Bilim’de Karı Koca
Saltanatı!
TÜBİTAK yönetiminin, teorik fizik ve matematik, yani temel
bilimlerle uğraşan ve dünyada itibarı olan Feza Gürsey Enstitümüzü, fiilen
kapatma anlamına gelen kararına, önemli bir tepki ve duyarlık oluştu!
Halkla ilişkiler birimine bir açıklama yaptırdılar.. Emre
Kongar’ın köşesinde okumuşsunuzdur.. Açıklamayı da Emre Kongar ve başkalarına gönderiyorlar, ama iki hafta önce konuyu
topluma duyuran bu köşeyi duymazlıktan geliyorlar!
Neden? Bu köşeden hiç mi hiç hoşlanmazlar; çünkü Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji olarak da
kendilerini yakından izleriz, eleştiririz, sözü esirgemeyiz!
Feza Gürsey Enstitüsünü kısa süre içinde işlevsiz bırakacak
kararı, ashlında TÜBİTAK’ın Bilim Kurulu almamıştır. Bilim Kurulu gibi
oluşumlar, bizim gibi bilim kültürü müthiyş eksik ve oluşmamış ülkelerde, genellikle
onay yerleridir.. Yani TÜBİTAK başkanlığı kararı alır, Bilim Kurulu’nun önüne
imza için koyar. Oradaki üyelerden de acaba
doğru mu diye bir iki itiraz gelebilir, ama sonunda hepsi imzayı basar ve
kararlar oy birliği ile alınır!
Acaba Bilim Kurulu’nun son 8 yıllık tarihinde bir tek üyenin
bir şerhi var mıdır? Bu noktada geçerli olan politika, “büyük uyum”dur! İtiraz
edenin orada ne işi var!?
***
Emre Kongar yazdı, ben de daha önce Cumhuriyet Bilim ve
Teknoloji’de yazmıştım: TÜBİTAK ve onun en büyük kuruluşu olan, TÜBİTAK’a
bağlı, Gebze’de kurulu Marmara Araştırma Merkezi (MAM), bir aile yönetimi altındadır..
TÜBİTAK’ın başında 2004’ün ocak ayından beri Nüket Yetiş vardır.
MAM’ın başında ise, kocası Önder Yetiş bulunuyor.
Önder bey, eşi Nüket Hanım’ın TÜBİTAK Başkanı olmasından
sonra, Nisan 2004’te MAM’ın başına getirildi. Yani fiilen Nüket Hanım’ın
başkanlığınca atandı!
Önder Yetiş, TÜBİTAK-Ulusal Elektronik ve Kriptoloji
Araştırma Enstitüsü’nün (UEKAE) de başkanıdır..
Aynı zamanda, MAM Yönetim Kurulu’nun da Başkan Vekilidir.
2010 başında, TÜBİTAK’a doğrudan bağlı yeni bir merkez
kuruldu: Bilişim ve Bilgi Güvenliği Ileri
Teknolojiler Araştırma Merkezi (TÜBİTAK BİLGEM).
Ve başına yine Önder Yetiş getirildi!
BİLGEM’e Kriptoloji Enstitüsü, Bilişim
Teknolojileri Enstitüsü (BTE), şimdi de, diğer adı Feza Gürsey Enstitüsü olan
Temel Bİlimler Araştırma Enstitüsü bağlandı..
***
Önder Yetiş şüphesiz çok etkin bir isim.
İyi bir mühendistir ve 1995’te, Ordu dahil Türkiye devlet kurumlarının bütün
bilgi güvenliği ihtiyaçlarını karşılayan ve önemli başarılara imza atan
Kriptoloji Enstitüsünü kurmuş ve geliştirmiştir.
TÜBİTAK’ın neredeyse bütün önemli merkezlerinin başındadır..
Adeta TÜBİTAK’ın arkasındaki kişidir!
Söylüyorum:
Karı koca başbaşa vermişler ve Feza Gürsey Enstitüsü’nün ipini çeken kararı
ortak almışlardır, büyük bir olasılıkla!
Önder Bey, uygulamalı bilimlerin insanıdır. TÜBİTAK da uygulamalı
alana odaklanmıştır; birimleri arasında, Feza Gürsey dışında temel bilim
çalışmaları yapan başkası yoktur. Dolayısıyla, temel bilimler bizim ilgi alanımız içinde değil, diye
düşünmektedirler!
***
Önder Yetiş’in elinde büyük bir güç temerküzü vardır!
Neredeyse herşeyin tek adama bağlanması ne kadar doğrudur,
tartışmalıdır!
Bu güç, bir de, TÜBİTAK’ın başında olan Nüket Yetiş ile
iyice pekişmektedir!
Bir aile saltanatı
hüküm sürüyor TÜBİTAK’ta!
Bu zerre kadar etik bir durum değildir!
Kararlarda bir çıkar
birliği var, bile denebilir!
Dünyanın başka bir ülkesinde bir örneğini göremezsiniz!
Önder Bey’in güçleri
dağıtılmalıdır. İyi bir yönetici olarak ana birimin başında
şüphesiz ki bulunabilir.. Ya MAM Başkanı ya BİLGEM!
TÜBİTAK Başkanı da
bence görevini bırakmalıdır!
Etik kurallar gereği!
Bunu söyleyen, yazan yok, ben “kötü kişi” olarak, bu gerçeği gündeme getiriyorum!
-- 25 Temmuz 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Bu gidiş o gidiş:
YanıtlaSilFatih Çandarlı'yı idam ettirdi. daha sonraları Medreseye el attı. Fatih'in torunlarından Sinan Paşa'yı sürdü. Tüm Bilim kişileri ayaklandılar:"Kitaplarımızı yakar, Senin savaştığın ülkelere Mısır'a İran'a gideriz" dediler. Yemek davetlerine gitmediler. O çağda Sultanlaın en büyük saygınlık ölçüsü: Sofralarındaki Ulema idi.
Şeyh Vefa Hazretlerinin ayağına üç kez gitti. kapıya bile çıkmadı. Mollası kapıda karşıladı. Kibarca: ".. benim diyecek bır Şeyim yok. diyeceklerimizi dedik. Sen gereğini henüz yapmadın. yapmadın/yap" dedirtti.
Fatih bir ferman çıkardı: Sultan'ın yemeklerine ulema katılamaz.
bilgiye bilgeye ne gerek var. eldeki bilgi yeter. Herşeyi ben bilirim. Bana uymayan yanlıştır. ya da Yoktur.
Mustafa Kemal OYMAN