Hazır İstanbul yönetimi
seçimleri yapıldı CHP’de, konuya girmek için güncel bir gün.. Yazının başlığını
Taha Akyol kullandı. Hoş, bu başlık
altında kimbilir neler yazıldı! Akyol, CHP’nin
temel sorunu kitlelelere halkın partisi güvenini vermemesidir, fikir akımı
oluşmamıştır, birbirini yiyen ve tasfiye eden partidir, görüşünü savunarak,
1950-2011 arası seçimlerinde CHP’nin aldığı oyları gösteren bir grafik veriyor.
Şüphesiz, bu eleştirilerde
gerçeklik payı var. Bunlara, CHP’de güçlü bir liderlik eksikliğini
ekleyebiliriz. Güçlü ama partisinin taban tercihlerine saygılı.. demokratik
aynı zamanda.. hizipçi değil.. parti içinde yükselmelerde ve değerlendirmelerde
liyakatı ana ilke edinmiş.. şüphesiz ki halk içinde ilkel kültüre teslim
olmayan ve bunların kuyrukçuluğunu yapmayan.. öncü.. laik, demokratik, çağdaş
bir içerik.. Ve güncel olarak da halkın ve ülkenin ihtiyaçlarını siyasi
programa dönüştürmeyi bilen..
***
Fakat tartışmak istediğim
bunlar değil. CHP kendine çıkış arayışı içinde, ama aşağıya aldığım grafiki,
toplumdan ve diğer partilerin hareketlerinden kopuk, tek başına CHP
değerlendirmesi olarak kabul etmek ve bundan sonuç çıkarmak mümkün mü?
Önce şu olguyu vurgulayalım: Türkiye’de, soğuk savaşın büyük antikomünist propagandasının
biçimlendirdiği, dinin her zaman sola karşı kullanıldığı, durmadan solun
ezildiği bir toplum yapısı oluşturulmuştu. CHP, hangi koşullarda 1973
seçimlerinde bir çıkış yakaladı? Sağın ülkeyi 1971 darbesine götürdüğü ve
ekonomik olarak batırdığı bir Türkiye koşullarında. CHP oylarını yüzde 5
arttırmış, sağ parçalanmış (Erbakan ve DP yüzde 12 oy almış), Demirel yüzde 17
gerilemiş!
Ecevit yeni bir söylemle ve
güçlü liderliğiyle bu çıkışını 1977 seçimlerinde sürdürüyor (yüzde 41), ama
seçim sistemi nedeniyle iktidar olamıyor.. CHP’nin tepe noktasıdır bu.. Bu sonuçta teme etken, sadece Ecevit
ile ortanın solu sloganı ve halkla çok yakın temas değildir. Sağ partilerin sorun çözmedeki büyük ekonomik başarısızlığı
vardır. Hem Ecevit hem de bu başarısızlık, umut yaratmıştır.
Ama vuruşmalar, katliamlar
dönemindeyiz, ülke 1980 darbesine götürülüyor.. 1983 seçimlerinde, kapatılan
CHP yerine Halkçı Parti var (yüzde 30)..
Ama toplumun muhafazakar
biçimlendirilmesinin sonuçlarını yaşıyoruz. Seçmen, sağ partilerin
başarısızlığını değerlendirme bilincinde değil, sağdan çıkacak başka partilerin
umut olabileceğini düşünüyor. Değerleriyle, yaşam felsefesiyle, o zamanlar 3-4
yıllık eğitim süresiyle.. Sağcılaştırılan toplum yapısını dikkate almayan bir
seçim çözümlemesi yanıltıcıdır.
1987 seçimlerinde CHP yüzde
24 görülmekte (SHP, E. İnönü) Ama buraya Ecevit’in yüzde 8 oy alan DSP’sini de
katmalı: Yüzde 32. Ortanın solu, oyunu koruyor!
***
Sonraki seçimlere kadar
uzatmıyorum olayı, ama şunu
belirtelim:
a)
CHP’yi DSP ile birlikte değerlendirmeliyiz, çünkü
DSP’nin eridiği noktada CHP yükseliyor.
b)
Toplumun genel karakterini gözönüne almalıyız.
Bugün ise, daha önceki bir
analizimde (AKP oylarının kaynağı nedir) belirttiğim gibi, bugün sağ oylar
AKP’de birleşmiş durumda. AKP, bir dizi eleştiriye rağmen, (ülkeyi
kamplaştırıcı, fırsat eşitliğini ve gelir adaletsizliğini arttırması, savaşçı,
tarihi karalayan, daha tutucu bir toplum yaratmak için her aracı kullanan..) göreceli bir ekonomik istikrarı korumayı
başarmaktadır.
İktidarının temel gücü buradan ileri geliyor. Bu
nedenle de, AKP etrafında birleşen, AKP’nin aşırı uç noktadaki tutucu
görüşleriyle fikirbirliğinde olmayacak daha liberal muhafazakarları da (eski
merkez sağ partiler) kendi etrafında tutabilmektedir.
Diğer bir olgu: Bugün merkez sağın
görüşleri ve eleştirileri var, ama seçmen
temeli ise sıfıra yakındır! Demokrat Parti’de geçenlerde bir başkan
değişimi oldu, haberi olan var mı?
AKP iktidarının bugünkü
göreceli istikrar durumu sürdüğü sürece, bu istikrarı bozacak önemli olaylar
ortaya çıkıp iktidarın yapısını etkilemediği sürece, ciddi bir iktidar
seçeneğinin oluşması zor.
***
T. Akyol’la açtık,
kapatalım:
Bir partiyi iktidarı
devralabilecek bir seçenek haline getirecek süreç, salt partinin kendi iradesine, mükemmel programına, halkla
ilişkisine bağlı değildir. İktidarın durumu, ülke koşulları, dış etkiler, çok
önemli ve belki de birinci derecede etken olarak olayın içindedir!
CHP, yazının ilk bölümünde
belirttiğimiz koşulların yanısıra, iktidarı devralacak en yüksek hazırlık
içinde olmalı, halk nezdinde ciddi bir iktidar seçeneğine dönüşmeli, geniş
hoşnutsuz ve endişeli kitleleri partisi etrafında toplamayı başarmalı ve oyunu
seçimlerde mutlaka daha yukarılara çıkartabilmelidir..
Bunlar, mutlaka iktidar
olmayı getirmese bile!
Mutlaklığın bir geçerliliği
yoktur.. Akyol’un “tarifi” bilimsel değil.. İktidarın çevresinde kenetlenmiş
Cemaatçilik gibi çevrelerle uğraşmak, partiyi gerçeklikten uzaklaştıracak
konulardır.. Bu konuya da gireceğiz...
--14 Mayıs 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder