SAYFALAR

12 Mart 2013 Salı

Gayya Kuyusuna Davet


Sağdan soldan bazı “kanaat önderleri” CHP’siz bir RTE- Apo barışının yürümeyeceği / gerçekleşemeyeceği, bu nedenle CHP katılımını şart görüyorlar.. CHP üzerinde baskı var, “hadi sen de gel, beraber yürüyelim biz bu yolları..” şarkısının eşliğinde.. Bazıları (isim vermiyorum) AKP’ye öğüt veriyor, ‘barış” paketini bal-kaymak/ baklava gibi millete kolayca yutturmaları için: Halkla ilişkilerin zayıf! Milletin kafasını çok iyi ütülemen!!
Tercümesi: Her türlü aracı, hile ve desise de dahil devreye sok.. Günde beş parti değil 10 parti konuş, özellikle analara hitap et... Barış düşmanları diye suçla..
En çok güldüğüm bir saptama da şu: Barışı engellemek istiyen iç ve dış odaklar devrede!
Nasıl bir dil ama, anımsayan var mı geçmişten? Kimler kime karşı kullanırdı bunu?!
Dolaşıma sokulan başka bir hikaye daha var: Bu son şans, son barış, yakaladık yakaladık, yoksa..
Hikaye çok, biri de: Erdoğan Türkiye’nin parçalanmasını önlemek için buna mecbur kaldı, yoksa, otoriter lider olmak amacıyla bu Kürt Çözümünü dayatıyor değil..
İşte buna bayıldım!
Bu çözümün hemen yapılması gerekir, yoksa Türkiye’nin bölünmesi eli kulağındadır..”
Eeee, peki “bölünmeyelim” diye bu anlaşmayı yapıyorsa Başbakan, dayattığı diktatörlük anayasası da neyin nesi oluyor?! İyi niyetliyse ‘Başkan”, çözüm paketini getirsin milletin önüne, herkes tartışsın, sonra da çözüm paketi referanduma sunulsun..
En doğrusu bu değil mi? Niye bunu Anayasaya bağlıyorsun, üstelik kendi diktatörlüğünü ilan edeceğin bir anayasaya? Neden Kürt çözümü= Anayasa= RTE diktası?
İyi niyet bunun neresinde?
30 yıldır bu sürece kanını, canını, malını döken bu millet değil mi? Bu sürecin çözümüne milleti katmazsan, amacın kasıtlıdır.
Çözümü sun, sonra da bu amaçla anayasada değişiklik gerektiriyorsa, bu yapılır.
Çok temel bir sorunu mu çözeceksin, yoksa milletin başına daha büyük bir diktatör kesilmek için, Kürt meselesini, “analar ağlamasın”ı istismar mı edeceksin!
Olay basit, açık ve berrak..
***
Türkiye’nin bölünmesini önlemek için, diktatörlük mü çözüm...
RTE’nin “Kürt Çözümü” nedir, onu bile bilmiyoruz.. Ayıp değil mi! Ne alacağını görüyoruz (Diktacı Başkan.. bir aydır yazıp çiziyorum bu ver-al ilişkisini.. Apo onayladıktan sonra millet haaaa, doğruymuş dedi..) Ama ne veriyorsun.. Şunu bir açıklar mısın..
Türkiye’nin bölünmesini önler mi ortalıktaki dedikodu çözümü.. Sadece hızlandırır. Milliyet ayrımının ve her alanda bölünmüşlüğün uçak hızıyla ile koştuğu ülkemizde, gökkubbede hoş bir seda yankılaması yapan öneriler var. Ertuğrul Özkök’ün 8 Mart tarihli yazısı cesurcadır. “Türkiye Kürtlerle büyüyecek” lafının (Irak’ı falan da katarız) yutturmaca olduğunu yazmış. Büyür gibi kakalarlar sana, bir yıl içinde bakmışsın ki küçülmüşsün!
Bana yeni anayasa ile diktatörlük unvanı verirsen, valla bölünmek isteyeni oyarım” mı gündemde? Sanırım bu çözümün arkasında olanlar da buna güveniyor!!! Bizi nasıl oyuyor, onları da oyar!  Kürtler ve çözümün arkasındaki Türkler için bir sorun yok. Onlar için Kürtlerin ayrılmak ve kendi devlet-yönetimlerini kurmak istemeleri en doğal hakları..
Buyrun millete gidelim, o karar versin diyorum ben de.. Millet gerçekten de “herkes evine –köyüne” diyebilir. Kavga gürültü patırdı, kan durur, analar ağlamayı keser.. Neden bu yola başvurmuyorsunuz ey milletiradesi tapıcıları?
Hayır, “nasılsa hayır çıkar” diye zerre kadar bir önyargım ve beklentim yoktur.. 
Eğer bölünme kaçınılmazsa, bu süreç sonunda başımıza, elimize kucağımıza, hukuki olanak tescil edilmiş bir diktatörlük kalacak... O zaman Apo falan KTürtlerden bizi kurtar, gel özgürlük savaşımıza destek ol mu diyeceğiz?!
***
Başa dönelim: CHP’de RTE Çözümüne evet diyenler var mı? Sesleri çıkmıyor fazla. RTE- Çözümünün önünde bir gayya kuyusu var. Kendileri içine girmekten-düşmekten korkuyor. Arkalarında CHP’nin kalmasından, özellikle. Onu da bu kuyunun içine çekmek için elbirliği ile süren bir faaliyet içindeler.. O zamanş sen sağ ben selamet.. Milletçe gittik demektir..
RTE-Çözüm Paketini millete yedirebilmek için büyük bir olay gerekir.. ne cami fetvaları ne mahyalar ne başka bir şey.. Herşey olabilir ve beklenebilir..
--10 Mart 2013/ Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder