Önce bir iki
söz edelim, sonra seri makalenin dördüncüsüne geçelim... Cumartesi Pazar
Antalya Konyaaltı Belediyesinin dört
yıl içinde çadırdan Cam Piramit altına başarıyla yükselttiği kitap fuarında
okurlarla buluştuk. Sohbet ettik, birbirimize gönül, güven ve umut verdik,
başarı ve şans diledik.. şüphesiz ki herkesin öncelikli derdi ülkesi! Hepsi çok
güzel insanlar, bir kez daha bu ülkenin geleceğine ilişkin güvenim tazelendi..
Teşekkür ederim!
Hayır, bu
ülkenin geleceğini, düşünen, seven, gözleri pırıl, özgür, barışçı, daha güzeli
daha iyiyi daha ahlaklıyı isteyen insanlar belirleyecektir.. Vizyonu din ile
sınırlı iktidarlar onların emirleri ve güttükleri kitleler değil..
Sopalı İktidar
İkinci notum, Sopalı İktidar’a: iktidarın
politikalarını belirleyen beyin, demokratik bir anlayışla zerre kadar
ilişkisinin olmadığını her olayda kanıtlıyor.. bunun ötesinde guruplaşmayı
taraflaşmayı o derece keskinleştiriyor ki, silahla sopayla milleti birbirine
kırdıracak, sokaklarda ve alanlarda..
Dünyanın hiç
bir demokratik ülkesinde, bir iktidar, kendisine karşı düzenlenen veya
gerçekleştirilen protestoları engelleyici önlem almaz, almayı düşünmez, polisini
savcısını seferber etmez... hele hele kendi yandaşlarından sivil görünümlü yarı
askeri vurucu güçler oluşturamaz.. Bu sadece ve tamamen faşist, diktatoryal
askeri-sivil iktidarların kafa yapısından çıkar...
Düşünün:
Stadyumların, protestocuları saptamak amaçlı, hem kimlikli bilet hem yüzlerce
kamera hem çok sayıda savcı polis vb ile gözetim altına alınması, hangi bir
demokratik ülkede söz konusudur? Bir örnek lütfen...
Üstüne üstlük, Çarşı gibi, siyasi protestoları da ön
plana çıkan bir gruba karşı, karyıt siyasi holigan grupları oluşturmak, normal,
sivil, demokratik bir iktidarın işi olabilir mi?
Bunca yıldır
yönetimde olan bir iktidar, muhalefetin İTİRAZ HAKKI’nı, devletin her türlü
aracını, savcılıkları, emniyeti, mahkemeleri kullanarak bastırma, korkutma ve
yok etme yoluna gidiyorsa.... Demokrasinin
D’si yoktur ülkede.. Üstelik kalkmış “paket” açıklayacakmış.. Bunlar
yetmiyor ve paramiliter güçlerini örgütlüyorsa bir de.. tam anlamıyla, bir
diktatörlükten bahsedebiliriz..
Böyle
kafaların, iktidardan düşmemek için gayri meşru her yolu denemesi, seçimleri
kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmesi, bastırması, her türlü sahtekarlığı
yapması söz konusudur.. Bir iktidar, meşru yollardan “iktidardan düşmemek” için hazırlanıyorsa, tamamen gayrimeşruluğa saptanır..
Siyasi olarak böyle bir düzleme girdiysek, bakın
önümüzdeki bir yıl içinde daha neler yaşayacağız..
Büyük Barış Bölgeleri
Gelelim Yurtta Barış Dünyada Barış’ın evrensel
değerine.. Ve, iktidarın bu ilke ile zerre kadar ilgisi olmadığını vurgulayarak
konuya girelim..
Vereceğim bir “barış bölgesi” örneği Avrupa Birliği’dir. İki dünya savaşının
çıktığı bu bölgede, eksik bir “Yurtta
Barış Dünyada Barış” uygulanıyor. Ama kıta içinde barış temelli yeni bir
yapılanmanın gerçekleştirilmeye çalışılmasını, gelecek için çok önemli bulurum.
Orada bir laboratuvar denemesi var... AB örneğinin eksik halkası ise, “Dünyada
Barış” politikasıdır. Bu birlik, dışarıya karşı sorun çözücü olmaktan çok, emperyalist ve sömürgen
davranıyor.. Lider ülkelerin kapitalist emperyalist geçmişlerinden kopmaları
mümkün olmadığı sürece de, bu hegemonist politikalardan vazgeçmesi mümkün
değil..
Örneğin
Fransa’nın “sosyalist” Başkanı Hollande,
Le Monde’da yayımlanan demecinde, Fransa’nın dünyada eski gücüne kavuşmasını
öncelikli politikası ilan ediyor, ama bunun için de “öncelikle iç barışı sağlamalıyız” diyor! Hollande’ın Suriye’yi
bombalamaya hazır olduğunu açıklamasından, güçlü ülkeden ne kastettiğini
anlıyorsunuz zaten!
Ama AB’nin
barış bölgesi yaratmaya soyunması ve kıtadan savaşı dışlama politikası dünkü
yazımda belirttiğim gibi şunu gösteriyor: Barışı ancak büyük birliktelikler ve
büyük yapılar oluşturmayı hedef alacak politikalar mümkün kılar.
Orta Doğu’da,
bölge ülkeleri büyük düşünmedikleri ve davranmadıkları sürece, parçalanmaları,
kanamaları, birbirlerini boğazlamaları sürecektir.. Türkiye, Suriye, İran,
Irak! Birleşin!
--- 24 Eylül 2013 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder