SAYFALAR

3 Ekim 2012 Çarşamba

Ayrılık Rüzgarları: Gül - Erdoğan

Gül ilk kez Erdoğan’dan farklı düşüncelerini Meclis açış konuşmasında ilk kez bu kadar net ortaya koydu. Sizler, bu farklılığın nedenlerini ve çatışmayı 10 ay önceden bu köşede işlediğimi bilirsiniz. İkisi arasında şüphesiz hem kişilik ve politika uygulamalarında farklılıklar olması doğaldır.
Ama, görüş farklılıklarını Cumhurbaşkanı’nın ilk kez bu kadar net vurgulamaya özen gösterdiğinin altını çizelim. Neden şimdi?
Erdoğan dünkü Kongre’de Cumhurbaşkanlığına gidecek yolun siyasi ve örgütsel haritasını çizdi. İki yıl sonra Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak. RTE, Anayasada değişiklik yapılarak, başkanlık veya yarı başkanlık sistemlerini arzuladığını çok net olarak ortaya koymuştu. RTE, Çankaya’dan başbakanı atamak ve hükümeti yönetmek istiyor.
Erdoğan zaten mutlak egemen konumda.. Cumhuriyet ve diğer muhalif gazetelerin Kongre’ye alınıp alınmayacağına bile işareti o veriyor.. Hiç bir “sorumlu” arkadaşı, tek başına karar verme ve uygulama cesaretine sahip değil.. Ya vereceği karar Başbakanın hoşuna gitmezse, diye endişeli. Çünkü RTE eleştirileri sevmeyen yapanları da çizen bir lider.. Ayşe Böhürler, merkez yönetiminden bu nedenle mi dışlandı?
 RTE, bu pratik egemenlik konumunu, anayasal değişiklikle hukukileştirme peşinde.
RTE, Anayasa değişikliğini, ancak Referandumla halka götürebilir bugünkü dengeler içinde. Bu RTE’nin kendi vuslatı için yollara düşmesi demek. Ancak bu da mümkün değil. Ne diyecek halka? Kendim için istemiyorum diyemeyeceğine göre.. Millet buna kulak asmaz. Bu nedenle, böyle bir anayasal değişikliğin referanduma götürülmesi olasılığı koca bir sıfır! Bunu ancak BDP’yi veya MHP’ye kafakola alarak yapabilir.. Bu olasılık da yok gibi.
***
Bu nedenle Erdoğan, anayasanın ruhuna aykırı fiili bir Başkanlık- yarı başkanlık ilişkisi kurma peşinde. Erdoğan, kendine yeni bir parti merkez yönetimi oluşturdu. Parti tüzüğü ile üç dönemi bitiren Arınç gibi Başbakanlığa aday olabilecek yakın arkadaşlarını tasfiye etti!
Başbakanlığa, Çankaya’dan fiili hükümet yönetimini gerçekleştirmesine hizmet edecek bir kimseyi atamayı ve hükümeti de onunla birlikte oluşturmayı istiyor.. Çünkü fiiliyatta Başkanlık sistemi ancak, RTE’nin başkanlık yönetimini kabul edecek bir kadro ile işler..
***
Gül Başkanlık sistemine karşı olduğunu taa geçen yıl dile getirmişti.. Şimdi de bu düşüncesisi dikkatli bir dille yeniliyor! Bu konu oldu bittiye getirilmesin, etraflıca tartışılsın diyerek..
Gül, yaşadığı devlet ve politik deneyim nedeniyle, kendisini Erdoğan ile siyasi eşitlemiş görüyor. Haklıdır da! Bu nedenle, Başbakanlığı istiyor. Ama iki lider arasındaki ilişkiler ancak eşitlik ve karşılıklı saygı temelinde yürürse, sağlıklı olur. Çankaya’yı kendisine öngören bir RTE’nin, hükümeti atayacağı bir konumda olma isteği, ikisi arasında eşitliği bozar, sağlıklı yürümez.
Ancak Gül eşitlik isteğinden feragat etmeyeceğine göre, Erdoğan Gül’e yer bulamıyor. Gül de Erdoğan’ın emri altında hükümet etmek istemez. Ya Gül Başbakanlıktan vazgeçecek ya da Erdoğan hükümeti yönetmekten..
RTE kongre konuşmasında, aramıza nifak sokmak istiyorlar diye söylenip durdu! Aslında bunu kendine değil, Gül ve diğerlerine söyledi. Belki de nifakı RTE sokuyor!
***
Gül, anımsayacaksınız, Cumhurbaşkanlığı seçimine katılma hakkını, Başdanışmanı Ahmet Sever aracılığıyla kamu oyuna duyurmuştu. Bu RTE’ye yönelikti ve bu köşenin ötedenberi kestirdiği büyük siyasal çekişmenin resmen dışavurumuydu!
Gül, dünkü konuşmasında RTE’nin tersine, daha demokratik bir toplum dileğini de dışa vurdu.. Tutuklu milletvekillerinin yerinin Meclis olduğunu söymemesi çok önemlidir.
Hükümetin PKK terörüne karşı son politik manevralarına karşı çıktı, demokrası ile terör kol kola gezemez, dedi: “Terörün kucaklanmasına, övülmesine ve meşru gösterilmesine müsamaha eden bir demokrasi de dünya”da yok..
Gül, demokratik kamuoyunun oluşturulmasında basın özgürlüğüne vurgu yaptı: Bir ülkede yazarların, düşünürlerin ve fikir adamlarının görüşlerini korkusuzca paylaşabilmeleri, o ülkeye itibar kazandırır. Aynı şekilde, gazeteciler, haberciler ve bir bütün olarak medya mensuplarının halkı haberdar etme görevlerini yerine getirirken hiçbir engelle karşılaşmamaları da temel esastır. 
Hiç kimse fikirleri ve fikirlerini medya yoluyla açıklaması yüzünden hapse düşmemeli…
RTE’nin bunlara yanıtı tek oldu: “Bizim bu düşünceleri paylaşmadığımız zaten ortada..
Evet kartlar açık oynanıyor... Ama zor olan RTE’nin durumu.. bana göre.. Bu zorluk içinde eğer çatışma derinleşir, Gül safdışı bırakılırsa, Cumhurbaşkanlığına yeniden adaylığını koymak da var..
Eğer iş olmak veya olmamak noktasına gelirse, bu olasılık çok büyüktür!
--2 Ekim 2012 /  Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder