Orhan Bursalı
Hareket ve hareketsizlik: Etkileri büyük
Bugünkü bilim yazısını bedeni dinç ve sağlıklı tutmaya ayırsak ne dersiniz? Bu konuda dünyada tabii özellikle ABD ve Avrupa’da çok ve giderek artan sayıda araştırma yapılıyor. Üstelik daha sistematik, daha derin, daha karşılaştırmalı... Bunu yazarken düşündüm neden ABD’de özellikle?
Nedeni açık tabii ki: Obezlik, hareketsizlik, kötü ve/veya yanlış beslenme... Bu saydıklarımın yol açtığı hastalıklar ve hasarlar saymakla bitmeyebilir. Metabolizma ile ilgili sayısız hastalık... Şeker, yüksek tansiyon... Sayın sayabildiğiniz kadar. Tabii bunun kanser vb. gibi hastalıkları tetikleyici yönleri de var.
Mesele kişisellikten çıkıp kamusal bir hal aldı. Devletlerin sağlık harcamaları altından kalkılamayacak bir durumda.
Her gün izlediğimiz bilim bültenlerinde sağlıkla ilgili araştırma haberleri çok bol. Bunlar Herkese Bilim Teknoloji dergisinde yayımlanıyor. Egzersizin önemi, sürekli oturmanın giderek hastalıklarla, erken ölümlerle ilişkileri... Bu sayıya baktım, özellikle beslenme konusunda çok ciddi uyarılar var.
KOŞMAK VE YÜRÜMEK
Önümde açık olan yazıda, (NYT), kalıcı sağlık için hangisi daha iyi, koşmak mı yürümek mi, diye soruluyor, hepsi de üniversitelerde yapılan bağımsız araştırmalar.
Yürümek yaygın fakat yürüyüşe kişiye göre yavaş ve hızlı, kısa-uzun koşu eklemek, çok daha yararlı sonuçlar üretiyor. Mesele kalbin ve ciğerlerin verimliliğini artırmak. Bu süreç içinde ne hacimde oksijen alıyorsunuz bedeninize? Hafif koşu bunu artırıyor, derin ve bol oksijen alımı sağlık için bir altın standart kabul ediliyor. Daha sağlıklı bir yaşamın ötesinde uzun ömürle de ilişkili bir konu.
2000 orta yaşlı erkek ve kadının katıldığı araştırmaya göre, gün boyunca yavaş ve küçük miktarda aktivite yapmak bile, tamamen hareketsiz kalmaya kıyasla maksimum oksijen değerini artırıyor, hele biraz hızlanınca... Ilımlı aktiviteler bile kalbi güçlendiriyor ve kaslar için yakıt üretiyor. Yavaş bir koşu bile kalbi ve ciğerleri daha fazla çalıştırıyor.
Tüm araştırmaların ortak hükmü: Yürümek, koşmak, tüm aktivitelerin zihin-beyin üzerindeki etkileri büyük. Bu başlı başına bir konu. HBT gelecek sayısında salt bu konuyu derinlemesine araştırıyor: Yedek beyin deposunu doldurmak... Bekleyin.
BATI MERKEZLİ TARİH YAZIMI
Dr. Oktar Türel, perşembe günkü Batı merkezli tarih ve bilim yazımına ilişkin katkıda bulunuyor: 20. yüzyılın ilk yarısında Arnold Toynbee ve Oswald Spengler’in çalışmalarında dünya siyasal ve toplumsal tarihinin bütüncül bir anlayışla ele alınması düşüncesinin izlerine rastlanmaktaydı. 20. yüzyılın ikinci yarısında özellikle Fernand Braudel, William McNeill ve Marshall Hodgson’ın katkıları bu yaklaşımı daha da güçlendirdi.
Ülkemizin akademik çevrelerinden de bu bağlamda Prof. Dr. Huricihan İslamoğlu’nun Peter Perdue ile birlikte derlediği Shared Histories of Modernity in China, India and the Ottoman Empire (2009) adlı eser, İslamoğlu’nun yakın tarihte yayımlanan Dünya Tarihi ve Siyaset (İletişim, 2022) kitabında derlenen makaleleri örnek olarak anımsanabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder