İki konuda kısa
saptama yapacağım.
İlki,
haksızlıklara- hukuksuzluklara karşı direnen
ülke gerçeğidir. İktidarın hukuktaki yargıdaki düzenbazlıklarına karşı
kimse yılmadı ve iki dava çökertildi, bunlardan biri uyduruk Balyoz Darbe
Planı’dır diğeri de Odatv davasıdır. Tabii eşzamanlı olarak, Gölcükte donanmaya
karış açılan fuhuş- casusluk dava ve iddialarının çökmesini de bunlara eklemek
gerekir.
Balyoz davası
çökertilmesine rağmen, beklendiği gibi ağır ceza hükümleriyle sonuçlandı..
Ancak, verilen cezalar, sahteliği, sahtekarlıkları ortaya çıkartılmış bir davadır!
Bu çok önemlidir. Mahkeme, lime lime edilmiş ve ortada ciddiye alınacak tek bir
suçlama kalmamış bir davaya cezayı kesmiştir. Bu, mahkemenin niteliğini,
siyasiliğini, kararlarındaki hukuksuzluğu ve vicdan yokluğunu gözler önüne
sermiştir. Balyoz davasının en son hükmü beraat olacaktır. Başka çaresi yoktur.
İçeridekilere yazıktır, dışarıdakilere yazıktır, hukuka yazıktır,Türkiye’ye
yazıktır.
Balyoz
iddialarının ilk zamanlarda topluma sunumunu dikkate alacak olursak, kısa
sürede, bir yıl içinde bütün iddialarının çökertilmiş olması, büyük başarıdır..
İşin ilginci, bu davanın çökertilmesinde CHP’nin zerre kadar katkısının olmamasıdır.
Avukatlar ile Balyoz ve Gerçekler sitesinde bilimsel ve titiz çalışmayla
bulguları bir bir açıklayan Çetin Doğan’ın kızı ve damadını burada bir kez daha
vurgulayalım..
Ergenekon’da da
Balyoz’un benzeri mahkemesi cezalar vermek zorundadır. Çünkü burası da diğeri
gibi normal bir mahkeme değildir. İpi çekilmiş bir mahkemenin ipi çekilmiş
sahipleri hüküm vereceklerdir.
Ergenekon
davasının, Balyozdaki gibi merkezi bir “sahibi” yok. Ergenekon davasındaki
hukuksuzlukları ve ileri sürülen delilleri tıpkı Balyoz’da olduğu gibi bilimsel
ve nesnel olarak sistematik olarak inceleyerek bir internet sitesinde yayına
koyacak bir “sahip” aranmaktadır! Ergenekon da Rodriklerini bekliyor!
Acilen ve hemen!
***
AYDIN AÇMAZI:
T24’de
Murat Belge ile yapılan röportajı
okudum.
Soru: “Balyoz davası tartışmalı kararlarla
sonuçlandı. Siz bugün baktığınızda Balyoz’u nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yanıt: “Dava, mahkemelik bir davadan
öte Türkiye’nin ezelden beri meselesi olan ülkeyi kim, nasıl yönetecek sorusunu
yargıya taşıdı.
Soru: “Yargılanma sürecindeki soru
işaretleri sizin için önemsiz mi?”
Yanıt:
“Hukuk önemsiz” denilemez, haksızlıklar düzeltilmeli. Ama davanın Türkiye
tarihindeki ağırlığı düşünüldüğünde hukuk ister istemez eziliyor.”
Yazık dedim
kendi kendime. Belge, dava seyrini ve sahte delilleri bilmeden konuşacak adam
değildir. Ama hukuk karşısında vurdumduymazlığı yürek burkutucu ve kendini
inkara kalkışmaktır. İlk soruya verdiği yanıt, siyasi yargılamaya işaret
ediyor. İkinci yanıtında ise, bu tür
siyasi davada hukuk ister istemez eziliyor diyerek, yapılanları mazur
–hatta hukukun ezilmesini normal ve belki de haklı görüyor, denebilir.
“Hukuksuzluklar düzeltilmeli” isteği
gerçekleştiğinde, ortada Balyoz Darbe
Davası kalmaz, kalmayacaktır! 2000 bine yakın sahtelikten ve devlet içinde
bir çetenin sahte delil üretmişliğinden bahsediyoruz. Belge, bunun farkında mı?
O zaman, ya bu
davanın tamamen sahte delillere dayandığını kabul ederek reddecektir, ya da çok
net olarak, “önemli olan hukuk değildir,
hukuk, siyasi hesaplaşmada kullanılan bir kılıf, bir araçtır, bu da başarıyla
gerçekleşmiştir, hukuksuzluklar işin teferruatıdır ve olayın doğasına uygundur”
diyecektir.
Aslında
yanıtlarına bakın, bunu demek istediğini de görürsünüz.
Yazık.. O zaman
örneğin Yassıada yargılamalarındaki hukuksuzluklara ve siyasi yargılamalara da
karşı çıkmak hakkınız sıfırdır. Bugünün, gelecek için attığı başka
hukuksuzların tohumlarını da onaylamaktadır. İktidarın yine bütün karşı
çıktığınız diğer icraatını da, “Türkiye’yi kim yönetecek” sorusu kapsamında
aklamanın kapısını aralarsınız...
O taktirde
ortada konuşacak bir şey de kalmamış demektir..
Aydın
meselemizin kökeninde ne yatıyor?
--- 8 Ekim 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder