El yakan bir
ateş gibi, Balyoz mahkümu Tümamiral Semih
Çetin’in “Bir İhanetin Öyküsü-
Hasdal’da Bir Amiral” kitabı. Bu dava üzerine sıfır bilgisi olanların,
Deniz Kuvvetlerine ve bu bağlamda en parlak subayları tasfiye etmek amacıyla
kurulan büyük tuzağı net, berrak bir dille izliyorsunuz.. Semih Çetin, kişisel
Balyoz süreci içine sizi çekiyor, öyküsü içindeki dramatik olaylarla
yüzleştiriyor..
Sonuç: hüzün,
kurulan büyük alçakça tezgahlar, utanmaz ve yüzü kızarmaz bir yargılama süreci,
subaylarının neyle suçlandığını bile bilmeyen komutanlar.. düşman saldırısının
yokedici hamlelerini göremeyen ve bunlara göğüs geremeyen yüksek makam sahibi
askerler.. “hukuki süreç bunu çözer”
sanısına kapılan bir ordu.. “Aman bana da
bulaşır, sessiz kalayım” şarlatanlıkları.. alçakça kurulan hukuki
tuzaklar.. “fiili olmayan” suçlar... bütün suç isnatlarını boşa çıkartan
kanıtlara gözünü yuman cübbeli gugukçu adamlar dünyası... Ve bir kara-medyanın, baştan sona sürecin
bazen ta kendisi bazen ateşleyicisi ama kesin maşası olarak işleyişi...
Semih Çetin,
adım adım, bölüm bölüm, bazen sessiz bazen çığlık çığlığa akan bir nehir gibi,
bir kapkara dönemi paketleyip vicdanlarımıza emanet ediyor.
***
Çetin’in
kitabında, bildiğimiz “sahte belge” olgularından sadece yeteri kadar ve kendi
hikayesi ile ilgili olanları var. Bu kadarı bile, davanın hangi amaçla açılıp
sürdürüldüğünü anlamaya yeter.
Çetin, iki kez
tutuklanıp salıverilmişti, üçüncü tutuklamadan kaçınamamıştı. Bu akıl almaz
sürecin öyküsünü günlük gibi yazdıklarından izliyoruz, insanlık ve demokrasi
adına kahrolarak..
Savunmasında
kendisine yöneltilen suçlamaların asılsızlıklarını ortaya çıkartıyor:
Suç: 35 kişilik
bir darbeciler listesi hazırladın donanmada, şu şu tarihlerde..
Yanıt: Böyle bir
liste hazırlamış olamam, çünkü o tarihlerde senelik izindeydim.. işte
belgeleri..
Suç: N.Alacalı’nın
hazırladığı bir listede adın geçiyor..
Yanıt: Alacalı bile
o listeyi kendisinin hazırlamadığını, o tarihte yurtdışı görevde olduğunu
belgeledi ve serbest bırakıldı.. Ben ise onun hazırladığı iddia edilen listede
adım geçtiği için yargılanıyorum..
Yine üçüncü
şahıslarca hazırlanan iki listede de adı geçiyor, ama o listelerin de sahte
olduğu kanıtlanıyor.. Ama ne önemi var! Lehinde olan belgelerden iddianamede
bahsedilmediği gibi, bazıları dosyaya bile konmuyor..
***
“Ünlü savcı” Mehmet Berk, ifadesi sırasında Çetin’e
“Siz Yassıada’yı bilir misiniz.?”
diyor. 1960’ın hesabı.. Çetin’in savunmanına da “çok uzatmayın avukat hanım, biz ne savunmalar gördük, bir şey değişmedi”
diyor. Çetin’e “savcılar toplanıp
hakkınızda karar vereceğiz” derken, TV’de tutuklanmak üzere Çetin’in mahkemeye sevkedildiği haberi ise çoktan
geçiyordu! Daha Mahkemeye çıkmadan önce de, bu kez tutuklandığı haberi TV’de geçiyor.. “Yargıç” Ali Efendi Peksak da tutuklama kararını Çetin’in yüzüne
söyleyemiyor, mübaşire verdiği bir kağıt parçasıyla gönderiyor..
Baştan sonra
bir utanç, vicdansızlıklar belgesi..
Çetin
savunmasından da bölümler koydu kitaba:
“Kendi ordusuna ve donanmasına komplo kuracak
kadar alçalmış bir çetenin yarattığı bir ihanet sürecinden geçiyoruz. Bir asker
için en büyük onur şehit olmaktır, ama en büyük utanç ta düşmana esir
düşmektir.
“Ama bu esaret, şimdi olduğu gibi canımdan çok
sevdiğim ülkemin.. ulusal çıkarlarını koruduğum için beni tasfiye etmek
isteenler ile onların içerideki işbirlikçileri tarafından hedef alınmanın bir
sonucuysa, bundan ancak onur duyarım; hepsinin benzer nedenlerle hedef
alındığına inandığım arkadaşların hapis yatarken ben dışarıda kalsaydım, zaten
kahrımdan ölürdüm. Hasdal’da geçirdiğim günler benim için asla bir mağduriyet
değil, gelecek kuşaklara bırakacağım şeref madalyasıdır..
“Bu davada işlenen ne çok günah, başta iftira
ile çalınan özgürlüğümüz olmak üzere ne çok hırsızlık var bir düşünsenize.
Şimdi ellerini ovuşturarak çaldıklarının keyfini sürenlerin hesap verecekleri
günler de elbet gelecektir..”
***
Biliyorsunuz,
bütün terfileri engelledikleri ve amiralleri tasfiye ettikleri için donanmaya
komuta edecek oramiral kalmadı! Vicdan soyundan olmayanlar hala köşelerinde ve
ekranlarda, her biri pırıl pırıl olan Balyoz mahkumlarına veryansın edebiliyor
ve Balyoz bir darbeydi diye
yazabiliyorlar. Bu karamedya kişilikleri de en kısa sürede birileri yazacaktır.
Bugün bu
kadar.. Ama Semih Çetin’in bir de ordu ile hesaplaşması var. Hem bu konuyu hem
de bu tasfiyenin daha büyük anlamını yazacağım.
--24 Şubat 2013 / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder