İnsan
şaşırıyor, acaba hangisi yazsam diye.. Sayısız konu önünüzden akıp gidiyor, şu
sırada en çok ilgi alanınız içindekilerden ikisi “ağa” takılıyor.. Birincisi
tabii ki iktidarın fosladığı ve giderek Türkiye’nin boynuna/ bedenine ilmik
ilmik doladıkları Suriye.. Diğeri de Zaman
gazetesi adlı basılı kağıdın “İşte
Balyoz’un ıslak imzalı delilleri” diye manşetten verdiği sahte ve kasıtlı “haber”.
Yetti artık,
diyerek bu “haber”e bakacağız tabii... Eskiden bu gazete, bu tür uyduruk ve
sahte haberleri mümkün olduğu kadar “ekürisi” gazetelerde yayımlatırdı.. Şimdi
onlar da bunlara itibar etmiyorlar mı ne.. Kendisi manşete çekiyor..
Bu “gazete” Haziran
ayında da aynı konuyu gündeme getirmişti. Konu, Genel Kurmaydan mahkemeye
iletilen bir takım “belgeler”. Mahkeme sormuş, Gölcükte elde edilen CD çıktılarının ıslak imzalı orijinalleri var mı
diye.. Çünkü, daha sonra Gölcük’te “buldukları” CD’ler ile, Balyoz davasına yol
açan CD’ler arasında, suçlamaya konu olan kısımlar aynıydı..
Davaya konu
olan bütün belgeler CD’de kayıtlı, imzalı ve orjiinali olmayan dijital
yazılardı.. Orijinalilleri yoktu, çünkü aslı astarları yoktu! Ayrıca, bütün
CD’lerdeki kayıtların da 2003’te değil en erken 2007 sonrası hazırlandığı
bilirkişi ve adli incelemeler sonucu ortaya çıkmıştı! Mahkeme dosyası bu
sahtekarlık raporlarıyla doluydu!
Gerçekte fiilen
çöken dava için, “sahte belge imal
çetesi” orijinal ve ıslak imzalı belge imalatı peşindeydi! Ama bu olasılık
da tamamen sıfırdı!
Davaların
geldiği nokta, “büyük çöküş” ile
nitelendirebileceğimiz bir durumdu! Tıpkı depremlerde gördüğümüz bazı evlerin
kendi üzerine yıkılması gibi!
***
Genel Kurmay istek
üzerine mahkemeye bir takım belgeler gönderdi. Ama belgelerin hiç biri Balyoz
davasında suçlama konusu olan belgelerle ilgili değil. Ya neyle ilgili? Hepsi,
Hava Kuvvetlerinin istihbarat raporları!
Davayı en iyi
izleyen Dani Rodrik’in “Balyoz Davası ve Gerçekler” internet
sayfalarında bu konu şöyle açıklanmıştı: ( http://balyozdavasivegercekler.com/2012/07/04/balyoz-mahkeme-baskani-bilmiyor-ve-yaniltiyor-zaman-yine-carpitiyor/
) : “Balyoz ‘mahkeme’ başkanı, anlaşılıyor ki hakkında
bilgi istediği belgelerin nereden çıktığından bi-haber. Eskişehir’de el konulan
flaş bellekte kayıtlı olan (ve Hava Kuvvetleri tarafından asılları mahkemeye
gönderilen) taranmış orijinal belgeler için ‘Gölcük’ten çıkan belgeler’ diyor.”
Balyoz
Mahkemesi Başkanı büyük bir sevinçle, işte
istediğimiz Gölcük belgelerinin orijinallere geldi, konuyu yanlış, bilmeden
veya kasıtlı duruşma zabıtlarına geçirirken, Zaman adlı basılı kağıt da birgün
sonra, 16 Hasziran 2012’de bu uydurukluğu haber yapmıştı:
“Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan Balyoz darbe planı
davasına bakan mahkemeye gönderilen yazı, sanıkların savunmalarını çökertti.
Yazıda, Donanma Komutanlığı’nda ele geçirilen belgelerin birçoğunun gerçek
olduğu aktarıldı. Orijinal nüshalar ve onaylı suretleri gönderildi. Sanıklar,
söz konusu belgelerin sahte olduğunu ileri sürmüş ve savunmalarını da bu tez
üzerine kurmuştu.”
***
Şimdi son kullanıcıya bir milyona yakın bedava
dağıtılan bu basılı kağıt, bir ay önce yanlış ve sahte olduğu belgelenmiş
konuyu yeniden ısıtıp manşetine çekiyor.. Göksel
Genç isimli birinin imzasıyla “Genelkurmay Başkanlığı'nın İstanbul 10. Ağır Ceza
Mahkemesi'ne gönderdiği orijinal belgeler, Balyoz delillerinin sahte olduğu
iddialarını çürüttü” diye, bir aylık kokmuş pilavı yeniden
ısıtıp millete yedirmeye çalışıyor. Neden?
“Kardeşim,
bizimle sahtekarlıkla ısrarda yarışamazsın”, demek için mi?
Bir koku mu aldılar, “eyvah dava dayanaklarının sahteliğinin ortaya çıkması ve çürütülmesi
karşısında, mahkeme artık dayanamaz ve gelecek hafta bazı tahliyelere karar
verir” endişesiyle mi?
Mahkemelerdeki kendi adamlarıyla başbaşa verip
aralarında “karşı kamuoyu yaratalım, bize
destek çıkın ki biz de tahliye vermek zorunda kalmayalım” gibi bir görüşme
oldu mu?
Yoksa, bütün bu sahte davaları kotaran, mahkemeleri
kullanan cemaat ve iktidarın sivil-güvenlik “beyin”lerinin verdikleri bir
kararla mı bu haberi yaptınız?
Amaç, mahkeme iradesini tamamen kendi baskıları
altında tutmak ve bir “taşduvar” gibi davranmalarını sürdürmelerini sağlamak ve
muhtemel tahliyeleri önlemek mı?
Tabii bir özel soru daha var, bunu da gazetecilik
merakıma sayın:
Taraf vb gibi tetikçileri, Görmüş gibileri, bu
haberiniz için, geçmişte olduğu gibi neden kullanmayı tercih etmediniz? Bir
“sorun” (güven sorunu) mu var?
***
Cemaatçilerin dünkü manşetlerine bakınca şunu gördüm:
Balyoz enkazının altında kalmışlar ve imdaaaaaat
diye bağırıyorlar, “kurtaran yok mu?”
Yanıtı verelim:
Yok kardeşim.. Sizi kurtaracak
bir teknoloji henüz imal edilmedi!
-- 23 Temmuz 2012 / Bilim ve Siyaset – CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder