SAYFALAR

11 Aralık 2012 Salı

Rakamların Dili Farklı: Yoksullaştırıcı Büyüme


21. Yüzyılı Planlamak” Kurultayında ilkeler ve gelecek üzerine ana politik-stratejik yaklaşımların yanısıra, uzman sunumlarında Türkiye sanayii ve enerji durumunda somut bilgiler aktarıldı. Bu bilgiler, hükümetin alışılageldik “nurlu ufuklar” nutuklarından farklıydı.. Ekonominin içinde bulunduğu durum ve hükümetin ekonomi politikaları, 2023 hayalinin uydurukluğunu sergiliyordu!
Bazı olgular:
·      Türk imalat sanayii, teknolojik özelliklere göre (düşük-ortadüşük- ortayüksek- yüksek teknoloji) sınıflandırırsanız, ortadüşük-düşük teknolojik arasında özellik taşır (Ö.Küçükkiremitçi). Bu duruma göre, sanayiimiz yüksek katmadeğerli üretim ve ihracat yapamıyor. Ayrıca “nihai talebe” göre davranıyor.
·      Yabancı yüksek teknoloji doğrudan yatırımları, en çok yüksek katmadeğerli hizmet sektörüne geliyor. En çok kazanç burada. Dolayısıyla Türkiye’ye yüksek teknoloji üretimi, öğrenimi vb katkısı olamıyor. İmalat sanayii içinde bilgi ve elektronik gibi yüksek teknoloji yatırımları ve üretimleri, en alt düzeyde! Dolayısıyla bizi geleceğe taşıyacak bir yatırım yok! Sanayii teknolojik ve katmadeğerde kabuk değiştiremiyor.
***
·      Dış ticaret açığı, esas olarak, ülke sanayisinin teknoloji açığıdır. İhracatta yüksek teknolojinin skoru %2,06! Türkiye ekonomisi, yüksek teknoloji ithal eden, düşük teknolojili mal ihraç eden bir yapıda! Bu durum ile büyük devlet olamazsınız!
·      Öyle ki, iktidar, bilişim sektöründe yatırım konusunu bile yabancıya ihale ettik! Kendi aklımızı da!
·      Özel sektör tamamen kâr güdüsü ile yatırım yapıyor. Bölgelerarası eşitsizlik sürecek.
·      Üretimde dışa bağımlılık %10 daha arttı! Tüm imalat sanayii ara mallar ithal ediyor. Ara mal ithal bağımlılığı artıyor. Yurtiçi üretim zinciri koptu. İhracatın ithalat karşılama oranı geriliyor.
·      Türkiye’nin imalat sanayi katmadeğeri ve dünya imalat sanayi katma değeri içerisindeki payı, 2000: %0,9, 2010: %1,1 (Brezilya 3, Çin 17,6) (S.Şahinkaya)
·      İmalat sanayiinin GSYH içindeki payı, 1998’de %24’ten, 1010’da %16’ya geriledi! Temel faktör fiyatlarının hepsi dışarıdan belirleniyor. Örneğin TR dünyanın 1 nolu hurda demir ithalatçısı, ama fiyat ve arzda hiç söz hakkı yok (Çelik Kurdoğlu); Otomobilde ara malı ithalat oranı %50’den fazla, yerlileşme oranı çok düşük, motor ve aktarma organlarında. Büyüyen ülkeler sıralamasında TR 1990’da 13.; 2000’de 15.; 2010’da ilk 15 ülke arasında değil.
·      GSYİH’nın oranı olarak Türkiye’nin Katma Değer Açığı %7.36! 80 milyar dolarlık ihracat içinde bu açık 30 milyar dolar tutuyor. Türkiye yoksullaşarak büyüme ligindeki ülkeler arasında!
***
·      İthalat yoksa sanayi üretimi yok. 320 milyar $ dış borç var ve bunun 2/3’ü özel sektörün (M. Sönmez), ortada plan yok, inşaat ve emlağa gidiyor paralar ve sanayi yatırımı en geri planda. İmalat sanayiinde dış girdi oranı yüzde 60-70’lere çıktı. Canlılık, halk borçlandırılarak sürdürülüyor: Borç 284 milyar %. Düşük kurla imalatçınızı öldürüyorsunuz. Dış kaynaklar iç talebe göre büyümeyi destekliyor.
·      İnşaat çılgınlığa tükenmişliğe geldi, tek yatırım olan inşaatı kentsel dönüşümle sürdürmek zorundalar. “Türkiye’de halkın 115 milyar dolar altın stoku var” diyerek yabancılara rehin gösteriyorlar. İnşaatla milletin altın tasarrufunu da piyasaya çekerek eritmek istiyorlar. Maksat dışarıdan para akışı aksamasın. Aksarsa herşey bütünüyle çöker. Halkın gelirinin yüzde 48’i bankalara ipotekte. Bakkala çakkala borçlar bunun dışında.
***
Daha neler neler! Enerji üzerine henüz bir şey yazmadık! İktidarın bilimi dışlayan ve eğitimi dinselleştirmeye yönelik  üstelik baskıcı siyasetinin durumu kötüleştirici etkilerinden söz etmedik.. CBT’de yer vereceğiz..
Özetle, iktidarın ülkeyi ileriye taşıyacak siyaseti eskinin aynı, yüksek faiz ver parayı çek, içeride tüketimi finanse et, halkı borçlandır, dış girdileri ye ye bitir, sanayi stratejisi yok, ekonomiye orta ve yüksek teknolojik yapıya kavuşturacak hiç bir şey yapma!
Nereye böyle?
RTE’nin Kanuni hayranlığına göre, at sırtında dıgıdık dıgıdık!
--11 Aralık 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
--

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder