İslam Dünyasının
neden Batının güdümünde, yoksul kitleler yığını olduğunu anlıyor musunuz? İslam
dünyası, birbirini yiyen ülkelerden oluşuyor.
Mezhepler / din kavgası, liderlik-minik hegemonya yarışı..
Kendi aralarında ticareti, kültürü, çağdaşlığı, demokrasiyi,
insan hak ve özgürlüklerini, yardımlaşmayı, dayanışmayı, bilim -teknolojiyi ve
iyi ve güzel politikalar geliştirmekten aciz bir ülkeler topluluğu!
İsrail yanıbaşlarında, onu bile örnek alabilecek bir
tarihsel, politik, ülke inşa bilincinden yoksunlar..
Ama, sıra birbirlerini yemeye gelince, dünyada ellerine su
döken yoktur. Bu yarışta da hep Batılı güçlere dayanırlar.
Irak’ı
kaptırdılar, 1 milyon kurban! Ama sapına kadar da “müslüman”dırlar! İşte Libya, kaç bin kişi öldürüldü orada?
Batının umurunda mı, kadınların erkeklere peşkeş çekilmesi! Müslümanlar ne kadar geri kalırsa, o kadar
iyi! Yeter ki zenginliklerini Batıya açsınlar!
Şimdi sırada Suriye ve
İran var! Bu iki ülkede “müslüman halkın” kökünün
kazınması, acaba Suudi Kralının ve diğerlerinin umurunda olur mu?
Dün, Bahreyn’deki
Şii direnişini tanklarıyla kanla bastıran Suudi
Arabistan, bugün Suriye yönetimini kınıyor.. Çünkü Suriye’de de yönetim Şii
ve üstelik ABD ve Batı’nın yıkacağı İslam ülkeleri arasında! Katliam yapmayın, diyor Bay Kral! Peki
Irak’da 1 milyon müslüman öldürülürken, ABD’ye de bu çağrıyı yaptın mı?
Suriye’den Büyükelçiliklerini geri çektiler! Ekonomik
yaptırım uygulayacaklar. Ayrıca, Suriye’ye müdahale için Birleşmiş Milletler’e
de başvuracaklar, ileride!
Yani, işi NATO’ya falan havale edecekler: Gidin Suriye’ye bombalayın!
İçine düştükleri çukurun dibi yok!
***
Barışçı siyasetçiden savaşçı siyasetçiliğe soyunan Davutoğlu, Suriye üzerinde savaş
ağlarını dokuyan kişi olarak ön planda! “Stratejik
Derinlik” analizine, reel politikacı olunca, “savaş derinliği” kattı!
İktidar, “Ulusal Konsey” adı altında birleştirdiği Suriye
Muhaliflerini, Esad rejimine karşı silahlı savaşa teşvik ediyor.
Bunun, bir zamanlar Suriye’nin, bağrında PKK liderini ve
arkadaşlarını barındırmasından ve Türkiye’ye karşı kullanmasından bir farkı
yok!
Muhalif ünvanlı kaçaklardan Ammar Quarabi: “Türkiye
olmadan Suriye’de iktidar yıkılmaz.” (Sabah, 1 Kasım) Başka biri, Albay Riyad El-Asaad, “70 kişilik karargahı ile türk askerinin
koruduğu kampta konuşlanmış”, Aslı
Aydıntaşbaş’a konuşuyor (7 Kasım)
***
Suriye’ye karşı “en savaşçı” rolü üstlenen Davutoğlu ve
Erdoğan’a alkış var: Obama’nın
Ulusal Güvenlik adamı Ben Rhodes,
bizimkilere diyor ki “sert tavrınızdan memnunuz”. “Bu tavır, Suriye yönetimini
yalnızlaştıracak!” (Hürriyet, 15 Kasım).
Muhafazakar senatör John
McCain: “Kaddafi tamam, Sıra Esad’ta”,
“Suriye muhaliflerinden gelen yabancı
askeri müdahale isteği giderek artıyor” (25 Ekim, Habertürk)
Wall Street Journal:
“Türkiye’nin Beşar Esad’a karşı tavır
değişikliği, ABD’ye, Şam’da rejim değişikliği için, Birleşmiş Milletler dışında
bir koalisyon örgütleme fırsatı sunuyor. İran’ın Şamdaki müttefikini devirmek
konusunda, Türklere yardımcı olma fırsatını kullanmalı..” (31 Ekim)
ABD Irak savaşında geri zekâlılık yaptığını, iflas ettikten,
5 bin askerini yitirdikten, 3 trilyon dolar kaybettikten sonra anladı!
***
Ama akıllandılar: “Bize
gerek yok, müslümanları birbirine kırdırmaktan daha iyi ve ucuz bir yol olabilir
mi?”
Suriye’yi yıkmak için koalisyonu oluşturdular. Suudiler ve
Davutoğulları başrolü aldı! Hergün demeç, açıklama, savaş çağrışımları!
ABD için, bugün Suriye ve İran...
Yarın aynı yöntemle
Suudileri halledebilirler!
Sıra Türkiye’ye ve iktidara da gelebilir! Hele, kendi
eksenlerinden şöyle bir çıkma teşebbüsünde bulunsunlar! İktidarımız, İsrail’i
bombardımana tuttuğu dönemde “Türkiye
eksen değiştirdi” kampanyaları ile sonunda hızaya getirilmişti:
“Suriye (ve
İran) senin dostun değil, ancak düşmanın olabilir!!!”
İslam dünyası, Batıca sömürülecek, hegemonya altında
tutulacak ve birbirine kırdırılacak insanlar yığını..
Bahane, her zaman vardır, bulunur!
-- 17 Kasım 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder