SAYFALAR

14 Aralık 2010 Salı

Öcalan İktidarı Yönetiyor


Abdullah Öcalan hem Kürt hareketi içinde farklı sesleri bastırdı hem de iktidarı ve Kürt sorununu yönetmeye başladı! BDP içinde, Kürt hareketinin “sivil” kanadında, bir süredir şu görüş gelişmeye başlamıştı:
Artık silahla gelinebilecek yere gelindi, bundan sonra artık silahlı mücadele ile gidilebilecek bir yer kalmadı, çok güçlü sivil mevziler kazanıldı, Kürt gerçeği kabul ettirildi, Kürt dili kabul ettirildi, Kürt isimler kabul ettirildi, bundan sonraki hedeflere siyasi mücadele ile ulaşabiliriz. Kürt halkı kendi bilincine vardı, bundan geri dönülmez... Silahlı mücadeleye devam edilirse Kürt hareketini ezdirebiliriz... Irak Kürdistanında da PKK üzerinde baskılar var.. Orada silahlı olarak ne kadar barınabiliriz...
İkinci bir nokta, ayrılık konusunun da resmen tartışılmaya açılması bu süreci hızlandırdı. Kürtler ayrılmak istiyor mu? Ülkenin batısındaki Kürtler ayrılmak ister miydi? Güneydoğu'da ve Irak Kürdistanında mı yaşamak isterler, yoksa bütün Türkiye'de mi? Kesin bir ayrılık gündeme geldiği taktirde, bu soruların tartılışması kaçınılmaz olacaktı. Kürtlerin önemli bir kesimi Türkiye ile birlikten yana gözüküyor. Örneğin bir referandum yapılsa, PKK ve BDP azınlık kalabilir.. Zaten bu tartışma açıldığında BDP liderleri derhal, ayrılmanın gündemlerinde olmadığını açıkladılardı!
***
Ama öyle anlaşılıyor ki Öcalan öyle düşünmüyor..
Onun hedefi açık ve net: Büyük Kürdistan ve liderliği!
Bu amaçla, “aykırı” ve “barışçı” sesleri bastırdı. Osman Baydemir'e “silahlı mücadele olmasaydı sen o koltukta oturamazdın” dedi ve özeleştiri (boyun eğme) yaptırttı.
Hemen arkasından Kürt bölgesinde “halkın (kürtlerin) silahlandırılmasını” gündeme getirdi.
Halkın silahlandırılması” konusu, ilk Paris Komünü'nde (1871) ortaya atılmıştı. Komünü korumak için işçiler silahlandırdılmıştı! Sonra Sovyet Devrimi'nde işçiler ve köylüler silahlandırıldı.
Öcalan, bunu şimdi Kürt bölgesinde uygulama niyetinde!
Bu, özerk bölge ilanında kesin bir kararlılık götergesidir. Bu çerçevede, doğrudan doğruya Kürt yönetim organlarının kurulması gündeme gelir. Zaten belediyeler bir yönetim organı olarak varlar, kendi polisi, kendi hukuku, giderek kendi ordusu (PKK gerillları!)...
***
Bu program yeni değil.
Öcalan geçen yıl Ağustos ayında Kürt Çözümü olarak özerk Kürt bölgesi kuruluşuna ilişkin geniş bir “program” açıklamıştı! O zaman şöyle yazmıştık:
Sayıp döktuklerine baktığınızda, federatif bir yapının ötesinde, Türkiye toprakları içinde ‘ayrı‘ bir devletin yapıtaşlarını sayıp döküyor: Eğitim, ordu, din, meclis, belediye, spor vb bütün örgütlenmelerini kendileri yapacaklar... Sonrası için bir "hooop" adımı kalacak!..”
Evet Öcalan bu programı uygulamaya koydu!
***
Zemin ve zaman uygun! Seçime gidiyoruz, AKP kesinlikle terör falan istemiyor, bu amaçla Öcalan'la İmralı'da görüşmeleri bir kaç aydır son derece hızlandırdı! Terörün olmadığı bir ortamda, AKP büyük bir oy çoğunluğuyla iktidara gelmeyi hedefliyor..
Öcalan bunun bilincinde... Kendi programını devreye sokarak bir oldu bitti yaratmaya çalışıyor, iktidarı da “çatışma yeniden başlar” diye tehdit ediyor..
Cemaat ile ilişkisinin amacı ne? Cemaat demek Amerika ve Amerikancı çözüm demek... Öcalan, hedefleri için şeytanla bile işbirliği yapar, onun açısından doğrusu budur.
İktidarı şimdilik Öcalan yönetiyor. AKP zaman kazanma peşinde.. Ama seçime varmadan, Kürt meselesininin geldiği noktada, çanak çömlek patlayabilir...
AKP sağ salim seçimi atlatabilirse, sonrası için “nasıl olsa tepelerim..” diye de düşünüyor olabilir!
Dört yıl daha zaman kazanacak çünkü..
--
13 Aralık  2010 / bilim ve siyaset 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder