SAYFALAR

19 Eylül 2011 Pazartesi

Erdoğan, Zafere mi, Yoksa... Orta Doğu Bataklığında Poltika


Başbakan’ın Kuzey Afrika seferine ilişkin batı basınında çıkan yazıları okuyor musunuz? Bunlar önemli, bu yazıları, Çin’i dışarıda tutarsak, “dünyayı yöneten” batının üç başkenti, Washington (Beyaz Saray/ Pentagon), Brüksel (AB) ve Londra da okuyor...
Erdoğan’ın gezisinin iki önemli yönü var. İkisi de birbirini tamamlar nitelikte.
Bunlardan biri, İsrail’e karşı Filistin davasının dünyada bir numaralı savunuculuğunu üstlenmesidir. Erdoğan, İsrail’e (belki de yahudiliğe /siyonizme) karşı, kendi ilkgençliğinden beri damarlarında akan köktenci politikasından milim sapmamıştır, denebilir.
Eğer bu doğru değilse, Filistin davasını savunarak, Arap dünyasının belirleyici liderliğine soyunmuştur. Bu rol de, şüphesiz İsrail’i hedef alarak inşa edilebilir. Yani İsrail güncel bir bahanedir!
Erdoğan’ın müttefiki, Arap dünyası iktidarları değildir..
Müttefiki öncelikle Arap ülkeleri halklarıdır! Halklar üzerinde etkisi ile iktidarları etkilemeyi hedefliyor. Kabul edelim ki, Erdoğan bunu başarıyor.
***
Başbakan’ı nasıl yansıtıyor Batı basını?
Müslüman Dünyanın yeni sesi... Mısırlılara için yeni Arap kahramanı.. Halk kahramanı gibi.. Ortadoğu’nun Prensi gibi... Erdoğan Arap ülkelerini israil karşıtı söylemiyle fethediyor... Türkiye Arap Baharı’nın kalbinde lider rolüne soyundu..
Bunlar olayın bir yönü.. Bu açıdan, Erdoğan, Batı’nın istediği rolü üstleniyor denebilir: Batı sistemiyle bütünleşme, seçimler, liberal demokrasi, pazarların engelsiz açılması... İslamın köktenciliğinin yumuşaması...  Erdoğan burada etkili olabilir. Hele “Laiklik dinsizlik değildir, devlet laik olabilir”.. biçimindeki, batının da hoşuna gidecek siyasal rejim önerileri de, buna hizmet edecektir.
***
Bu tamam da.. Tamam olmayan temel bir nokta var: İsrail meselesi.. ABD Filistin’e devlet statüsü tanınması konusunda Birleşmiş Milletler’de hayır diyecek. Yani Erdoğan İsrail konusunda ABD ile çatışıyor.  Erdoğan, Arap iktidarlarına da, Filistin devletinin kurulmasına destek vermek bir zorunluluktur diyor... ABD için başlıca başağrısı, olayın bu yönüdür!
Erdoğan’ın İsrail politikasını, New York Times, “ABD’ye meydan okuma” olarak görüyor. Epey doğru!
Aslında, İslam köktendinciliğini büyük tehdit olarak görüyorsa Beyaz Saray, bunun panzehiri, Filistin devletinin kurulmasıdır. Ortadoğu’da vahşi çelişkiyi/cepheleşmeyi yumuşatacak ve İslam köktendinciliğinin (ve buradan kaynaklanan terörün) hayat damarlarını tıkayacak tek çare budur!
İran’ı da sakinleştirmenin yoludur bu..
Tabii, ABD ve Batı, Ortadoğu’da sürekli savaş halinin ortadan kalkmasını istiyor mu, tartışmalıdır...
Çünkü sürekli savaş halinin, bir politik ekonomisi, içte iktidar olmanın aracı, Arap ülkeleri üzerinde egemenlik kurmanın ve sürdürmenin yolu, savaş sanayinin ihtiyaç ve dilekleri, petrol üzerinde baskınlık kurmanın yöntemi... vardır!
Eğer, Orta Doğu’da gerginliğin azaltılması politikası ağırlıklık kazanırsa, Filistin devletinin kurulmasına destek, öncelik kazanır... (Obama, ilk yıllarında, bu yönde umut vermişti, ama İsrail ve şahinler buna izin vermedi!)
Erdoğan’ın Filistin politikası, Batı’nın aradığı, “hah, tam zamanı işte..” diyeceği bir köprü ise, Erdoğan’ın İsrail politikası başarıya ve kendisi de tarihsel şan ve şöhrete ulaşır.
Ama bugünkü siyasi koşullar, tersi olgulara işaret etmektedir.
Çünkü yürürlükte olan, Batının Suriye ve İran’ ı yıkma politikalarıdır. Yani İsrail merkezli batı politikası tam istim ilerliyor! Hele Libya’yı devirmenin tadı damaklarındayken... Erdoğan’ın borusu pek de öteceğe benzemiyor.
Dolayısıyla, Erdoğan, Türkiye için, Orta Doğu’da İsrail’le sürekli çatışmacı bir politikanın temelini atıyor. Orta Doğu’da genel savaş tamtamlarının durulmasını beklemek, uzak bir hayaldir..
***
Erdoğan ve Davutoğlu, kurnazlık yapıyor: Türkiye’de füze kalkanlarını konuşlandırarak, ABD+Brüksel+Londra’yı sakinleştiriyor!
Böylece, İsrail- Arap ülkeleri-Orta Doğu politikası nedeniyle, Batının Erdoğan iktidarına yönelebilecek ciddi bir tehdidi de, bertaraf ediyor gibi..
Tabii, bir de, ABD+Erdoğan+Fethullah arasında, Ordu’yu bertaraf etme konusunda, 6 yıldır süren bir kardeşlik anlaşması var!
Erdoğan, “Ordu iktidarı” yıkıldıktan sonra, tek iktidar seçeneği olarak da, ABD karşısında güçlü bir pozisyon aldığına inanmaktadır!
Batı, iki arada bir derede..
Erdoğan ise, iki derede bir arada!
İzliyoruz efendim! Yarın, Erdoğan ve Laiklik...
-18 Eylül 20011 / Bilim ve Politika- Orhan Bursalı


---


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder