obursali@cumhuriyet.com.tr
Sultanizm’in sonu için eksik temel politikalar var
6’lı masanın anayasa önerisini gördük, uzun süren bir çalışma ancak olgunlaştırılarak millete sunuldu, bu anayasa taslağı Türkiye için şüphesiz iyi bir geleceğin kapılarını açacak, tek adamın keyfi yönetimine son verecek ve kurumsal bir yapının vereceği uzun soluklu güvence içinde gerçekten yeni bir ülkenin inşasını sağlayacak niteliktedir.
Bu anayasa şüphesiz bir rejim değişikliği öneriyor.
Parlamentonun dışlandığı, tek adamın tüm atamalara imza attığı, halka karşı hiçbir sorumluluk taşımayan atanmış kimselerini bakan yapıldığı, Meclis’e hesap bile vermediği, yasaların anayasanın uygulanmadığı bir otoriter sultanlık rejiminden, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ve temsilcilerinin ülkeyi yönettiği, hesap verdiği, şeffaflığın egemen olduğu bir sisteme geçeceğiz..
Mutlaka geçmeliyiz, yoksa gelecek karanlık.
6’lı masa bir umut doğurdu.
Ama şimdi çok daha önemli bir aşama onları bekliyor: Erdoğan’ın büyüklük gösterileriyle seçim kampanyasını başlattığını görüyoruz, bir adım öne çıktı, ortalığı kasıp kavurma niyeti açık. Bu meydan okumaya daha büyük bir meydan okuma ile yanıt vermeliler.
DOĞU’YA BAK!
Batı’ya bakmak ABD, İngiltere, Almanya bilim ve finans çevreleriyle ilişki aramak kaçınılmaz şüphesiz. Türkiye Batı’ya değil Doğu’ya bakmalı biçimindeki öğütlerin, en büyük ihracatını Batı’ya yaptığı ve en büyük doğrudan yatırımların da Batı kaynaklı olduğu düşünülürse, ülkenin Doğu ile Batı arasında kendi çıkarını düşünen dengeli bir politika izlemesi doğaldır ve gereklidir.
Herkesle bağımsızlık temelinde ilişki, tüm dünya ile barış temelinde ticari kültürel, bilimsel ilişki... Kendi ekonomik gücünü inşa etmeye öncelik... Bu amaca yönelik dünyadan olabilecek tüm katkıları aramak...
Kılıçdaroğlu’nun es geçtiği bir konu var: Rusya ile ilişkiler. Arap ülkeleri ile ilişkiler.
Yaşadığımız Doğu-Batı; Rusya-ABD- Avrupa arasındaki büyük gerilim, ekonomik ambargolar, Türkiye’ye fırsat doğurdu, RTE bu fırsatı iyi değerlendirdi, bir geçici “siyasi bağışıklık” kazandı, ve adamları da bunu iç politikada “Dünya Lideri” propagandasına tahvil ettiler.
MOSKOVA SİZİ BEKLİYOR
Rusya Türkiye arasındaki kapı-ilişkiler her iki ülke içinde verimli ve önemli. Moskova, size bakıyor, iktidara gelirseniz, bu ilişkiler ne olacak, NATO mu iktidara gelmiş olacak, Ankara dengeli ilişkileri sürdürebilecek mi?
CHP’nin bu konuda bir sözü yok mu?
Bu nedenle diyorum ki Moskova ziyareti birinci derecede önemli. Bu alanı boş bırakırsanız, salt ekonomik çöküntüye güvenerek iktidar olma seçeneğinizi tehlikeye atarsınız.
Aynı şekilde Arap ülkeleri ile yeni bir dönem başlıyor. Arap ülkeleri, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerindeki bağımsız bir güç olma gelişmelerini okuyamayan bir siyaset, başarı kazanamaz. Konu tank palet fabrikası ile iktidarı sıkıştırmanın çok ötesindedir. Millet bununla ilgilenmiyor. Minör değil majör politikalar zamanındayız. CHP’de bunun yönetimde ve danışmanlıkta ciddi işaretlerini görüyor muyuz?
FIRSATLARI TEPMEYİN
CHP iktidara hazırlanıyorsa, Arap ülkeleriyle şimdi hemen ilişkilerini inşa etmelidir. Burada da meydan okuyucu bir ziyaret gündeme getirilmeli...
Muhalefet, iktidarın düne kadar ne caniliğini ne kasaplığını bıraktığı Mısır/Sisi ile çok daha temiz ve hızlı ilişki kurabilecek durumdadır. Bir girişim görüyor muyuz?
En önemli konu Suriye. Saray eveleyip geveliyor. Bir büyük barış planı ile Şam’ı ziyaret etmeye hazır mısınız? Esad ile dürüst ve sıcak bir ilk ilişkiyi kurabilecek fırsat elinizin altındayken ne duruyorsunuz?
RTE’nin “dünya lideri” propagandasını elinden alacak bir dış politika konseptiniz yoksa, durum zor.
İktidar, büyük ve cesur meydan okumaların, girişimlerin ağzındadır.
Çekip aldınız aldınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder