Başbakan Erdoğan,
laiklik konusunda Mısır
televizyonuna yaptığı açıklamada, laiklik
din karşıtlığı, din düşmanlığı değildir. Mısır’ın laik bir Anayasaya sahip
olmasını istiyorum. Laiklikten korkmayın.. dedi. Bu, Mısır’ın en örgütlü
siyasi partisi Müslüman Kardeşler’in tepkisini çekti, Erdoğan’a, Arap ülkelerinin dışarıdan projeye ihtiyacı
yoktur, dediler.
Alev Çoşkun,
dünkü gazetemizin ikinci sayfasında, bu konuyu kapsamlı ele aldı.
Millet isterse laiklik
de elden gider, diyen bir başbakanın, bugün laik devleti
savunan ve dahası Mısır’a laik bir devlet ve anayasa öneren bir insana
dönüşmesi ilginçtir. Görmezlikten gelinemez.
Peki bu gelişimi nasıl görmeli, yorumlamalı?
***
Birincisi,
Erdoğan’ın laiklik konusunda fikri gelişiminde aranabilir... 10 yıllık iktidar
döneminde, gerçekten de insanların hem laik hem inançlı olabileceğini, hem
şeriatçı olup laik devleti ve düzeni yönetebileceğini, laikliğin İslamcı
yayılma ve toplumu dincileştirmek için de en iyi politik ortam sunduğunu..
görmüştür. Bunu görmek için alim olmak gerekmiyor! Sıradan bir deneyim
birikimi.
İkincisi,
Edoğan’ın siyasi olarak, bugünkü dünyada Avrupa ve ABD ile ittifaklık
çerçevesinde Türkiye’yi laik olarak yönetmekten başka bir yol olmadığını
anlamasıdır. Köktendinciliğin geleceği yoktur. Erdoğan’ın siyasi hedefleri ve
dünya politik hedefleri açısından, köktendinci / şeriat devleti yöntemleri,
geçerli değildir. Böyle bir kimlikle dünya arenasında (“saygın”) politika yapamaz.
Ayrıca, şeriat yönetimlerinin zamanlarını doldurmakta ve
ölmekte olan yönetim kimlikleri olduğunu, halk arasında gelişimin bunu reddetme
yönünde olduğunu görmektedir.
Üçüncüsü,
Arap Baharı’ndaki ayaklanmanın özünde, daha modern bir devlet-yurttaş ilişkisi
ve Batı demokrasisi arzusunun itici güç olması ve fikri gücünü özellikle daha
çok dinci otokrasiye de karşı olma yönünden almasıdır. Erdoğan, bu mesaji
almıştır ve İslam dünyasında liderliği ancak bu “ilerici” yönü savunarak
yapabileceğini düşünmektedir.
Dördüncüsü,
şeriatçı bir insanın veya siyasi partinin, “laik” bir ortamda, laikliği
savunarak da, dini inançlarına uygun toplumsal değişiklikleri yapabileceğini
görmüş olmasıdır.
Bu, laikliğin içinin boşaltılması anlamına da gelir. Laik
ama dindar ve şeriatçı gibi yönetim biçimlerinin de ortaya çıkabileceğini
düşünüyor olabilir. Türkiye’nin büyük çoğunluğunun laik ve demokrasi yanlısı
olduğu gerçeğinden hareket ederek, evrensel ve toplumsal gelişimin, özünde ve
aslında, geçici arazlara uğramasına rağmen, laiklik ve demokrasi yönünde
olduğunu görüyor olabilir.
Bütün bunlarda gerçeklik payı vardır. Erdoğan bunu görmüştür derken de, siyasi kadrosunu da da işin içine
katıyorum tabii ki.. Ama Erdoğan, salt kişisel olarak bütün bunları seziyor,
görüyor ve liderlik yapıyorsa, siyasi sezgisi oldukça gelişmiş bir kişi olarak
tarif etmek gerekir. Bilemeyeceğim.
***
Ama bildiğim ve gördüğüm iki şey var:
İlki,
Erdoğan’ın Mısır’lılara tavsiyesi önemlidir ve görmezlikten gelinecek bir olgu
değildir.
İkincisi ise, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Türkiye’de laikliğe aykırı, laikliğin içini boşaltan siyasi karar ve
uygulamalar çoğalmaktadır. Aslında bütün bunların verilerini toplayın bir
değerlendirme yapmak durumundayız.
Erdoğan, en sonunda, kişisel inançlı biri olarak, giderek
toplumu dincileştirme ve daha muhafazakarlaştırma politik karar ve
eylemlerinden vazgeçebilir mi?
Bu muhafazakarlaştırma politikasını öyle sınırlara sürdürür
ki, devletin bir laiklik örtüsü kalır, ama o da tamamen anlamsızdır, çünkü toplum
şeriatın cenderesinde yaşamaktadır...
--
Okur Katkısı:
“Tahlilleriniz çok aydınlatıcı. Küçük bir
ek yapmak istiyorum. Filistin devletini Filistin yöneticilerinin
istediklerinden emin değilim. İsteseydi Yaser Arafat ve/veya ekibi “Başkentimiz
Kudüs olsun” diye ısrar etmezdi ve devlet çoktan kurulmuş olurdu. Şimdikiler de
varlıklarını gerginliğe borçlu olabilirler. Filistin halkının haklılığına inanç
doğrudur ama real politikte olanlara akıl erdirmek bizim gibi normal
vatandaşların anlayabileceği bir şey değil sanırım.” Fuat Yalçın.
= 19 Eylül 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder