AKP,
anlayamadığı bir dış politika kulvarında seyrettiriyor ülkeyi. Sanıyor ki,
Türkiye’nin içinde bulunduğu ilişkiler kumkuması, kurallar, anlaşmalar, iyi
niyet, hukuk, saygı vb çerçevesinde akıp gidiyor.
Öyle
değil..
İlişkide
olduğumuz ana güçler, birer dev.. Hem siyasi.. hem ekonomik... hem de geçmiş ve
bugünkü emperyalistlikleri, çıkarlarını orta ve uzun vadeli koruma, ilişkileri
ve kültürel etkisi bakımından birer dev..
Orta Doğu, bu devlerin dünyadaki ana siyasi ve ekonomik pazarı.
Hepsi,
ABD’sinden tutun Fransızına, İngilizine kadar, orada kendilerini inşa etme
peşinde... Bu, 100 yıldan fazla böyle!
Birinci
nedeni petrolse, ikinci nedeni de bölgenin pazar büyüklüğü; bu bunlara bağlı olarak
dünya/bölge üzerindeki güçler rekabetinde coğrafi-stratejik konumu.
Orta
Doğu büyük güçlerin cepheleştikleri bölgenin adıdır: Batı (NATO), Rusya ve Çin.
Kafkasya ve Orta Doğu/İslam ülkelerinin kapsadığı alan, sürekli nüfuz
savaşlarının konusu...
***
Sarkozi, neden 54 milletvekili ile soykırım
yok demeyi suç sayan yasayı geçirme sürecine girdi? Fransa’nın “tarihsel aydınlanma vicdanı”nın bunu
kabul etmemesine rağmen: 450 milletvekilinden sadece 54 milletvekili bu zırva
yasanın görüşülmesine katıldı.. özgür aydınların ve tarihçilerin önemli bir
çoğunluğu olayı aptallık olarak görmekte...
Bunu,
Fransa’nın dış politikasından ve çıkarlarından bağımsız düşünmek zordur.. Peki
neden, nedir bu? (*) Üstelik tam Suriye’yi “halletmek için” Türkiye ile ittifak
kurarken.
Orta
Doğu’da, Türkiye’nin bir güç olarak “sivrilmesini” istemediği.. Ermenistan’ı
“tarihsel üs” olarak seçmeyi bölgedeki çıkarlarına daha uygun bulduğu...
Türkiye’nin Arap ülkeleri üzerinde, tarihsel nedenlerden ötürü bir etkisinin
olamayacağını gördüğü... için mi? (Nuray Mert, Milliyet)..
Belki
de, Türkiye’nin Avrupa Birliği macerasını kesin sonlandıracak bir politik
süreci başlatma amacıyladır..
Veya,
Türkiye’de bazı ben neyim allahım
pozisyonuna bürünen bakanların, ekonomik krizdeki Avrupa’ya üst perdeden ve
alaycı dille ekonomi dersleri veren tutumlarına bir yanıt tır (Ertuğrul
Özkök)..
Ama
unutmayalım ki, Fransa soykırım meselesini Avrupa’da adım adım tırmandıran ve
sonunda bu noktaya getiren ülkedir. Salt bu açıdan bakıldığında, yoksa, politikacının,
“soykırım inancı”nı bizzat “tarihsel olgu”ya dönüştürerek, tarih yazma
tutkusundan mı? Yani aptal bir inanmış
vicdan mı? Ve buna bağlı olarak, Ermenistan’a verdiği bir sözü yerine
getirme çabası mı!?
Benim
için bir problem bu.
Sevr’in tarihsel intikamı desek, zor:
Anadolu’da hiç bir kent ve bölgenin “ermenileşmesi” için minik bir durum bile
göremiyorum. Tabi, 100 yıllık fütüristik-fantastik planlar için bir şey
diyemem!
Yabancı
ve İslam düşmanı, “Libya Savaşı bir Haçlı
Seferidir” kafasına sahip emperyalist bir kötü-kafanın, Ermeni davasına en iyi hizmeti, olsa
olsa, Türkiye -Ermenistan ilişkilerinde, kolaylaştırıcı, geliştirici rol
oynaması olurdu...
Moda
deyimle, pozitif katkı! Tam tersine,
zorlaştırıcı, Türkiye’de politikacının kamuoyu karşısında elini kolunu bağlayan
bir negatif katkı.. Eğer bir siyasal
aptallar güruhunun salakça bir yasa girişimi değilse, bu konuyu iyi
izlemeliyiz!
***
Şüphesiz,
bir takım karşı girişimler yapacaktır Türkiye. Ama bizim yönetenlerin de,
İsviçre örneği ortadayken, hiç bir şey yapmama eylemsizliği, en az
fransızlarınki kadar aptaldır. Avrupa’nın hukuk tanımayan haksız yasalarına
karşı, bugüne kadar tek doğru politik girişimi, İşçi Partisi ve lideri Doğu Perinçek ve arkadaşları yaptı! İsviçre, yediği haltın ayaklarına
dolaşma sürecini yaşıyor!
Tabii,
Avrupa’da hukuk vicdanı varsa, bunun sonucunu göreceğiz; İnsan Hakları
Mahkemesi’nin gelecek yıl vereceği karar, Türkiye’nin Kurtuluşu olacak gibi!
Hukuk:
En önemli kaledir, üzerinde duracağımız.. Tamam, Fransa’yı engelleyici pek
çok şey yap. Ama Türkiye’de üretilen Reno otomobillerini boykot gibi baltayı
kendi ayağına indiren aptal girişimlerden uzak dur.
Bir
de, kibirli ekonomik diskurlar çekme! Çukurun kenarında dururken!
(*)
Topu topu 200 bin Ermeni oyu, komik duruyor! Ama durum şuysa bir şey diyemem:
Ermeniler Fransa’da devletin ve siyasetin o kadar etkili kademelerinde
bulunuyorlar ki, bu yasa girişimi başlı başına onların bir eseridir!
-- 26 Aralık 2011 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder