Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bir parti kurma
girişiminin içinde.. Aydınlık
gazetesinin dün iyi bir gazetecilikle duyurduğu bu haber, hiç de yabancım
değil! Bir yılı aşkın süredir yazdığım Gül-Erdoğan
arasındaki büyük siyasi çekişmenin geldiği nokta, siyasi parti kurma
restidir.. Eğer aralarında bir siyasi anlaşma olmazsa, sürecin bu noktaya geleceğine
işaret etmiştim.
AKP içinde ve
çevresinde Erdoğan’ın üzerlerini çizdiği, özellikle Gül’e yakın çok insan var.
Ayrıca RTE’nin fırsat vermediği Cemaate yakın siyasetçiler de var. Erdoğan’ın,
kendine en büyük ikbal kapısını açmaya çalışırken, parti tüzüğünün 3 dönem
şartıyla tasfiye ettiği “birlikte yola çıktığı yol arkadaşları” var.. Onlar
dururken, Numan Kurtulmuş, Süleyman
Soylu gibi, kendi parti, görüş ve ve arkadaşlarını “satmış” siyasetçileri,
AKP vitrinine çıkartması var.. Var oğlu var.
Yani AKP içinde
bile büyük küskünler ordusundan bahsedebiliriz! Ben, Bülent Arınç’ı da onların arasına katarım! Arınç, görüşlerini bile
özgürce dile getiremiyor. Getirdiğinde de iki adım geri atıyor. Erdoğan’ın tek
adam-tek seçici, tek karar verici, tek uygulayıcı, yani en yumuşak tanımlamayla
otoriter lider olarak betimlenecek siyaset anlayışının kurbanı yüzlerce kişi
var.
Bu kesimde
eksik olan, ciddi bir siyasi seçenek
olabilecek bir şemsiye kişilik. Ama RTE’nin alternatifi hep Gül’dür. Şimdi
Gül şemsiyesi altında bir siyasi gövde ortaya çıkabilir, çıkma olasılığı çok
güçlüdür. Bunu bir ölçüde de RTE’nin tutumu belirleyecektir.. Hep yazdığım
gibi, RTE Gül’e başbakanlık yolunu kapısını açmazsa, bu siyasi gövde, parti
olarak RTE’nin karşısına çıkar.
***
Hadi ben de bir
isim vereyim: Yeni bir siyasi parti temaslarını sürdürenin ise, Gül’ün önemli
danışmanlarından, RTE’nin milletvekili yapmadığı Ahmet Ertürk’ün olduğu belirtiliyor. Ertürk, eski TMSF Başkanı!..
Şüphesiz ki bu gelişme RTE tarafından izlenmekte ve bilinmekte.. Bu nedenle
ortada saklanacak durumlar çoktan aşıldı!
Peki erken
değil mi Gül’ün ortaya çıkması? Değil.. RTE, Apo ile birlikte kotardığı ve
bütün milleti dışladığı Başkanlık anayasası tasarısını birden öne çekince, bu
Eylül-Ekim’de referandumu gündeme getirince, Gül’ün de siyasi parti restini öne
çektiği görülüyor.
Bu bağlamda,
Gül ile Cemaat arasında da RTE’ye karşı doğal bir ittifak zemini de oluşuyor.
Cemaat, her zaman, haddinden fazla bir güce sahip izlenimini verir. Yaşadığımız
özel mahkemeler sürecinin, adaletsizliğin, sahtekarlığın ve zulmün baş aktörlerinden olan
dini/ticari/siyasi bir yarı gizli örgütün, bu kez iktidara tam ortaklığının
gündeme gelmesi ise, çok çok ürkütücü ve düşündürücüdür. (CHP’deki bu örgüt
ittifakçılarına da duyurulur!) Şimdilik bunu bir not olarak düşelim..
Gül hemen hemen
bir yıldır “siyasi program” geliştirme/inşa peşindedir. Bu “programı”, RTE’nin
siyasetine karşı bütün söylemlerinde
görülebilir. En son, Taha Akyol’la
CNNTürk’teki söyleşisinde, anayasada vatandaşlık tanımı konusunda, Atatürk’ün
1924 Anayasasına gönderme yapması, RTE’ye karşı en ciddi siyasi duruşlarından
biri olarak gündeme girdi. RTE biliyorsunuz Anayasa’dan Türk Milleti tanımının
silinmesi konusunda Apo ile uzlaşmaya varmıştı! Taha Akyol, ötedenberi Gül’ü
destekler. Özellikle Apo ile Başkanlık anayasasının deşifre olmasından sonra..
(Hala artçı depremlerini yaşıyoruz bu deşifrenin, bu bile RTE’nin şoku
atlatamadığının göstergesidir...) Akyol, 10 yıldır ilk kez bu kadar ardarda
Erdoğan’ı eleştiren yazılara imza atıyor!
***
Evet, Gül en büyük siyasi restini çekti Erdoğan’a
karşı dedik.. Şimdilik “Gül Partisi”
oluşumunu önleyecek tek çözüm, Erdoğan’ın
geri çekilmesi gibi gözüküyor. Erdoğan’ın kişiliğini tanıyanlar, Onun
2023’e kadar kendine çizdiği ve tüm Türkiye’yi “Tayyipleştirme”yi içeren
politik geleceğinden asla vazgeçmeyeceğini bilirler. Bugünkü Tayyip Erdoğan
“profili” ile tatmin olacak veya bu tasarımından vazgeçerek, kendisine
sunulanla yetinecek bir kişilik yok ortada.. Vazgeçerse kendini inkar bile
olabilir!
Terazinin
kefelerine bakıyorum, şimdilik gördüğüm, tavan yapmış özgüveni ile başaşağı
gitme olasılığı ağırlık kazanan bir RTE.. Buna kendi kendini yemek de
denebilir! Kaçınılmaz bir durum ortaya çıkabilir.
Medyadaki ve AKP içindeki Tayyipçilere:
durumu gözönüne alarak, yeni bir pozisyonda ön almak zamanıdır. Biliyorsunuz,
erken davrandığınız ölçüde kazançlı çıkarsınız...
Yarın ABD
açısından Gül ve Erdoğan’ı yazacağım..
-- 11 Mart 2013/ Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder