SAYFALAR

16 Ekim 2011 Pazar

Şu Türk Medyası ve İran-Karayılan; Bakan, Sanki Ergenekon Sanığı!


Şu Türk medyası ve bazı yazarları varya..  Ne desem bilemiyorum.. Hem Suriye ile hem İran’la savaş çıkartmak için tam bir sıçrama tahtası.. Şimdi gündeme Karayılan ve İran’ı oturttular...
Vaayyy, İran Karayılan’ı yakalamış da serbest bırakmış.. nasıl serbest bırakırmış..
Bu haberi ilk veren TRT! Müdürü, “riskli bir haberdi, verdik, ama yavaş yavaş doğru çıkıyor..” demiş.
Haber doğru mu yanlış bilemem, En son gördüğüm “belge” şu: Efendim Karayılan 14 gün ortada hiç görülmemiş, yakalanma olayı da işte bu arada olmuş..
Nasıl beğendeniz mi “belge”yi! Şimdi, iktidarın bu ekibinden İran için de olaya ilişkin bir belge damgalayıp medyaya sızdırmalarını bekliyorum. Uzun zamandır “belge” yayınlamamış maşalar boşta duruyor!
***
Demek istediğim şu: Yahu, Karayılan nerede? Kandil ve çevresinde.. Kandil nerede? Irak Kürdistan’ında.. Irak Kürdistan’ı nerede? Barzani’lerin ve Karayılan’ların kontrolünde. Başka kimin kontrolünde? ABD’nin... Kandil ile İran’ın bir ilşkisi var mı? Doğrudan yok, Dağın İran tarafına bakan yanı var.
Bizimkilerin senaryosu şu: “İran Irak’taki Kandil dağına girdi.. Karayılan ve arkadaşlarını yakaladı..” Eeee.. “sonra bize teslim etmedi ve serbest bıraktı, ki Türkiye’nin başına bela olsun diye..”
Elin eliyle gerdeğe girmeye alışmış tepedekiler.. ABD Öcalan’ı yakalayıp verdi ya.. İran da Karayılan’ı yakalayıp vermeli!..
İrak ve Kürdistan kim? Türkiye’nin dostu, büyük işbirliği içinde. Ekonomik yatırımlar, siyasi işbirlikleri gırla.. Kuzey Irak’ı kontrol eden ABD da bir numaralı müttefik, Orta Doğu’da işbirliği yaptığın, durmadan koynuna girdiği devlet..
Kandil ve hepsi orada.. Ve sen de buradasın! Koskoca ordun var, her türlü iş çevirme yeteneğinde MİT’in ve polis içinde örgütlü güçlerin..
Üstelik İran’ı düşman kabul etmişsin, Füze Kalkan’ın ile İran’ı hedef almış!!!
Yedi düvel halindesin ve Karayılan ve PKK’ya dokunamıyorsun.. İran yakalayıp size verecek!
Arzuların ve siyasetin utanmaz bataklığı varsa, işte budur..
Hayır, maksat başka.. Amerikan istihbaratı –bizimkilerle işbirliği halinde– yayıyor haberi. Doğru olup olmaması önemli değil. Önemli olan, böyle bir fırsatla Türkiye kamuoyunu İran’a düşman etmek!
Bunu yapanlar da üstelik, bizim İslamcılar! Düne kadar İran diyerek yatıp kalkanlar.. Türkiye tam İslam Alemina karşı, batılı emperyalistlerin koç başısı, içlerine soktuğu Truva atı rolünde!
Acaba bu yüzkızartıcı durumdan rahatsız olacak bir gram vicdanları da mı kalmadı!
***
Olayın başka bir cephesi de şu: Diyelim ki Karayılan’ın yakaladın.. İktidar ve hempaları sanıyor ki, böylece PKK’yı ve Kürt ayrılıkçılığını bitirecek..
Öcalan’ı teslim aldınız.. Neyi bitirdiniz? Üstelik, Öcalan İmralı’dayken, Kürt hareketi daha derlenip toparlandı, dal budak saldı ve Kürt bölgesinde özerk yönetimi bence fiilen hayata geçirmeye başladı!
Prof. Köni, SkyTürk programında dedi ki, artık Kürt hareketi, başka liderlerini hemen oluşturacak bir düzeye geldi. Karayılan yakalansa, hiç bir şey olmaz.. Katılıyorum.

Atalay, Yoksa Ergenekon Sanığı mı?

Deniz Feneri baskınının sanıklara makamından ihbar verildiği ortaya çıkan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay dedi ki:
Masum insanları suçlu ilan etmek, onur ve haysiyetleri ile oynamak hem suçtur hem ahlak yoksunluğudur. Gizli olan soruşturma dosyasindan bilgiler aktarmak, sızdırılan bilgileri henüz doğruluğu bilinmeden ve avukatlarin dahi bilgisi olmadan kamuoyuyla paylaşmak hukuk ihlalidir. Bu hassasiyetleri gözetmek hukuka saygılı, vicdan taşiyan herkesin görevidir.
Yoksa Atalay Ergenekon sanığı olmuş da haberimiz mi yok? Malum Ergenekon, Balyoz, Odatv’de yargılanan bütün sanıkların yıllardır dile getirdikleri budur.
Atalay’ın bu davalar ve kişiler üzerine yıllardır yaşanan hukuk rezillikleri konusunda tek laf ettiğini duymadık ta!
Şimdi onlar için bir empati sözü bekliyoruz, kendilerinden..
--16 Ekim 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder