CBT Gündem, Sayı 1367,
31 Mayıs 2013 /
Bir ülkenin lideri metro yapılmasını
geciktirdiği için tarihi, geçmiş uygarlıkları yıkar geçer, vurur dağıtır mı..
Böyle bir hakkı nereden alır? Arkeolojinin dünyanın en önemli bilim dallarından
biri olduğunu bilmez mi.. Ortaya çıkartılanların çanak çömlek değil, haklarında
hiç bir şey bilmediğimiz eski İstanbul sakinlerinin, bizden önceki
uygarlıkların taaa kendileri olduğunu düşünmez mi.. Roma başta olmak üzere
neredeyse tüm İtalya, Mısır, Mezopotamya ve tüm Türkiye ve tüm dünyada
arkeolojinin, eski uygarlıklarının, bütün dünyanın büyük ilgi alanına
dönüştüğünü sorup öğrenmez mi..
Eski
uygarlıklardan kalan herşeyin, korunması amacıyla bize emanet edilmiş bir dünya
mirası olduğunu birileri ona söyle(ye)mez mi? Çanak çömlek diye itip kaktıklarımızın
hesabını bize soracakları, dünyanın sorması gerektiği bilincine insanın varması
zordur, ama bu konuda bir duygu taşımaz mı içinde.. Müzeler uygarlıkların, yeni
ve eski insan birikimlerinin bulundurulduğu yerlerdir, geçmiş belleklerimizdir
ve onmilyonlarca insan dünyada buraları ziyaret eder... Başbakanın herhangi bir
müzeyi ziyaret ettiğini anımsamıyorum, ama mutlaka etmiştir.. Etmişse niye
etmiştir? Oradakileri de çanak çömlek olarak mı görmüş ve bunun üzerine İstanbul
kazılarını hakkında mı böyle konuşmuştur.. Bilinmez..
Atatürk’ün büyüklüğünü gelin de anımsamayın:
Daha
1920’de Ankara’da Eşraf’a konuşmasında şöyle diyordu:“Zulüm, uygarlıkla uyuşmaz. Yeteneksizlik de
affedilemez. Çünkü milletler, işgal ettikleri arazi üzerinde hak sahibi olmakla
beraber, insanlığın temsilcileri olarak da o arazide bulunurlar. O arazinin
servet kaynaklarından hem kendileri yararlanır ve dolayısıyla da bütün
insanlığı yararlandırmakla yükümlüdürler. Bunu gerçekleştiremeyen milletler, yaşama
ve bağımsızlık hakkına sahip değildir.”
İşte Atatürk’ü Atatürk yapan buydu!
İstanbul, Yenikapı’daki son yılların en
önemli muazzam buluntuları ile dünyanın en önemli kentlerinden biri olma
özelliğini bir kaç gömlek arttırdı.. Bunun ayırdına varmak yerine, Türkiye bir
uygarlık yıkıcısı rolüne bürünebilir mi?
***
Başbakan, neredeyse bütün yetkileri kendinde
toplamış bir kişi olarak, söylediklerinin sonuçlarını düşünmelidir. Çünkü böyle
konuşunca, Marmaray yapımcı şirketi Yenikapı’daki kazı alanına vinçlerini sokup
ortalığı darmadağın edebilmektedir...
Bu hafta Prof. Mehmet Sakınç’ın, bu kez Yenikapı’nın Kadıköy’de izdüşümü
olabilecek Fikirtepe Kültürü üzerine
kapsamlı ve güzel bir yazısını yayımlıyoruz. Kapağa koyduğumuz haritaya bakın.
Eski Kadıköy’ü, özellikle Kurbağalıdere’nin
taa içerilere kadar uzanan, İstanbul yakasındaki Haliç’e (Altınboynuz) benzer
bir haliç oluşturduğunu görüyorsunuz. Zamanla dolan bu Haliç’in üzerinde Şükrü Saraçoğlu stadı, eski Salı pazarı vb bulunuyor. Orta
sayfamızdaki iki haritayı da inceleyerek, bu yerleşim yerinin nasıl değiştiğini
kıyaslayabilirsiniz.
Biliyorsunuz, şimdi otopark olarak
belediyenin işlettiği Salı Pazarı veya Kuşdili
Çayırı alanında Büyükşehir
devasa bir AVM yapmak için harekete geçmiştir. Böylece Kadıköy’ün en büyük
merkezi açıklık alanının da ortadan kaldırılması gündemdedir. Tıpkı Taksim gibi! Bu iktidar ve
mensupları kente, halka ait olan geniş bir alan görünce, kırmızı görmüş boğa gibi oluyorlar ve hemen üzerine saldırıyorlar..
Bu ne biçim bir gözü dönmüş para ve ticaret hırsıdır!
Mehmet Sakınç, bu alanın, aslında Khalkedon
Haliçi’nin bir parçası ve ta Eskişehir’e kadar uzanan Fikirtepe Kültürü’nün bir
yerleşim yeri olduğunu ve kazılırsa Yenikapı’daki gibi muazzam bir kültürün
ortaya çıkmasının mümkün olduğunu yazıyor.
Uygar bir iktidar, uygar bir belediye, bu
olasılığı küçük görse bile, hemen pilot kazıları başlatır.. Kadıköy ve
İstanbul, muazzam bir hem arkeoloji hem yeşil bir park alanı kazandırır..
Bu halk, bu ülke, insanlık ve gelecek için
çalışmaya ne zaman başlayacaksınız?
Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak
umuduyla..
***
PROF.DR.
PERİHAN TOLUN:
Bilim dünyamız önemli bir fizikçisini, Prof.
Dr. Perihan
Tolun'u kaybetti. Prof. Dr. Perihan Tolun, doktorasını Bristol Üniversitesi’nde
C. F. Powell'in grubunda tamamladıktan sonra Erdal İnönü'nün daveti
üzerine 1966 yılında Türkiye'ye dönerek deneysel yüksek enerji fiziği
çalışmalarının ilk tohumlarını ODTÜ'de attı. Kişisel gayreti sayesinde,
Türkiye CERN deneylerine ilk kez grup olarak katılmış,"Lambda and Sigma
Hyperon Magnetic Moment" deneyi ile başlayan çalışmalar,
WA17, WA79, CHORUS deneyleriyle devam etmiştir. CERN çalışmalarına
büyük emeği geçen Prof. Tolun,
Türkiye bilimi
için bir mihenk taşı olarak değerlendiriliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder