SAYFALAR

26 Ekim 2011 Çarşamba

Bu Davaları Bitirin, Rapor Olayı Çökertti


Ulusal Medya 2010” kıytırıktan “belge”sini okursanız, hukuki ve siyasi olarak çivisi çıkan Ergenekon ve Balyoz davalarını canlandırmak amacını taşıdığını görürsünüz. Sadece siyasal olarak aptallar ve tezgahçı aletleri bu raporun gerçek olduğuna inanırdı! Bu konuda aylar önce yazdığım iki yazıma blogumda bakılabilir!
Ulusal Medya 2010 uyduruğu, Silivri davalarında tutuklulukları sürdürmek, ama daha önemlisi, Balyoz ile mümkünse bütün subayları içeri tıkmak amacıyla tezgahlandı! Bu raporla, “Ergenekon”cular (üstelik terör örgütü!!!) dışarıda hala etkinliklerini sürdürüyor ve medya yoluyla örgütü canlı tutmaya çalışıyor görüntüsünü vermek istediler!
OdaTV ve diğer gazeteci arkadaşlarımızın tutuklanmalarının ardında yatan gerçek tamamen buydu! Hanefi Avcı da bu arada yazdığı cesur kitapla cemaat tarafından gümbürtüye getirildi! Yılların sağcı polisi, birden aşırı solcu örgüt üyesi yapıldı...
Bu dünyanın en komik olaylarından biridir! Geçmişteki askeri mahkemelerin hiç biri bu kadar ciddiyetsiz ve uyduruk bir tutuklama yapmamıştı! Askeri mahkemeleri bugünkülerle kıyaslıyorum da, diyecek söz bulamıyorum!
***
OdaTV tutuklamalarını sağlayan belgenin uydurukluğunu, bilgisayar uzmanı ODTÜ akademisyenleri (Prof. Dr. Göktürk Üçoluk ve Araştırma Görevlisi Gökdeniz Karadağ) raporlarıyla belgelediler.
Zaten, ön soruşturmayı sürdürenlerin, bilgisayarların kopyalanma sürecinde zerre kadar hukuki davranmamaları, amaçlarının gerçeği bulmak ve aramak değil, kendi yarattıkları ve arzuladıkları gerçeği topluma sunmak olduğunu gösteriyordu..
Akademisyenler diyor ki: Bilgisayarların imajı alınırken kullanılan cihazın, “imaj alma işlemi öncesi veya sırasında, almakta olduğu imaja dosya eklemesi yapması mümkündür. Böylece imajın MD5 değeri alındığında imaja aslında çoktan dosya eklenmiş olması sağlanabilir. Bunun yanında, imaj alınırken orijinal kaynağın da uygun biçimde değiştirilmesi mümkündür."
Başka ne diyorlar: Dosyalar uzman kişiler tarafından değiştirilmiş..  Çünkü yaratılan dosyanın (uyduruk belgenin) ileri sürülen tarih kayıtlarına sahip olmadığı görülmüş.
İnsanları içeri attıran “Ulusal Medya 2010.doc" belgesi, aslen 4 Ekim 2010’da oluşturulmuş. Dosyanın değiştirme tarihi ise, OdaTV baskını tarihine denk geliyor: 14 Şubat 2011. Yine tutuklamalara “belge” olarak gösterilen "SY.doc", "Hanefi.doc" ve "Yalçın Hoca.doc" yazılarının da, ya baskın sırasında ya da bilgisayarları kopyalama tarihlerinde değiştirildiği belgelendi!
Yani: Kullanıcının bilgisi ve haberi olmadan bilgisayarlarına “suç kanıtı (!)” dosyalar yüklenmiş!
“..bu dosyaların normal bilgisayar kullanımı dışında (kullanıcının bilgisi ve haberi olmadan) kalan bir süreç aracılığıyla imajı incelenen diske yerleştirildiğini ve tarihlerinin sonradan değiştirildiğini göstermektedir.. Normal bir bilgisayar kullanıcı bu tür değişiklikleri yapacak bilgisel donanıma sahip olamaz. Bu tip değişiklikleri yapabilmek için uzman seviyesinde bilgisayar ve işletme sistemi bilgisine sahip olmak gerekir."
Teknoloji, sivil darbeciler elinde, olmayan suç yaratmak için kullanılıyor! Ve bütün Türkiye buna alet ediliyor!
***
OdaTV ve izleyen tutuklamalar şüphesiz ki tamamen haksız, ama Balyoz ve Ergenekon’un sürdürülmesi için tezgahı kuranlara gerekliydi!
Hele Balyoz!
Kanıtlanabilecek tek bir hukuki belgenin bulunmadığı, “suç belgesi” CD’lerin 2003’ten çok sonra hazırlandığı, içindeki bilgilerden onlarcasının 2003’ten sonraki tarihlere ait olduğu, hatta 2008 yılına kadar olan süreci kapsadığı açık saçık ortaya kondu!
Hangi hukuk, hangi yargılama, hangi vicdan, bu davayı çökertmez, bilemiyorum…
Veya biliyorum: Yalnızca, zerre kadar demokrasi ile ilgisi olmayan ve ele geçirdiği hukuku istemediği herkesin defterini dürmek için kullanan, diktatoryal bir siyasal yönetim ve anlayış, bu davaları ayakta tutmak için elinden gelen herşeyi yapabilir!
Ama, Türkiye’de bu demokrasi ve hukuk var oyunu sürerse biraz daha, bu davalar yüzde 99 çökecektir.
Sonra sıra, bu uyduruk belgeleri kimlerin hazırladığı soruşturmasına gelecektir… Bunu hangi hukuk sistemi yapar, yapabilir, bilemiyoruz…
Ama elde, onlarca yıl da olsa, yüzlerce yıl da olsa sürecek olan, Türkiye’nin yüzkarası bir hukuk davası bulunuyor..
--25 Ekim 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder