Yeni CİA Başkanı Orgeneral David
Petraeus ilk ziyaretini
Türkiye’ye yapıyor. Bizim medya neden bundan büyük bir övünme payı çıkartmıyor
bilemem! İlk ziyaret yahu! Bundan daha büyük gurur duyulacak başka bir şey de,
Amerikan Başkanının seçilir seçilmez ülkemize gelmesi olurdu! O da olur! CİA
başkanından önceki ziyaretçimiz ise Hilary
Clinton değil miydi? Çok iyi bir eşgüdümle birbirlerinin ayak
izlerindeler.. Aktif dış politik budur!
Neden birden böyle yüksek düzeyde bizi gelip durmadan
öpüyorlar, diye sormayın. Türkiye’ye ve çevreye bakın
anlarsınız. İran ve Suriye’nin halli meseleleri var, öncelikli olarak!
Libya
halledildi!
Türkiye’nin yardımıyla, Batının İslam ülkeleri üzerindeki yeni
tasarımları, siyasi vasilikleri ve bunun sonucu olarak da pazar egemenlikleri
sürdürülecek!
CİA Başkanı ile Türkiye hükümeti ve MİT’i arasında, bölgede
yeni Amerikan hedeflerine karşı eşgüdüm politikaları mı gündeme geldi?
Dikkat edin! Türkiye bir bölünme yaşıyor, ayrılıkçılık tavan
yapmış, resmiyete dökülmüş neredeyse, ülke savaş içinde!
Ama esas konumuz Suriye ve İran: Acaba Amerikanın bölgede “tasarımlarını” gerçekleştirmede ne kadar
yardımcı olabiliriz?
***
CİA Başkanı, herhalde Kürt Meselesi’nin de ülkede geldiği
noktayı bizzat görme şansını da yakalayacak: Kürtlerin özerklik ilanının
bizimkiler üzerindeki etkisini de hem Clinton hem de CİA başkanı bizzat ölçme
fırsatını buluyor!
Bu ölçüm sonuçlarına göre, herhalde işler yolunda diyecekler;
ya da hazım güçlüğü var, yedirme sürecini biraz yavaşlatalım,
kararını verecekler!
Sahi, Kuzey Irak üzerindeki Amerikan istihbarat faaliyetleri
Türkiye’ye servis ediliyordu, değil mi! Amerikan büyükelçisi Ricciardone, en yeni teknolojilerle
elde ettikleri bilgileri Türkiye’ye servis ettiklerini belirtmiş ve bunun
yıllık 400 milyon dolarlık bir yardıma eşdeğer olduğunu açıklamıştı!
Merak ediyorum: Bu “çok değerli” bilgiler sayesinde,
Türkiye’ye karşı Kuzey Irak’tan kaynaklanan terör geriledi mi, ilerledi mi?!
Yoksa bize çöp mü veriyorlar
Gelinen noktada, Türkiye’nin terör karşısında yapacağı ne
kaldı? Ben bir şey göremiyorum! Güçlü müttefikimiz ağır toplarıyla Ankara’yı,
hükümet koridorlarını durmadan aşındırdığına göre, artık misafirden de bir şey
istemek ayıp olur! Bize yakışmaz! Hele müslüman siyasi töresine! En iyisi veriver
gitsin anasını satayım!
Çünkü, terörün yanıbaşındaki diğer ana kaynağına ulaşamadığına
Hilary ve Petraeus buna izin vermediklerine göre de,
yapacak hiç bir şey yoktur!
İktidarın önünde duran Amerikan reçetesindeki
yazı ver kurtul kardeşimdir.. Ver kardeşim ver, seni Ortadoğunun
ağababası, kralı, süper gücü yapacağım, yıldızın önceki geceki dolunay kadar
büyük, yakın ve parlak olacak..
Ancak bunun ücreti, önce vermektir, tavuk vereceksin ki hindi alacaksın, vermeden almak Allaha mahsustur!
Ne demişti Türkiye’yi eskiden kurtarmaya soyunmuş siyasetçi iş adamı:
Ha senin olmuş ha
onun, ne var bunda; ben ha sana mal satmışım ha ona, benim için değişen bir
durum yok, piyasa orada duruyor, kaybolan/giden/yiten bir şey yok.. Önemli olan
insanların mutluluğudur, insanları mal sattıkça da mutlu edersin!
***
Belki, 10 yıl boyunca
Fransa Yabancı Lejyoner Birliğinde (Légion étrangère) çalıştığını söyleyen okur
Halit Karan’a söz vermenin zamanı,
çünkü herşeyi doğruluyor:
“Son şehit haberlerinde, PKK’nin hiçbir terör örgütünün nasiplenmediği
bir medya desteği ve moral üstünlüğüne sahip olduğunu gördüm. Dünyada büyük
devletler terör örgütleri ile gizli görüşmeler yapabilir, ama bunlar asla
kamuoyuna sızmaz, sızması demek üstünlüğün örgüte geçmesi demektir. APO ile görüşmeler beceriksizce götürüldü. O,
devletle anlaşmaya vardığını söyleyerek devleti yola getiren lider imaji yaptı,
örgütünü daha güçlendirdi, Türk halkı ise devletin ne karşılığı anlaştığı
sorusuna dalarak yenilgi ruhuna girdi.
“Düzenli bir ordu ne kadar timler kursa da, vurkaç yapan bir yapı
karşısında tam başarı elde edemez. ABD ve müttefiklerini Körfez savaşında
cepheden çok şehir örgütleri uğraştırdı ve en büyük kayıpları oralarda verdi.
Sadece askeri yöntemlerle kaynağı yurtdışında olan bir örgüte karşı başarı
sansınız çok az. ABD 11 Eylül saldırısından sonra ilk iş olarak Afganistana
girdi. Peki Türkiye’ye izin verirler miydi?”
Okur bu, ağzı torpa değil ki büzesin, konuşuyor da konuşuyor!!!
--19 Temmuz 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder