Komik bir durum var, bazıarı diyor ki: Eğer kendileri ortalıkta değillerse, hele
bir de ‘asılı tabelaları’ bulunmuyorsa, ‘yok’lar. ‘Biz kimin hangi kimlikle
devlet içinde olduğunu bilemeyiz, kendileri ‘evet biz cemaat üyesiyiz’
demedikleri sürece, kimseye de cemaatçi diyemeyiz.. Bu nedenle cemaat ve
‘iktidar savaşı’diye yazmanın
anlamı yok..
Bu düşüncenin tutar bir yanı tabii ki yok! CHP
içinde millet birbiriyle çatışır, kim kimin kuyusunu kazıyor, günlerce “derin
analizler” adı altında sıradan şeyleri yazılır...
Ama Türkiye AKP
iktidarı döneminde en büyük iç çatışmasını yaşar; birbirlerine neredeyse silah çekerler; iktidara ortak bir kanat,
Başbakanın üzerine neredeyse savcısını ve en güvenilir adamının üzerine
polisini salar; Pensilvanya bas bas bağırır; medya adamları iktidara restlerini
çeker; Başbakan, kendisini, adamlarını, iktidarını özel koruma yasası çıkartır;
Pensilvanya eğilimli polis ve savcılık içindeki özel yapılanmayı dağıtır..
Cemaatin büyük atağına, idari ve hukuki karşı atakla yanıt verir..
İktidar yazarı çizeri, eski MİTçisi bunun
Erdoğan’a yönelik olduğunu yazar.
***
Ama, görmedim -duymadım –bilmiyorum, oyunu
oynanır. Neler oluyor, sorusuna yanıt verilmekten bu kadar kaçınıldığı
bir olay anımsamıyorum..
Bir yandan cemaati abart abartabildiğin kadar,
gerçekten de her taşın ardında ara; tüm kurumları tepeden tırnağa sarmış
olduklarını yay, yaz; artık yapacak bir şey yok gibi bir teslim olma hali
yarat... İktidarda varlıklarını bil, ama “orada” olay çıktığı zaman yan yat..
İktidarda cemaatin varlığını görmek için ne Galileo’nun teleskopuna ne de Pastör’ün
mikroskobuna ihtiyaç var. Afrikanın savanlarında salt yiyecek peşinde
koşarak sürekli hayatta kalmaya odaklanmış ve başka bir şey düşünmeyen canlı
türünden de değiliz.
Kılıçdaroğlu’nun
odağında Başbakan ve iktidar var. Siyasi hedef olarak “çatlak”a girmeyi yararlı
bulmuyor olabilir. Ayrıca, CHP içinde, “seçimlerde destek almak” gibi ahmakça
beklenti içinde olanlar ve iktidarın bütün kanatlarıyla CHP’nin kuyusunu kazmak
istediğini görmek istemeyenler de “cemaat konusuna girmeyelim’ diyebilir.
Bilemem, ben “iktidar oyunu” içinde değilim, “ne oluyor” merakı içindeyim. Bir de, iktidardan kaynaklanan toplumsal, insan hak
ve özgürlükler konusundaki kötülükler üzerine yazarım.
***
Erdoğan’a cemaat saldırısını salt iktidardan
daha çok pay alma savaşı olarak görmeyin. Bu atak, cemaatin devlet yapılanması
konusunda geleceğe yönelik siyasi hedefleri açısından önemlidir. Bu “savaşı”,
özellikle Erdoğan iktidarı çok net olarak gördü, karşı saldırısını yaptı!
Star yazarı Fehmi
Koru diyor ki: “İki vazoyu birbirine
vurduğunuz zaman nasıl bir sonuç ortaya çıkar? Ya da iki yumurtayı? İkisi de
kırılır.. Vazo ile yumurtayı tokuşturduğunuzda da aynı sonucu alırsınız; farklı
olmaları ikisinin de kırılmasını engellemez... Ak Parti
ve hükümetiyle, destekçisi konumundaki bir siyaset-dışı yapının birbiriyle
kapışması da farklı bir sonuç getirmez: Siyasi güç elbette yıpranır, ama
siyaset-dışı gücün durumu da ondan farklı olmaz...
(10 Şubat)”..
11 Şubat’ta bu kez Taha Kıvanç kimliğiyle “Hayli zamandır böyle bir
gelişme beklentisi içerisinde olduğum için kopan gürültü beni hiç şaşırtmadı.
Hükümeti sarsmak niyetinde olanların varlığından zaten haberdarım; bunu yapma
hazırlığı içerisinde olunduğundan da..” diye yazdı. (*)
Bu kadar
net. Saldırıya, Erdoğan yanıtını verdi. Polis ve özel savcılıkta bazı
yapılanmaları dağıttı. MİT yasası çıkardı.
Şimdi ise
kırık çıkık hesabı ve tamiratı içindeler. Erdoğan’ın gözü kulağı “Yasin Doğan” sonuç çıkardı ve “biz
birbirimize düşmeyiz” diyerek, Cemaati okşadı. Hatta komik bir laf bile etti:
“Etle tırnak gibiyiz”. En çok sinirime dokunan da bu zırvalık! Bu yazıyı ayrıca
değerlendireceğim.
--
(*) Fehmi
Koru, 10 Şubat yazısını ya bir tarafı
kızdırırsam korkusu içinde yazmış. Bu
nedenle, hata yapmışsam affola diyor. Yakıştıramadım! 17 Şubat yazısında da
Cumhuriyet yazarlarını diline dolamış. Cumhuriyet içinde hem Cemaatçi hem
AKP’li arıyor!
Mustafa Sönmez’in bir
yazısına atfen, Sönmez “Bütün hayatını, şimdilerde ‘Cemaat’ diye adlandırılan insanlarla
ilgili yazılar yazmakla geçirmiş yazarlarının ismini bile anmıyor.. Konuyu
görüştüğüm dostlarımdan biri, ‘Bilmiyor
musun yoksa” diye çıkıştı bana. Meğer o yazar geçtiğimiz günlerde Gazeteciler
ve Yazarlar Vakfı’nı ziyaret edip sicilini sıfırlamış, ‘son olay patlamasaydı okulları ziyaret etmek
üzere vakıf tarafından düzenlenecek bir geziye katılmaya hazırlanıyordu.’ İyi olur. Gitsin, görsün.”
Koru veya Kıvanç, benim bir yazımdan yaptığı da alıntıyı da pek
“bilimsel” bulmamış. “Cemaat ile Erdoğan ve ekibinin, örneğin ABD ve Ortadoğu politikaları da farklı. Ülkede
kurmak istedikleri düzen de!” cümlemin altına da “Bursalı, gizli AKP’li mi yoksa?”
diye sormuş. Fehmi Bey, bazı komplo takıntılarına rağmen, okuduğunu kavrayan
bir insandır! Zekasına söz söylemek istemem, bu yazılarımın özü / dokusu
konusunda “ittifak” yapabileceğimizi düşünürüm! Okurlarına belki de “Bursalıyı izleyin” demek istemiştir,
kimbilir!!
-- 19 Şubat 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Son yazılarınız epey bir gülümseme ve zaman zaman gülmeye sebep oluyor. Gelişmeleri yazılarınız eşliğinde, eğlenerek izliyor ve teşekkür ediyorum.
YanıtlaSil