Cehennem alevlerinin giderek arşı alaya
yükselmeye başladığı bir Türkiye”deyiz.. Kılıçdaroğlu’nu Balbay’ın yanına
göndermek için, Silivri’den bir ateş daha yakıldı!
İktidarın Yeni
Şafak’ı geçen yıl 4 Ekim’de “Çember
daraldı, Kemal Bey içeride” manşetini atmıştı.
O zaman Erdoğan, Alman vakıflarından para
aldıkları uydurmasıyla CHP’ye yüklenmiş ve yargıyı CHP ve liderinin üzerine
salmak istemişti. Fos çıktı!
O sırada atılan “çember daraldı” manşeti, aslında bugün içindi! Türkiye’de
çemberi daraltıyorlar hergün!
Bakın Başbuğ
içeride! Arkasından, cemaatçi tetikçiler haberi verdi: Arkası gelecek!
Büyükanıt
hakkında soruşturma açılmış.. O da, “bireysel kurtuluş hava cıvadır”ı göreceğe
benzer! Sırada başka generaller var. Görevde veya emekli!
Genel kurmay başkanlarını ve komutanları
makamlarına atıyorlar, tepe tepe kullanıyorlar.. Emekli olunca onları ne
yapıyorlar dersiniz??
“Bizim işimiz bitti, artık bu adam senin”,
diyerek yargılarına teslim ediyorlar!
***
Kılıçdaroğlu’na bakıyorum, iktidar askere
vurdukça “yetmez ona da vur” havasına
girdi! CHP lideri, “Askerler tutuklandıkça bu ülkeye demokrasi geliyor”
soytarılığını ülkeye yutturmaya çalışan iktidarla örtüşmemeli! Bugün
hukuksuzluğun bataklığında olan, yüzlerce subay ve aileleri var! Ülkenin
vicdanı kanıyor!
CHP liderliği, davalardaki hukuksuzlukları,
saçmalıkları, çoktan çürütülmüş iddiaları görmezse, insan haklarını ve gerçek
hukuku savunmazsa, ülkenin dayanılacak demokrasi gücü ve kalesi olamaz ve oy da
alamaz! AKP ve yandaşlarının “değerlerini” paylaşarak, iktidar olunmaz.
Silivri çadır tiyatrosunda sadece Balbay ve Haberal yok! Uydurulmuş belgelerle Balyoz adıyla derdest edilen koca bir deniz kuvvetleri ve bağlantıları
var! Türkiye’nin karanlık geleceği, oradaki tezgahlarda dokunuyor!
Kılıçdaroğlu bugün orduya vurarak daha çok
demokratik lider ve demokratik parti olamaz! Kendini demokrasi ayar merkezi
sanan, iktidarın tvlerinden yemlenen, sözde denge gözeten, veya tamamen
iktidarın kümesinden öten bir kaç gazeteciye şirin görünmek için bunu
yapıyorsa, yanlış!
Bugün artık şu
veya bu nedenle içeri tıkılan askerler, içeri tıkılacak yenilerine,
Kılıçdaroğlularına, gazetecilere, diğer sivillere kapıları açıyor demektir!
Kılıçdaroğlu’nun çevresinde bu gelişmeyi görecek
ve söyleyecek insanlar var mı, yok mu..
***
Türkiye’yi bir siyasi yargılama ülkesine
dönüştüren Erdoğan’ın rotası belli. Koyulaşan bir otoriter siyasi rejimin bütün
altyapısı her yönüyle tamam gibi. Yandaş hukuk ve yargı yapılandırılmasıyla,
çadırın çimentosu döküldü. Şimdi üzerinde dans ediyorlar!
Bu şüphesiz uzun soluklu, İslami bir toplum ve
yönetim tasarımıdır.
İşte, 19 Mayıs gösterilerini (*), “İslami toplum kurmanın koşulları var
Türkiye’de” diyen ve Başbakanın yanından asla eksik etmediği Milli Eğitim Bakanı yasaklıyor.. Lafı
ağzında eveleyip geveliyor, havalar soğuk
da, çocuklar üşütmesin de, derslerinden geri kalıyorlar da... Ben olsam
bunları söylemeye utanırım!
Bir iktidar milletvekilinin Kurtuluş Savaşı’nda
Yunanlılarla savaş olmadı demesinden sonra, bu karar geldi.. daha önce de bir
tarihçi soytarı, bize milli kurtuluş
savaşı diye yutturdular demişti!
***
Adım adım söküyorlar geçmişi ve kendi
geleceklerini inşa ediyorlar!
Silivri, Balyoz, Ergenekon, Odatv ve daha
niceleri, hepsi, bu “geleceklerinin inşası”nın temel taşlarına dönüştü; bu
taşlar başlangıçta da öyle konmuştu zaten, ama bazı aymazlar sandı ki, demokrasinin
taşları döşeniyor!
Daha önce yazdım: Erdoğan ve ortaklarının bu
dörtnala gidişleri için, en büyük güvenceleri, ABD ve AB.. Daha doğrusu, öyle
hesap ediyorlar.
İçeride kuracakları diktatörlüklerine karşı,
Batılılara sundukları, Ortadoğu planlarına yardımcılık..
Suriye’yi yıkma girişimlerinin Türkiye’den
planlanması, operasyonların başlaması, bu politikanın sonucu. Batı için
Türkiye’den daha iyi bir sopa bulunamaz Suriye ve İran’a karşı!
Böylece, despotluklar, hukuk tanımazlıklar
karşısında, Batıdan bir kaç cılız ses dışında büyük bir ses yükselmeyecek..
Hesap bu, ama tutar mı?
(Yarın, Erdoğan İktidarını Ne Yıkar?)
-- 15 Ocak 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
(*) Bloğuma (günce’me) dün bu kon15 Ocak 2012 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalıuda bir yazı
koydum.
--
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder