Sabah
televizyonda gözüm Enerji Bakanı Taner
Yıldız’a takıldı. Baktım ciddi ciddi bütün
bu eylemlerin müthiş bir eşgüdüm içinde planlandığını, tek odaktan
yönetildiğini söylüyor! CHP kurumsal olarak orada yokmuş ama CHP’liler yüzde
70’leri aşıyormuş. Zaten meselenin de park olmadığını, hükümeti yıkmayı
tasarladıklarını da nihayet itiraf ettmeye başlamışlar..
Yoo salt Yıldız
değil, bazı bakanlar da benzer düşünceleri dile getirince ve hükümetin medya
yalakaları dır dır dır dış mihrak
diye kafa ütülemeyi sürdürdükçe... hele hele Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan bile dış mihrakların
engelleri olmasaydı “uzay gemisi bile
yapardık” biçiminde konuşunca.. bir de üstüne üstlük o müthiş eylemi
başlatan “Duran Adam”ın (Erdem Gündüz,
alnından öperim senin!) CİA Ajanlığı ortaya sürülünce... tam koptum..
Ama o kopuş
noktasında bi dakka!, dedim kendime, şüphe veya ikileme düştüm: ya ben / bizler başka bir dünyada yaşıyoruz, ya da iktidar insanlarının içinde
yaşadıkları, bize paralel bir dünya var..
Biz içine giremiyoruz onlarıın
dünyasının; ama sadece davranış biçimlerine bakarak bu/bizim dünyadan olmadıklarını
anlayabiliyoruz...
Paranoyak bir
durum yarattım, üstelik bizler için de gördüğünüz gibi, ama bu problemi
çözemedim, lütfen yardımcı olun.. Yoksa biz mi gerçeklerden koptuk ve olanı
biteni anlayamıyoruz?! Gelin biraz daha ilerleyelim:
***
İki olasılık
var:
Ya, başta RTE
olmak üzere hükümet ekibi gerçekten iktidarlarına karşı ciddi bir yıkma planı
devreye sokulduğuna, bu amaçla Gezi Parkı eylemcilerinin ve yandan yandan
CHP’nin de komplonun içinde olduğuna, olayın ardında da CİA bulunduğuna ciddi
ciddi inanıyorlar..
Ya da, inşa
ettikleri bu uyduruk teoriyi millete yutturmak için tepeden aşağıya bir yalan
propaganda makinesini harekete geçirdiler..
Yardımcı olun:
Hangisi doğru olabilir!..
YönFMRadyo’da
dün sabah biraz bunu tartıştık Murat
Taylan’la (Çarşamba günleri sabah 9.00’da).. O, AKP’nin, kendilerine bir
darbe planı kurulduğuna inandıklarını söyledi. İktidarın yazarlarını okudukça
buna kanaat getirmiş!
***
Eğer öyleyse,
yani birincisi doğruysa, başta RTE olmak üzere iktidar gerçekle ilişkisini kaybetmiş demektir.. Yani bir paranoyak durum iktidarı esir aldı!
Sözlüklere bakıyorum, bu duruma aşırı derecede endişe ve korku yol
açabiliyormuş. Sıkca mantıksız kuruntuların esiri olabiliyorlarmış. Bir tür akıl
kaçırma... Aşırı şüphecilik nedeniyle, “kendilerine veya mülklerine karşı bir tehdit” (burada
mülk=iktidar=devlet=zenginlikleri vb) oluştuğu endişesini atamamak..
Eh yani, belki de haksız değiller.
Baksanıza, ağaçları koruma, parkta kışla yaptırmama eylemi, birden ülke çapında
hükümete karşı büyük bir direniş salgınına dönüştü! Sadece direniş olsa iyi..
eylemler hızla RTE’nin istifasını ve hükümetin çekilmesini istemeye yöneldi,
yıldırım hızıyla… anında… Tanrım sen ne büyüksün! (Yoksa “CİA sen ne muazzamsın nasıl da bütünü bu kadar ince hesapladın, gerçi
hesapların pek tutmaz ama burada müthişsin” mi demeliydim!)
Arkasından, CİA ortaya DuranAdam’ı çıkardı,
onu Taksim’e dikti ve ülke çapında başka eylem dalgası başlattı..
Ben CİA’nın
üçüncü büyük eylem dalgasını şimdiden merak etmeye başladım. Bu iktidara nihai
darbeyi indirebilir!
Gel de şüphelenme ve iktidara hak verme!
***
Öte yandan
emniyetin hazırladığı raporda ise, dış güç, komplo falan saptanamadığı da
belirtiliyormuş.. Rapor, Başbakana karşı! RTE, Taksim Platformu temsilcisine,
camide içki içme konusunda bana yalancı mı diyorsun diye çıkışıp, kızı tarafından
odadan çıkartılmamış mıydı? Emniyetin raporu da Başbakanı yalancı çıkartacak
cinsten..
Yarınki Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji ekimizde,
başka bir olasılığı daha, dünyaca ünlü bir sinir bilimci psikolog, Ian
Robertson gündeme getiriyor: Başbakan bir güç, başarı, iktidar zehirlenmesi
içinde.. 11 yıl boyunca durmadan bütün güçleri kendisinde toplayan bu tür
liderlerin beyinleri bir uyuşturucu etkisi altına giriyor ve beyinde iktidar
tahribatı yaratıyor.
Bu nörolojik değişikliğin yarattığı”kibir”,
“benden sonra tufan” düşüncesini tetikler, “koltuğu bırakmamak adına ülkede büyük bir karmaşayı, hatta iç savaşı
bile göze alabilir.. Kendisinin yalnızca Tarih’e veya Tanrı’ya karşı sorumlu
olduğunu düşünme; yargıya hesap verme zorunluluğundan muaf olduğuna inanır”...
***
Aslında biz de paranoyak
durum içinde olabiliriz: Hayır, iktidar mensupları geliştirdikleri (CİA bizi yıkmak
istiyor) yalanını sistematik hale getirerek millete yutturmaya çalışıyorlar.. RTE
ortalıkta olmayan şeyleri olmuş gibi anlatıyor (yalan söylüyor mu demeliydim!)
Cami’de içki içildi gibi.. Bu yalanı bilerek söylüyor ve milleti din açısından
kışkırtarak, milleti safında tutmaya çalışıyor.. Yalanları durmadan
tekrarlarsan, iktidarın gücüyle, “gerçekmiş gibi” algılanmasını
sağlayabilirsin..
Yani sistematik kafa yıkama..
Ne dersiniz?
-- 20 Haziran 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder