Gündem, CBT Sayı 1370, 21 Haziran 2013
Bakıyorum yüzlerce
dolusu imza.. Tam gazete sayfası.. ODTÜ öğretim elemanları ve çalışanları
imzalı.. www.odtuayakta.org internet
sitesi.. RTE’nin ve polisinin çok sayıda şiddetini bizzat üniversitelerinde
tatmış insanlar olarak, diyorlar ki:
“Biz, aşağıda imzası olan ODTÜ Öğretim
Elemanları ve Çalışanları, daha önce üniversitemize karşı da uygulanmış olan,
en temel demokratik hak ve özgürlükleri şiddet kullanarak engellemeye yönelik
iktidar anlayışının ülkemizde yaygınlaştırılmasına kararlılıkla karşı
çıkıyoruz.
Bu şiddete dayalı anlayış ve uygulamalar
karşısında, ülkemizin her yanında, başta gençler ve kadınlar olmak üzere, temel
insan haklarına sahip çıkan halkımızın ayağa kalkmasını destekliyoruz.
Yaşananların sorumluluğunun mevcut iktidarda
olduğu gerçeğinden hareketle, direnişin, Taksim
Dayanışması tarafından açıklanan haklı ve meşru taleplerinin kabul
edilmesinin demokrasi ve hukuk devleti anlayışının asgari bir gereği olduğuna
inanıyoruz.
Temel haklarını, yaşam biçimlerini, çevrelerini
ve ülkelerini, insan olmanın gereği olarak, onurlu bir biçimde savunanlara tüm
ülkemizde uygulanan devlet şiddetini kınıyor, bütün sorumlularının hesap
vermeleri gerektiğini Kamuoyu'na bildirmeyi bir görev biliyoruz.”..
ODTÜ hem üreten ve ülkeye katkıda bulunan hem
eğiten hem de diktatörlüklere boyun eğmeyen, üniversite adını haketmiş bir
kurumumuzdur. ODTÜ hep böyledir!
Selam onlara!
İTÜ’lüler de,
öğretim üyeleri ve öğrenciler toplanarak Gezi Parkı’na baskını alkışlarla
protesto ettiler. Sonra Taksim’e ve NTV’nin önüne yürüdüler...
Üniversite
öğretim üyeleri derneklerinin de protestolarını biliyoruz... Boğaziçi
Üniversitesi öğretim üyeleri de protesto bildirisi yayımladı..
Ama şüphesiz
bunlar etmez. Üniversitelerin nasıl tepeden aşağı bir cendere içine aldıklarını
biliyoruz. Ama öğretim üyeleri özgürlüklerine sahip olmalıdır. Yönetimlerin
baskıcı ve yasadışı bir sürü eylemde bulunarak hoşlanmadıkları öğretim
elemanlarını dışlama gayreti çok sık olarak medyaya yansıyor. Bu baskıyı
aşmanın yol ve yöntemi nasıl bulunur? Belki “abi” üniversitelere bu konuda çok
daha önemli rol ve görev düşüyor..
Üniversitelerin
tepkilerini selamlamakla birlikte, hiç mi hiç yetmez diyebiliriz ancak. Evetsiz
hiç yetmez! Çünkü ülkeye yayılan Gezi Parkı protestoları aynı zamanda
üniversitelerin de özgürlük sorununa bir destektir.
Üniversitelerimizin
içine düşürülmeye çalışıldığı çıkmazı anlayabilmek için, TÜBİTAK’ın artık
“dinsel” projelere verdiği desteklere bakmakta yarar var:
TÜBİTAK
ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın işbirliği ile düzenlenen bilim fuarında, Kuran
dinletilen fasulye hızlı büyümüş; şeriat yasalarında uygulanan ceza yöntemleri
“bilimsel” bulunmuş... TÜBİTAK da
bu öğrenci projelerine projelere destek vermiş...
Pek
yakında, Kuran okunarak gerçekleştirilen büyük teknolojik projeler de gündeme
gelirse hiç şaşırmayacağım.. insanlar “buluşlarımı beş vakit damaz kılmama borçuluyum”
demeye başlayacaklardır!..
GÜÇ VE İKTİDAR BEYİNDE HASAR YAPIYOR
Bir uzman
profesörün, güç-iktidar-toplum ve beyinle ilişkisi üzerine ilginç yazısını
tartışmaya getiriyoruz, üçüncü sayfamızda. Bu yazı ülke içinde bir bilim
insanımızdan çıksaydı, görürdünüz siz kopan kıyameti! Ian Robertson, iktidar ve gücün uyuşturucu etkisinden söz ediyor ve
Başbakanın 11 yıldır edindiği “Güç ve Başarı”nın beyinde tahribatı
olabileceğini ileri sürüyor. Ayrıca iddialı bir savı daha var, bu ikilinin,
dünya tarihi boyunca beyinde çok önemli etkileri olduğunun kesin olduğunu ve
başarının insan beyninin kimyasını değiştirdiğini vurguluyor... Şüphesiz, bu
bir bilimcinin savıdır, benzer iddiaların İngiltere’de Thatcher gibi siyasi
liderlerde de ortaya çıktığı tartışılmıştı.
Yaşadığımız son
olaylarda gördüklerimiz, yazarın şu iddiasıyla örtüşüyor mu: “Bu değişiklikler
insanları daha fazla benmerkezci, özeleştiriye kapalı, daha az kaygılı hale
getirir, hata ve yanlışları görme becerisini köreltir.. bütünr bunlar lideri
muhalefe ve eleştilire karyısında tahammülsüz kılar..”
Bu ilginç
saptamaları bilginize sunuyoruz..
***
Gezi direnişi
üzerine Doğan Kuban hocanın gözlem
ve yorumlarının yanısıra, yine Hayrettin
Ökçesiz Gezi Direnişçilerine
Sözler’ini yazısında aktarıyor. Tanol
Türkoğlu da yine Gezi Parkı bağlamında Dünyayı Güzellikler Kurtaracak,
Şiddet Değil diyor..
Gelecek Cuma’ya
kadar, sevgi ve dostlukla kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder