“21. Yüzyılı Planlamak” Kurultayında
ilkeler ve gelecek üzerine ana politik-stratejik yaklaşımların yanısıra, uzman
sunumlarında Türkiye sanayii ve enerji durumunda somut bilgiler aktarıldı. Bu
bilgiler, hükümetin alışılageldik “nurlu ufuklar” nutuklarından farklıydı..
Ekonominin içinde bulunduğu durum ve hükümetin ekonomi politikaları, 2023
hayalinin uydurukluğunu sergiliyordu!
Bazı olgular:
·
Türk imalat sanayii,
teknolojik özelliklere göre (düşük-ortadüşük- ortayüksek- yüksek teknoloji)
sınıflandırırsanız, ortadüşük-düşük
teknolojik arasında özellik taşır (Ö.Küçükkiremitçi).
Bu duruma göre, sanayiimiz yüksek katmadeğerli üretim ve ihracat yapamıyor.
Ayrıca “nihai talebe” göre davranıyor.
·
Yabancı yüksek
teknoloji doğrudan yatırımları, en çok yüksek katmadeğerli hizmet sektörüne
geliyor. En çok kazanç burada. Dolayısıyla Türkiye’ye yüksek teknoloji üretimi,
öğrenimi vb katkısı olamıyor. İmalat sanayii içinde bilgi ve elektronik gibi
yüksek teknoloji yatırımları ve üretimleri, en alt düzeyde! Dolayısıyla bizi geleceğe taşıyacak bir yatırım
yok! Sanayii teknolojik ve katmadeğerde kabuk değiştiremiyor.
***
·
Dış ticaret açığı,
esas olarak, ülke sanayisinin teknoloji
açığıdır. İhracatta yüksek teknolojinin skoru %2,06! Türkiye ekonomisi, yüksek teknoloji ithal eden, düşük
teknolojili mal ihraç eden bir yapıda! Bu durum ile büyük devlet
olamazsınız!
·
Öyle ki, iktidar,
bilişim sektöründe yatırım konusunu bile yabancıya ihale ettik! Kendi aklımızı
da!
·
Özel sektör tamamen
kâr güdüsü ile yatırım yapıyor. Bölgelerarası eşitsizlik sürecek.
·
Üretimde dışa
bağımlılık %10 daha arttı! Tüm imalat sanayii ara mallar ithal ediyor. Ara mal
ithal bağımlılığı artıyor. Yurtiçi üretim zinciri koptu. İhracatın ithalat
karşılama oranı geriliyor.
·
Türkiye’nin imalat
sanayi katmadeğeri ve dünya imalat sanayi katma değeri içerisindeki payı, 2000:
%0,9, 2010: %1,1 (Brezilya 3, Çin 17,6) (S.Şahinkaya)
·
İmalat sanayiinin GSYH
içindeki payı, 1998’de %24’ten, 1010’da %16’ya geriledi! Temel faktör
fiyatlarının hepsi dışarıdan belirleniyor. Örneğin TR dünyanın 1 nolu hurda
demir ithalatçısı, ama fiyat ve arzda hiç söz hakkı yok (Çelik Kurdoğlu); Otomobilde ara malı ithalat oranı %50’den fazla,
yerlileşme oranı çok düşük, motor ve aktarma organlarında. Büyüyen ülkeler sıralamasında TR 1990’da 13.; 2000’de 15.; 2010’da
ilk 15 ülke arasında değil.
·
GSYİH’nın oranı
olarak Türkiye’nin Katma
Değer Açığı %7.36! 80 milyar
dolarlık ihracat içinde bu açık 30 milyar dolar tutuyor. Türkiye yoksullaşarak büyüme ligindeki ülkeler
arasında!
***
·
İthalat yoksa sanayi
üretimi yok. 320 milyar $ dış borç var ve bunun 2/3’ü özel sektörün (M. Sönmez), ortada plan yok, inşaat ve
emlağa gidiyor paralar ve sanayi yatırımı en geri planda. İmalat sanayiinde dış
girdi oranı yüzde 60-70’lere çıktı. Canlılık, halk borçlandırılarak
sürdürülüyor: Borç 284 milyar %. Düşük kurla imalatçınızı öldürüyorsunuz. Dış
kaynaklar iç talebe göre büyümeyi destekliyor.
·
İnşaat çılgınlığa
tükenmişliğe geldi, tek yatırım olan inşaatı kentsel dönüşümle sürdürmek
zorundalar. “Türkiye’de halkın 115 milyar
dolar altın stoku var” diyerek yabancılara rehin gösteriyorlar. İnşaatla milletin altın tasarrufunu da piyasaya
çekerek eritmek istiyorlar. Maksat dışarıdan para akışı aksamasın. Aksarsa herşey bütünüyle çöker. Halkın
gelirinin yüzde 48’i bankalara ipotekte. Bakkala çakkala borçlar bunun dışında.
***
Daha neler
neler! Enerji üzerine henüz bir şey yazmadık! İktidarın bilimi dışlayan ve
eğitimi dinselleştirmeye yönelik
üstelik baskıcı siyasetinin durumu kötüleştirici etkilerinden söz
etmedik.. CBT’de yer vereceğiz..
Özetle,
iktidarın ülkeyi ileriye taşıyacak siyaseti eskinin aynı, yüksek faiz ver
parayı çek, içeride tüketimi finanse et, halkı borçlandır, dış girdileri ye ye
bitir, sanayi stratejisi yok, ekonomiye orta ve yüksek teknolojik yapıya
kavuşturacak hiç bir şey yapma!
Nereye böyle?
RTE’nin Kanuni
hayranlığına göre, at sırtında dıgıdık dıgıdık!
--11 Aralık 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
--
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder