşim ne güzel, devletin, muhalefetin,
ülkenin defterini düre düre gidiyorsunuz.. Biz de besleniyordu bu durumda,
çanak çömlek patlatmanın alemi var mıydı?
***
Düzgün gitmeyen,
yanlış olan herşeyin çanağı çömleği patlar. Önce siyasette bunun en doğal ve
normal bir durum olduğunu herkes bilecek!
Daha önce kısmen
yazmıştım: Bu savaştan Türkiye kazandı, kötüler kaybetti, görmüyor musunuz? Hakikat kazanıyor.. Pis siyaset, yolsuz
siyaset, şüşvet ve yolsuzluk ağı kaybediyor.. Devlet içinde emniyet, yargı vb
yi bizzat kendi adamlarıyla denetleyerek, kendine yeni iktidar alanları açmak
ve “düşmanları”nı mahvetmek için kullanan çeteler kaybediyor.. Görmüyor
musunuz?!
Bu duruma bakarak
üzülenler şunu mu istiyorlar: Yolsuzluk ve rüşvet sürsün.. Devletin polisi ve
yargısı büyük sahtekarlıklara alet edilsin.. Yarım demokrasi de tamamen
yokedilsin.. Cemaat ve Tayyip Erdoğan büyük hanedanlığı el birliği ile bu
ülkeyi yiyip yiyip bitirsinler.
***
Rüşvet ve yolsuzluklarla,
kayırmalarla, arsa rantlarıyla, aile vakıflarına bu milletin arsalarını
aktarmakla ve peşkeş çekmekle, içinde bulunduğumuz dünyanın gidişatına aykırı
bir siyasal iktidar yaratmakla, yalana ve demagojiye dayalı bir iktidar
söylemiyle... özgürlükleri sürekli kısmakla... suçsuz insanları hapiste
tutmakla...
...Bir iktidar
varlığını sürdürebilir mi? Sürdürülebilir bir ekonomi yaratabilir mi? Toplumu
bir arada tutabilir mi? Temel soru budur...
Cemaat dediklerine
gelince.. Hizmet hizmet diye diye, aslında tamamen bir siyasi iktidar savaşı
veren Cemaat Siyasal Hareketi, bir dini toplumsal hizmet örgütlenmesi olarak
kalabilir mi? Hâlâ kendini bir sivil toplum olarak nitelendirebilir mi? Silivri
yargılamalarında tamamen sahte delillere ve düzenbazlıklara dayalı bir
yargılama yapmaya nasıl cesaret edebilir?
Siyaset ve iktidar
savaşı böyle bir şeydir.
Sanır ki yediğim
haltları kimse görmeyecek.. Yaptığım sahtekarlıklar ve hırsızlıklar ebedi
olarak hasır altı edilecek ve bunları sadece ben bileceğim!
Dünyanın neresinde
böyle bir şey vardı ve var olabilir?
Sadece ve sadece, eninde sonunda hakikatlerin kazanacağını,
şu kadarcık hayatınızda hiç mi öğrenemediniz? O zaman kafalarınıza dağların
yıkılmasını da normal karşılayacaksınız..
***
Siyasal
İslam uzun zamandır iktidar olmak için yanıp tutuşuyordu..
2001 öncesinde Türkiye’yi yöneten merkez sağın, Türkiye’yi tamamen talan edip
20 kez çökertmesi ve ortadan yokolması sonucu, Siyasal İslamın partisi iktidara
geldi..
Hem
de bonusuyla: Cemaat!
Sonrası: Bir yiyicilik,
bir yolsuzluk, bir rüşvet.. yandaş ihaleleri...
Bu politikalarıyla, 12
yıl içinde koskoca bir orta sınıf yarattılar.. Sormuştum: Acaba, mesela 10 milyonluk bir islami orta sınıf yaratmak
için, kaç yüz milyar lira aktarılmak zorunda kalındı?
12 yıl içinde ortaya
çıktı: Siyasal İslamın kuruluşları, eskilerden de kötü çıktı. Anası rütşvetçi,
bonusu da, sahteci, baskıcı...
Bu gerçeklerin ortaya
çıkması kötü mü oldu!? Türkiye için çok iyi oldu.. Hatta onlar için iyi bile
oldu:
İşte diyorum, ne AKP
sırtındaki bu rüşvet ve yolsuzluk yükü ve bunlar ortaya çıkmasın diye baskıcı
bir rejimle bundan sonra birlikte yaşayabilir..
Ne de Cemaat,
küfesindeki binlerce insanın haksızlığa feryadı ile..
Siz
kendinizi temizlemezseniz, sırtlarınızdaki yükler sizleri fena halde temizleyecek,
haberiniz olsun..
***
Hocam Doğan Kuban ile dün sabah telefonla
sohbet ediyorduk... Bu ülkede herşey sil
baştan olmak zorunda artık, dedi..
Evet. Sil baştan!
Geldiğimiz nokta budur.
-- 11 Şubat 2014 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder