Meral Akşener’in kumarı
Partisinden sekiz milletvekili istifa etti, kimi AKP’ye kimi MHP’ye geçti; kimi boşta kimi yeni parti kuruyor. Ama “Asena” esip gürlüyor. Tamam yeni ve toplama bir partide bunlar olabilir, ama bir değil üç değil beş değil... Sekiz olunca ciddi bir sorun var der, nedir bu diye bakarsınız.
İYİ Parti’nin dağılmasını isteyen biri değilim. İlk başta ortadan kalkan merkez partilerin yerini alacak, sağa sola dağılmış seçmeni ve eski partilileri toplayacak bir İYİ Parti hayalini kurdu politik arena. Bu AKP’ye kaptırılan seçmen için de belki bir çekim alanı olabilirdi.
Kılıçdaroğlu bunun için elinden geleni yaptı doğrusu.
Fakat şu gerçek ortaya çıktı: AKP’den seçmen (ve politikacı) çekip almak öyle kolay değil.
Nedenini hepimiz biliyoruz: Yıllardır iktidarda, seçmenlerine, adamlarına; para, iktidar, koltuk, makam, rütbe dağıtıyor. Köşeyi dönen dönene. Paranın yağdığı, herkesin devlet bankalarına hortum taktığı bir iktidara yamanılır.
Neyse hikâye uzun.
İSTİFALAR NE ANLATIYOR?
Güncelde kalalım. İYİ Parti’de bu kısmi dağılma, a) iktidar olma umudunun uzakta olması, b) iyi yönetilememesiyle (Parti olamama! Liderlik sorunu) ilgili. Parti içindeki ilişkileri iyi bilmem ama olan bitenlere dışarıdan bakınca fotoğrafı kısmen görüyorsunuz, bir de dışarı taşan parti içi kulis haberleri.
Ama son iki istifası çok şey anlatıyor: Durmuş Yılmaz ve Bahadır Erdem. Tabii bir de Adnan Beker var.
Nebi Hatiboğlu adındaki iş insanının AKP’ye kapağı atmasının nedeni belli.
Ana sorunun Meral Akşener’in ittifak yok, kantara çıkıp ne kadar çektiğimizi göreceğiz, demesi ve bu politikasındaki ısrarı. Bu politikası sabit fikir gibi. 6’lı masayı terk etmesinden hemen sonra, iki-üç analizimde kafasındaki stratejiyi deşifre etmiştim. Kim danışmanlığını yaptıysa, çok cesur ancak gerçekleşmesi bugünkü koşullarda olanak dışı bir strateji. CHP-Kılıçdaroğlu kaybedecek, kendisi, içinde bulunduğumuz beş yıl içinde eriyecek ana muhalefet yerine geçecek ve 2028 seçimlerinde de bu kez RTE’nin yerine başkan seçilecek.
Şimdiki kantara çıkma, yalnız başına yerel seçimlere girme politikasında, önceki politikasının izdüşümlerini görüyorum.
Ama masayı terk ederken kafasındaki hayal ne kadar gerçekdışı ise şimdiki de o kadar gerçekdışı.
1 NİSAN’DA KÖTÜ BEKLENTİ
Demek istediğim, İYİ Parti’yi hiç ittifak kurmadan, yalnız ve tek başına yerel seçimlere sürüklerse, 1 Nisan’daki manzarayı söyleyeyim. Bugünkü koşullar itibarıyla, çok önemli değişiklikler olmazsa politik arenada, Meral Akşener’in parti liderliğinden ayrılması çok büyük olasılık. Belki bazı yerlerde başarı kazanabilir ama işte o kadar, oy kaybı büyük olur.
Meral Hanım bunu hesap etmiyor mu? Bir politik lider şüphesiz büyük oynayabilir, partisi ve seçmenini bu büyük oyunun peşinden sürükleyebilir.
Fakat politika mucizelerin işi değildir.
Bir hesap kitap gerektirir.
Burada esas olan, bu politikanın sadece Meral Hanım’a değil aynı zamanda İYİ Parti’ye de faturasının ağır olabileceğidir.
İşte bu faturayı peşin görenler partiden ayrılıyor.
Peki bu “kararlılıktan” geri dönüş yok mu? İkinci bir hesabı çekmecesinde tutuyor olabilir mi? (Yarına)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder