Gül ilk kez
Erdoğan’dan farklı düşüncelerini Meclis açış konuşmasında ilk kez bu kadar net
ortaya koydu. Sizler, bu farklılığın nedenlerini ve çatışmayı 10 ay önceden bu
köşede işlediğimi bilirsiniz. İkisi arasında şüphesiz hem kişilik ve politika
uygulamalarında farklılıklar olması doğaldır.
Ama, görüş
farklılıklarını Cumhurbaşkanı’nın ilk
kez bu kadar net vurgulamaya özen gösterdiğinin altını çizelim. Neden
şimdi?
Erdoğan dünkü
Kongre’de Cumhurbaşkanlığına gidecek yolun siyasi ve örgütsel haritasını çizdi.
İki yıl sonra Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak. RTE, Anayasada değişiklik
yapılarak, başkanlık veya yarı başkanlık sistemlerini arzuladığını çok net
olarak ortaya koymuştu. RTE, Çankaya’dan
başbakanı atamak ve hükümeti yönetmek istiyor.
Erdoğan zaten
mutlak egemen konumda.. Cumhuriyet ve diğer muhalif gazetelerin Kongre’ye
alınıp alınmayacağına bile işareti o veriyor.. Hiç bir “sorumlu” arkadaşı, tek
başına karar verme ve uygulama cesaretine sahip değil.. Ya vereceği karar Başbakanın hoşuna gitmezse, diye endişeli. Çünkü RTE
eleştirileri sevmeyen yapanları da çizen bir lider.. Ayşe Böhürler, merkez yönetiminden bu nedenle mi dışlandı?
RTE, bu pratik egemenlik konumunu,
anayasal değişiklikle hukukileştirme peşinde.
RTE, Anayasa
değişikliğini, ancak Referandumla halka götürebilir bugünkü dengeler içinde. Bu
RTE’nin kendi vuslatı için yollara düşmesi demek. Ancak bu da mümkün değil.
Ne diyecek halka? Kendim için istemiyorum diyemeyeceğine göre.. Millet buna kulak
asmaz. Bu nedenle, böyle bir anayasal değişikliğin referanduma götürülmesi olasılığı koca bir sıfır! Bunu ancak BDP’yi
veya MHP’ye kafakola alarak yapabilir.. Bu olasılık da yok gibi.
***
Bu nedenle
Erdoğan, anayasanın ruhuna aykırı fiili bir Başkanlık- yarı başkanlık ilişkisi
kurma peşinde. Erdoğan, kendine yeni bir parti merkez yönetimi oluşturdu. Parti
tüzüğü ile üç dönemi bitiren Arınç
gibi Başbakanlığa aday olabilecek yakın arkadaşlarını tasfiye etti!
Başbakanlığa,
Çankaya’dan fiili hükümet yönetimini gerçekleştirmesine hizmet edecek bir
kimseyi atamayı ve hükümeti de onunla birlikte oluşturmayı istiyor.. Çünkü fiiliyatta Başkanlık sistemi ancak,
RTE’nin başkanlık yönetimini kabul edecek bir kadro ile işler..
***
Gül Başkanlık
sistemine karşı olduğunu taa geçen yıl dile getirmişti.. Şimdi de bu
düşüncesisi dikkatli bir dille yeniliyor! Bu
konu oldu bittiye getirilmesin, etraflıca tartışılsın diyerek..
Gül, yaşadığı
devlet ve politik deneyim nedeniyle, kendisini Erdoğan ile siyasi eşitlemiş
görüyor. Haklıdır da! Bu nedenle, Başbakanlığı istiyor. Ama iki lider
arasındaki ilişkiler ancak eşitlik ve
karşılıklı saygı temelinde yürürse, sağlıklı olur. Çankaya’yı kendisine
öngören bir RTE’nin, hükümeti atayacağı bir konumda olma isteği, ikisi arasında
eşitliği bozar, sağlıklı yürümez.
Ancak Gül
eşitlik isteğinden feragat etmeyeceğine göre, Erdoğan Gül’e yer bulamıyor. Gül
de Erdoğan’ın emri altında hükümet etmek istemez. Ya Gül Başbakanlıktan
vazgeçecek ya da Erdoğan hükümeti yönetmekten..
RTE kongre
konuşmasında, aramıza nifak sokmak
istiyorlar diye söylenip durdu! Aslında bunu kendine değil, Gül ve
diğerlerine söyledi. Belki de nifakı RTE sokuyor!
***
Gül,
anımsayacaksınız, Cumhurbaşkanlığı
seçimine katılma hakkını, Başdanışmanı Ahmet
Sever aracılığıyla kamu oyuna duyurmuştu. Bu RTE’ye yönelikti ve bu köşenin
ötedenberi kestirdiği büyük siyasal
çekişmenin resmen dışavurumuydu!
Gül, dünkü
konuşmasında RTE’nin tersine, daha
demokratik bir toplum dileğini de dışa vurdu.. Tutuklu milletvekillerinin yerinin Meclis olduğunu söymemesi çok
önemlidir.
Hükümetin PKK
terörüne karşı son politik manevralarına karşı çıktı, demokrası ile terör kol kola gezemez, dedi: “Terörün kucaklanmasına, övülmesine ve meşru gösterilmesine müsamaha eden
bir demokrasi de dünya”da yok..
Gül, demokratik kamuoyunun oluşturulmasında
basın özgürlüğüne vurgu yaptı: Bir ülkede
yazarların, düşünürlerin ve fikir adamlarının görüşlerini korkusuzca
paylaşabilmeleri, o ülkeye itibar kazandırır. Aynı şekilde, gazeteciler,
haberciler ve bir bütün olarak medya mensuplarının halkı haberdar etme
görevlerini yerine getirirken hiçbir engelle karşılaşmamaları da temel esastır.
Hiç kimse fikirleri ve fikirlerini medya yoluyla açıklaması yüzünden hapse
düşmemeli…
RTE’nin bunlara yanıtı tek oldu:
“Bizim bu düşünceleri paylaşmadığımız
zaten ortada..”
Evet kartlar
açık oynanıyor... Ama zor olan RTE’nin
durumu.. bana göre.. Bu zorluk içinde eğer çatışma derinleşir, Gül safdışı
bırakılırsa, Cumhurbaşkanlığına yeniden
adaylığını koymak da var..
Eğer iş olmak
veya olmamak noktasına gelirse, bu olasılık çok büyüktür!
-- 2 Ekim 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder