“Ulusal Medya 2010”
kıytırıktan “belge”sini okursanız, hukuki ve siyasi olarak çivisi çıkan
Ergenekon ve Balyoz davalarını canlandırmak amacını taşıdığını görürsünüz. Sadece
siyasal olarak aptallar ve tezgahçı aletleri bu raporun gerçek olduğuna
inanırdı! Bu konuda aylar önce yazdığım iki yazıma blogumda bakılabilir!
Ulusal Medya 2010 uyduruğu, Silivri davalarında
tutuklulukları sürdürmek, ama daha önemlisi, Balyoz ile mümkünse bütün subayları
içeri tıkmak amacıyla tezgahlandı! Bu raporla, “Ergenekon”cular (üstelik terör
örgütü!!!) dışarıda hala etkinliklerini
sürdürüyor ve medya yoluyla örgütü canlı tutmaya çalışıyor görüntüsünü vermek
istediler!
OdaTV ve diğer gazeteci arkadaşlarımızın tutuklanmalarının
ardında yatan gerçek tamamen buydu! Hanefi
Avcı da bu arada yazdığı cesur kitapla cemaat tarafından gümbürtüye
getirildi! Yılların sağcı polisi, birden aşırı solcu örgüt üyesi yapıldı...
Bu dünyanın en komik olaylarından biridir! Geçmişteki askeri
mahkemelerin hiç biri bu kadar ciddiyetsiz ve uyduruk bir tutuklama yapmamıştı!
Askeri mahkemeleri bugünkülerle kıyaslıyorum da, diyecek söz bulamıyorum!
***
OdaTV tutuklamalarını sağlayan belgenin uydurukluğunu,
bilgisayar uzmanı ODTÜ akademisyenleri (Prof. Dr. Göktürk Üçoluk ve Araştırma
Görevlisi Gökdeniz Karadağ) raporlarıyla
belgelediler.
Zaten, ön soruşturmayı sürdürenlerin, bilgisayarların
kopyalanma sürecinde zerre kadar hukuki davranmamaları, amaçlarının gerçeği
bulmak ve aramak değil, kendi yarattıkları ve arzuladıkları gerçeği topluma
sunmak olduğunu gösteriyordu..
Akademisyenler diyor ki: Bilgisayarların imajı
alınırken kullanılan cihazın, “imaj alma işlemi
öncesi veya sırasında, almakta olduğu imaja dosya eklemesi yapması mümkündür. Böylece
imajın MD5 değeri alındığında imaja aslında çoktan dosya eklenmiş olması
sağlanabilir. Bunun yanında, imaj alınırken orijinal kaynağın da uygun biçimde
değiştirilmesi mümkündür."
Başka ne diyorlar: Dosyalar uzman kişiler
tarafından değiştirilmiş.. Çünkü
yaratılan dosyanın (uyduruk belgenin) ileri sürülen tarih kayıtlarına sahip
olmadığı görülmüş.
İnsanları
içeri attıran “Ulusal Medya 2010.doc" belgesi, aslen 4 Ekim 2010’da
oluşturulmuş. Dosyanın değiştirme tarihi ise, OdaTV baskını tarihine denk geliyor:
14 Şubat 2011. Yine tutuklamalara “belge” olarak gösterilen "SY.doc",
"Hanefi.doc" ve "Yalçın Hoca.doc"
yazılarının da, ya baskın sırasında ya da bilgisayarları kopyalama tarihlerinde
değiştirildiği belgelendi!
Yani:
Kullanıcının bilgisi ve haberi olmadan bilgisayarlarına “suç kanıtı (!)”
dosyalar yüklenmiş!
“..bu dosyaların normal bilgisayar
kullanımı dışında (kullanıcının bilgisi ve haberi olmadan) kalan bir süreç
aracılığıyla imajı incelenen diske yerleştirildiğini ve tarihlerinin sonradan
değiştirildiğini göstermektedir.. Normal bir bilgisayar kullanıcı bu tür
değişiklikleri yapacak bilgisel donanıma sahip olamaz. Bu tip değişiklikleri
yapabilmek için uzman seviyesinde bilgisayar ve işletme sistemi bilgisine sahip
olmak gerekir."
Teknoloji, sivil darbeciler
elinde, olmayan suç yaratmak için kullanılıyor! Ve bütün Türkiye buna alet
ediliyor!
***
OdaTV ve izleyen
tutuklamalar şüphesiz ki tamamen haksız, ama Balyoz ve Ergenekon’un
sürdürülmesi için tezgahı kuranlara gerekliydi!
Hele Balyoz!
Kanıtlanabilecek tek bir
hukuki belgenin bulunmadığı, “suç belgesi” CD’lerin 2003’ten çok sonra
hazırlandığı, içindeki bilgilerden onlarcasının 2003’ten sonraki tarihlere ait
olduğu, hatta 2008 yılına kadar olan süreci kapsadığı açık saçık ortaya kondu!
Hangi hukuk, hangi
yargılama, hangi vicdan, bu davayı çökertmez, bilemiyorum…
Veya biliyorum: Yalnızca, zerre kadar demokrasi ile ilgisi
olmayan ve ele geçirdiği hukuku istemediği herkesin defterini dürmek için
kullanan, diktatoryal bir siyasal yönetim ve anlayış, bu davaları ayakta tutmak
için elinden gelen herşeyi yapabilir!
Ama, Türkiye’de bu demokrasi
ve hukuk var oyunu sürerse biraz daha, bu davalar yüzde 99 çökecektir.
Sonra sıra, bu uyduruk
belgeleri kimlerin hazırladığı soruşturmasına gelecektir… Bunu hangi hukuk
sistemi yapar, yapabilir, bilemiyoruz…
Ama elde, onlarca yıl da
olsa, yüzlerce yıl da olsa sürecek olan, Türkiye’nin yüzkarası bir hukuk davası
bulunuyor..
-- 25 Ekim 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder