obursali@cumhuriyet.com.tr
Bir Cumhuriyet ailesi ve son kuşağının başarı öyküsü
Aslında bütününe baktığınızda baş döndürücü bir Cumhuriyet öncesi ve hemen sonrasından bugüne uzanan ve başarıyla geleceğe göz kırpan bir Türkiye öyküsü var karşımızda. Ta Tepedelenli Ali Paşa’dan ve Trakya Türklerinden bugüne uzanan birkaç kuşak...
Tüm bu öykünün bugünkü temsilcisi, yazdığı “Kırmızı Tuğlalar, Kaşıkçı Elması’ndan Aroma Sanayisinin Liderliğine Giden Yolda Bir Başarı Öyküsü” kitabıyla Murat Yasa.
Bence Kaşıkçı Elması da ailenin bugün en önde geleni olarak Murat Yasa’ya ait, yani Topkapı’da yanlış yerde bulunuyor!!!
Ne alaka diyeceksiniz: Ali Paşa bugüne uzanan ailenin başlangıcında duruyor. Yanya valisinin unvanları, “Yanya Sultanı ve Müslüman Bonapart”. Bugün Topkapı Sarayı’nın dünyaca ünlü Kaşıkçı Elması, Ali Paşa’nın hazinesindeyken, kafası kesilince hazinesiyle birlikte elmas da Osmanlı’ya geçiyor.
Elmas aslında, Hindistan’dan Napolyon Bonapart’a satılıyor. “Napolyon tutuklanıp Elbe Adası’na hapsedilince annesi elması satılığa çıkarmış”, Ali Paşa elması satın alarak çok sevdiği ikinci eşi Vasilike’ye hediye etmiş.
PEDALLA 2 BİN 850 KM
Ali Paşa’dan sonraki neslin hikâyesini okuyoruz Murat Yasa’dan. Dedesini tanıyoruz, sonra da babası Suat Yasa’yı. Suat Bey Sümerbank’ın bursuyla Belçika’da okuyan ve İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen önce devletin geri çağırmasıyla bisikletiyle Liege’den İstanbul’a 2 bin 850 km pedal basan, Cumhuriyete kanat geren neslinden. Bisiklet ise Aromsa Müzesi’nde! Devlet, Suat Bey’i tahsilini tamamlaması için ABD’ye gönderiyor. Gidiş de dönüş de gemiyle! Sonra devlet fabrikalarında önemli görevler üstleniyor.
Hikâye uzun ama gerisi, oğlu Murat’ın büyük bir sabırla, taş üzerine taş koyarak, adım adım geliştirerek, kazandığını tamamen işini genişletmeye harcayarak bugün yarattığı Aromsa’ya ait.
Murat Yasa’nın Aromsa öyküsü etkileyicidir.
Tamamen araştırma-geliştirmeye dayanan, bilimsellikten hiç ayrılmayan, yenilikçilikten ve çok yönlü üreticilikten, konusunda keşfetmekten keyif alan, yabancı ürün yerine her zaman burada üretmeyi milli bir görev bilen, yüreği ülkesi için atan bir Cumhuriyet insanı.
BİLGİ TOPLUMU PATRONU
Aromsa’yı hep Ar-Ge temeli üzerinde büyütüyor. 400 kadar çalışanının her zaman mutlu ve iyi yaşamasını ilke edinmiş, ender bulunan bir “sosyal” patron.
“Bilgi temelli” fabrikalar, beyaz yakalılar, kadın şefler ve yöneticiler, çoğunluğu kadınların oluşturduğu çalışanlar...
Murat Yasa dünyayı izliyor, en iyisini yapma gayreti içinde, laboratuvarlarını sürekli yenileyip geliştiriyor.
Tanıdığımız, Ada’dan dost olduğumuz, çalışmalarını hep yakından izlediğimiz ve bu büyük öykünün yazılmasını teşvik ettiğimiz için, bunları rahatça yazabiliyorum.
Yer yer bana okuttu, yazmasına hiç yardımımız dokunamadı ama hep destekledik, sonuçta aynı zamanda iyi bir yazar olduğunu da kanıtladı.
Bu kitaptaki yazma disiplini, Aromsa’nın büyüme disiplini gibi geldi bana.
Eline sağlık diyorum. Yakın tarihte ne büyük aile öyküleri var, hepsi bir iki kuşak anılarda yaşayıp yaşam değirmeninde hızla kayboluyor.
Murat Yasa, geçmişini, bu zaman değirmeninin çarkları mı desem, taşları mı yoksa makinesi mi, canavar ağzından kurtararak önemli bir iş daha başarmış
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder