Orhan Bursalı
Bir Ömür Akyüz gelip geçti...
Dün Ömür Akyüz’ü yolcu ettik. Boğaziçi Üniversitesi’nde fizik profesörüydü. Son dersini verdikten hemen sonra aniden rahatsızlanmış ve hastanede kurtulamamış. Ömür Akyüz için kan aranıyor mesajını aldıktan bir gün sonra kaybettik, haberi geldi.
Durun bir hesap yapmalıyım. Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji 1986 Şubat’ında yayımlandı ilk kez. Sonra 2016 Nisan’ında ise HBT... Bu yayıncılığın içinde hep Ömür Akyüz vardı. Yazdı, eleştirdi, bilgilendirdi, danışmanlık yaptı, küstü, siz adam olmazsınız dedi...
Yayıncılık hayatımızın içinde hep Ömür hocamız olarak rol oynadı, yol gösterici olarak. Özlem Yüzak’ın Boğaziçi’nde hocası oldu. HBT’nin Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlediği tüm konferansların yılmaz bir izleyicisi, söz alıcısı, eleştiricisi, katkıda bulunanıydı... Reyhan Oksay, “Eyvah ki eyvah, şimdi bizi kim eleştirecek?” dedi kayıp haberini aldığında. HBT’yi Boğaziçi çevresinde bulamayınca hemen arardı. Kendisine bulamadığı HBT’leri gönderdiğimiz çok oldu.
Eve gelince hemen oturdum, Ömür’ü bu yazıyla yolcu etmek için. Bilgisayarımdaki geçmiş yazı depolarında Ömür Akyüz’ü aradım. Ne çok yazı geldi önüme. Bazen bir not bazen iyi bir yazı bazen bir katkı olarak.
DİLE MERAKLI
Dilbilime meraklı, sözcüklere meraklı, kavramlara meraklı...
Celal Şengör, bir yazısının dipnotunda şöyle yazmış mesela: “Muhterem dostum fizik profesörü Ömür Akyüz bana bir not yolladı ve kullandığım Türkçe fizik terminolojisinin yanlış olduğunu söyleyerek bana neleri kullanmam gerektiğini yazdı: Yerçekimi yerine kütleçekimi, izafiyet yerine görelilik; dört temel kuvvetin adları: Kütleçekimi, elektromanyetik, yeğin ve zayıf çekirdek kuvvetleri. Öğretmenliğini benden hiçbir zaman esirgememiş olan Ömür’e teşekkür borçluyum.”
Dergideki yazılarda ısı-sıcaklık kavramlarının yanlış kullanımını eleştirirdi. Bazen ısı yerine sıcaklık kullanılmış, bazen de tersi. Yahu bunu kaç kez size yazacağım derdi.
ISI MI SICAKLIK MI?
O yazısını buldum, girişi ve bazı noktaları:
ISI mı SICAKLIK mı? Albert Einstein ve Leopold Infeld “Fiziğin Evrimi” adlı kitaplarında “Bu iki kavramı (yani ısı ve sıcaklık) birbirilerinden ayırt etmek, bilim tarihinde inanılamayacak kadar uzun bir zaman almıştır...” demekteler. Bu ayrım, bilimsel olarak ilk yapılalı tam 250 yıl geçmiş olmasına karşın konuşma diline henüz giremedi. Konuşma dili bir yana ciddi olması gerekli yerlere bile girememiş görünüyor. Gazetelerde ve televizyonlarda hava durumu sunanların dışında pek doğru kullanan yok. Reklamlar ise iyice rezalet, deterjanlar hep “her ısı derecesinde” kullanılıyor. En iyi denebilecek bir marka çamaşır makinesinin sıcaklık ayar düğmesinin altında “ısı ayarı” yazıyor... DERECE ile ölçülen daima SICAKLIKtır. ISI ise kalori ya da joule (jül değil, cul) ile ölçülür... Isı, bir cismin içine dışarıdan verilen ya da o cisimden dışarı alınan enerjidir. Sıcaklık ise cismin içinde tutulan enerjinin bir ölçüsü, kabaca yapısındaki moleküllerin ortalama enerjisidir...
***
Çok yazısı var, bulabildiğim tüm yazılarını bir HBT e-kitabına dönüştürme düşünceme Cem Say da çok iyi olur dedi.
Güle güle sevgili Ömür Akyüz, yolun açık olsun, bizde yaşamayı sürdüreceksin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder