Başbakan’ın Kuzey Afrika seferine ilişkin batı basınında çıkan
yazıları okuyor musunuz? Bunlar önemli, bu yazıları, Çin’i dışarıda tutarsak, “dünyayı
yöneten” batının üç başkenti, Washington (Beyaz Saray/ Pentagon), Brüksel (AB)
ve Londra da okuyor...
Erdoğan’ın gezisinin iki önemli yönü var. İkisi de birbirini
tamamlar nitelikte.
Bunlardan biri, İsrail’e karşı Filistin davasının dünyada bir numaralı savunuculuğunu üstlenmesidir.
Erdoğan, İsrail’e (belki de yahudiliğe /siyonizme) karşı, kendi ilkgençliğinden
beri damarlarında akan köktenci politikasından milim sapmamıştır, denebilir.
Eğer bu doğru değilse, Filistin davasını savunarak, Arap dünyasının
belirleyici liderliğine soyunmuştur. Bu rol de, şüphesiz İsrail’i hedef alarak
inşa edilebilir. Yani İsrail güncel bir bahanedir!
Erdoğan’ın müttefiki, Arap dünyası iktidarları değildir..
Müttefiki öncelikle Arap ülkeleri halklarıdır! Halklar üzerinde
etkisi ile iktidarları etkilemeyi hedefliyor. Kabul edelim ki, Erdoğan bunu başarıyor.
***
Başbakan’ı nasıl yansıtıyor Batı basını?
Müslüman Dünyanın yeni sesi... Mısırlılara için yeni Arap
kahramanı.. Halk kahramanı gibi.. Ortadoğu’nun Prensi gibi... Erdoğan Arap ülkelerini
israil karşıtı söylemiyle fethediyor... Türkiye Arap Baharı’nın kalbinde lider
rolüne soyundu..
Bunlar olayın bir yönü.. Bu açıdan, Erdoğan, Batı’nın istediği
rolü üstleniyor denebilir: Batı sistemiyle bütünleşme, seçimler, liberal
demokrasi, pazarların engelsiz açılması... İslamın köktenciliğinin yumuşaması... Erdoğan burada etkili olabilir. Hele “Laiklik
dinsizlik değildir, devlet laik olabilir”.. biçimindeki, batının da hoşuna
gidecek siyasal rejim önerileri de, buna hizmet edecektir.
***
Bu tamam da.. Tamam olmayan temel bir nokta var: İsrail meselesi.. ABD Filistin’e devlet
statüsü tanınması konusunda Birleşmiş Milletler’de hayır diyecek. Yani Erdoğan İsrail
konusunda ABD ile çatışıyor. Erdoğan,
Arap iktidarlarına da, Filistin devletinin kurulmasına destek vermek bir
zorunluluktur diyor... ABD için başlıca başağrısı, olayın bu yönüdür!
Erdoğan’ın İsrail politikasını, New York Times, “ABD’ye meydan okuma” olarak görüyor.
Epey doğru!
Aslında, İslam köktendinciliğini büyük tehdit olarak görüyorsa
Beyaz Saray, bunun panzehiri, Filistin devletinin kurulmasıdır. Ortadoğu’da vahşi
çelişkiyi/cepheleşmeyi yumuşatacak ve İslam köktendinciliğinin (ve buradan
kaynaklanan terörün) hayat damarlarını tıkayacak tek çare budur!
İran’ı da sakinleştirmenin yoludur bu..
Tabii, ABD ve Batı, Ortadoğu’da sürekli savaş halinin ortadan kalkmasını istiyor mu, tartışmalıdır...
Çünkü sürekli savaş halinin, bir politik ekonomisi, içte
iktidar olmanın aracı, Arap ülkeleri üzerinde egemenlik kurmanın ve sürdürmenin
yolu, savaş sanayinin ihtiyaç ve dilekleri, petrol üzerinde baskınlık kurmanın
yöntemi... vardır!
Eğer, Orta Doğu’da gerginliğin azaltılması politikası ağırlıklık
kazanırsa, Filistin devletinin kurulmasına destek, öncelik kazanır... (Obama,
ilk yıllarında, bu yönde umut vermişti, ama İsrail ve şahinler buna izin
vermedi!)
Erdoğan’ın Filistin politikası, Batı’nın aradığı, “hah,
tam zamanı işte..” diyeceği bir köprü ise, Erdoğan’ın İsrail politikası
başarıya ve kendisi de tarihsel şan ve şöhrete
ulaşır.
Ama bugünkü siyasi koşullar,
tersi olgulara işaret etmektedir.
Çünkü yürürlükte olan, Batının
Suriye ve İran’ ı yıkma politikalarıdır. Yani İsrail merkezli batı
politikası tam istim ilerliyor! Hele Libya’yı
devirmenin tadı damaklarındayken... Erdoğan’ın borusu pek de öteceğe
benzemiyor.
Dolayısıyla, Erdoğan, Türkiye için, Orta Doğu’da İsrail’le sürekli
çatışmacı bir politikanın temelini atıyor. Orta Doğu’da genel savaş tamtamlarının
durulmasını beklemek, uzak bir hayaldir..
***
Erdoğan ve Davutoğlu,
kurnazlık yapıyor: Türkiye’de füze kalkanlarını konuşlandırarak,
ABD+Brüksel+Londra’yı sakinleştiriyor!
Böylece, İsrail- Arap ülkeleri-Orta Doğu politikası
nedeniyle, Batının Erdoğan iktidarına yönelebilecek ciddi bir tehdidi de,
bertaraf ediyor gibi..
Tabii, bir de, ABD+Erdoğan+Fethullah arasında, Ordu’yu
bertaraf etme konusunda, 6 yıldır süren bir kardeşlik anlaşması var!
Erdoğan, “Ordu iktidarı” yıkıldıktan sonra, tek iktidar seçeneği
olarak da, ABD karşısında güçlü bir pozisyon aldığına inanmaktadır!
Batı, iki arada bir
derede..
Erdoğan ise, iki
derede bir arada!
İzliyoruz efendim! Yarın, Erdoğan ve Laiklik...
-18 Eylül 20011 / Bilim ve Politika- Orhan Bursalı
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder