SAYFALAR

8 Mart 2013 Cuma

"Batsın Basın" Anlamı ve Neden Chavez'e Milliyetçi Diye Saldırılıyor


Ben sömürürken milliyetçi değilim, ama sen sömürüye karşı çıkarsan ve kendi çıkarlarını korursan üstelik en aşağılığından milliyetçisin!.. Devrilmen şarttır!”

Önce bir notla başlayalım, sonra da Chavez’e dönelim: 
Başbakanın 10 yıldır yaptığı gibi bir kez daha medyayı yine en ağırından hedef alarak Milliyet krizi yaratmasında şaşırtıcı yeni bir durum var mı? “Batsın böyle gazetecilik!” Gazeteciliği zaten batırmış durumda! Milliyet “hayalkırıklığı”nın nedenini, belki ortalıkta dolaşmakta olan iddia açıklıyor olabilir: 
Patron demiş ki, “Başbakan bizim velinimetimizdir, Milliyeti kapa desin hemen kapatırım..Hasan Cemal ve Can Dündar 15 gün izne çıkartılmış.. başbakanı yatıştırmak için mi yoksa, bu yazarlara “bu koşullarda Başbakanın istediği doğrultuda yazı yazmayı içinize sindirin, veya sindiremezseniz...” düşünme izni mi verildi.. bilemiyorum.. Ama benim bildiğim iki yazar da, yedikleri bu andıcın altında kalmazlar.. Özgürlük kadar güzel bir şey yoktur!
Dünkü Milliyet”e baktım, korku için gazete sayfaları sökün etti gözümün önünde.. Nerede o “dinamik” hava! Burada, bir Milliyet okuru olarak, gazetenin Okur Temsilcisi Belma Akçura’yı göreve çağırıyom: Okur olarak haklarımı Başbakana karşı korumalı.. Tabii, Milliyet’in haklarını da aynı zamanda! Yoksa bu konu Okur Temsilciliğinin görevleri arasına girmiyor mu? Hayır bilmediğimden soruyorum sadece..
Hasan Cemal, tam destek verirken RTE'nin abisiydi, ağzından basın özgürlüğü sözü çıkınca, sopaladığı adam oldu. Şöyle bir kural oluşuyor: Başbakana destek veren liberal veşa yetmezamaevetçi yazarlar günü gelince bir dayak yiyecek gibi. Mehmet ve Ahmet Altan kardeşlerden tutun da.. Ama pozisyonunu en iyi koruyan Mehmet Barlas ve benzerleri.. Hiç hata yapıyorlar mı, örnek alınacak bir insan anıtı gibi duruyorlar!!
Başbakanın bu ağır baskısının diğer yönü ise, çok önem verdiği merkez medyanın hele hele şu kritik Apo ile ittifak ve Başkanlık Sistemi Anayasası sürecinde, şu veya bu şekilde “kontrol dışı”na çıkması, yani sapması! 
Merkez medya, Başbakan için merkez görüş demek oluyor herhalde, geniş çoğunluğun kulak verdiği! Eğer bu “merkez medya” tamamen RTE’nin yolunda giderse, şu Anayasayı şıppadanak geçireceğini düşünüyor, planlıyor demek ki.. Ama hayatın hiç de otoriterlerin planladığı toplum mühendisliği doğrultusunda akıp geçmeyeceğini bir türlü öğrenemezler!
***
CHAVEZ!!!
Chavez! Güle güle! Sadece Venezüella’nın değil, bir Kıtanın, Latin Amerika’nın siyasal yüzünü 2000 yılından itibaren bir kişinin, bir liderin, bir projenin değiştirmiş olması, üzerinde çok düşünmemiz gereken bir olgudur. Sosyalist düşünce, çok farklı bir biçimde ve siyasal bir içerikle, bu kez kitlesel bir şekilde bir kıtanın bütününde zemin buluyor..  Hem de yeni liberal rüzgarın dünyayı kasıp kavurduğu bir zamanda!
Chavez ve projesi, Güney Amerika kıtasını çeşitli derecelerde sarstı! Brezilya’yı bile! Bu ülke de ulusal kalkınmasına yeni bir bakışla sarıldı! Diğer ülkelerde “sol iktidarlar”a yol açtı Chavez’in projesi.. Latin Amerika 2000 yıllar öncesinde ABD’nin arka bahçesiydi ve sık sık askeri diktatörlüklerle yönetilirdi.. Diktatörlüklere karşı da gerilla savaşları gündemdeydi. Che ve Kastro Küba’da bunu başardılalar.. Şili’de ise Allende ve arkadaşları ise seçimlerle iiktidara geldiler.. Ama ABD’nin Şili Ordusunu kullanarak darbe yaptı, Allende öldürüldü!
Şili deneyiminden sonra, ilk kez Chavez büyük bir kitlesel destekle 14 yıl önce iktidara geldi. ABD’ye karşı meydan okuyarak ve dünya çapında bir ittifakı örgütleyerek!
Chavez, yoksul halkın eğitimi, sağlığı, barınması için 14 yıl içinde 300 milyar dolar harcadı! Venezüella dünyanın 4.-5.büyük petrol ülkesi! Ama petrollerinin kaymağını yabancı petrol tekelleri yediği için, yoksulluk ve açlık içinde kıvranıyordu! Halkının yarısından fazlasının yoksulluk sınırında ve altında olması, ne büyük bir insanlık ihanetidir bir petrol ülkesi için!
Chavez petrolleri millileştirdi. Parasını halkının refahına akıttı. Eğitime, sağlığa, konuta.. Yoksulluk yüzde 20’lerin altına indi. Batı basını Chavez  için “milliyetçi lider” der. İşte üzerinde çok yazılıp çizilen “milliyetçilik” budur! Batı, bir ülkenin ve halkın kendi çıkarlarını öncelikle savunulmasını “milliyetçilik tu kaka” diyerek kötüler ve aşağılar..
Emperyalistler, bu ülkelerde kendi çıkarlarını savunur ve milyarları götürürken, bunu “kendi milliyetçilikleri” için yaptıklarından hiç söz etmezler!
Söylemleri şöyle: “Ben sömürürken milliyetçi değilim, ama sen sömürüye karşı çıkarsan ve kendi çıkarlarını korursan üstelik en aşağılığından milliyetçisin!.. Devrilmen şarttır!”
Yaaa, işte böyle!..
--7 Mart 2013/ Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder