SAYFALAR

8 Eylül 2022 Perşembe

Bir gece ansızın adalara mı gidecek, Maraş’a mı?

 

Bir gece ansızın adalara mı gidecek, Maraş’a mı?

05 Eylül 2022 Pazartesi


Cumartesi günü cumhurbaşkanının Samsun’da Yunanistan’ın kışkırtmaları karşısında yaptığı konuşmada sarf ettiği sözler önemli: “Adaları işgal etmeniz falan bizi bağlamaz. Vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Hani diyoruz ya ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’. Vereceğimiz mücadele zorlu olacaktır, fedakârlık gerektirecektir ama sonunda ortaya çıkacak başarının getireceği huzurun, mutluluğun, refahın tarifi mümkün değil.”

Yunanistan’a karşı bir savaş kararı alınmış adeta ve halk bu kararın getireceği başarı ve mutluluğa inandırılıyor.

Epeydir seçimi kazanmak için cumhurbaşkanının elinin altında tuttuğu seçeneklerden birinin “dışta büyük bir olay”la milleti iktidar saflarında toplamak olduğunu tartışırım. Bu 2015 Haziran-Kasım seçimleri arasında yaşadıklarımızla test edilmiş bir bellek kaydıdır. Haziran seçimlerinde hükümeti kuramamış (yüzde 42), yaşadığımız büyük karanlık dönemin sonunda beş ayda yüzde 49’u aşan oyla iktidarını sürdürmüştür.

Şüphesiz Yunanistan yönetimi siyasi aptallıklarını sergiliyor. Üç bir yanı denizlerle çevrili Türkiye’yi haksız ve hukuksuz kendi sahilleri içine hapsetmek, S-300’lerle uluslararası sularda Türk uçaklarını “radarda kilitlemek”, Türkiye’ye karşı durmadan silahlanmak, Yunanistan’ı ve bazı adaları tamamen Amerika’nın askeri üslerine dönüştürmek (5 iken 9 olmuş), bir komşu ülkenin kesin düşmanca tutumunu ve kışkırtma politikalarını gösterir.

İKİ DÜŞMAN ÜLKE

Yunanistan ve Türkiye, iki NATO ülkesi, dost değildir ve mesela NATO’nun içinde bulunduğu bir savaşta adeta birbirleriyle savaşabilecek bir gerilime-potansiyele ulaşmıştır.

Kurtuluş Savaşı yenilgisi Yunan politikacıların intikamcı duygularını hep ayakta tutmaktadır. Yunanistan’dan bir politikacı adam olarak Venizelos çıktı, başka da çıkmadı. Çipras daha akıllı ve makul. 

İki ülke, tarihin en büyük birliğini, karşılıklı yararı, dostluğu, barışı sağlayabilecekken ve bunları iki milletin refahına dönüştürecekken Atina, Büyük Yunanistan miti ve Türkiye düşmanlığı peşinde koşmayı tercih etmektedir. Bu politika şüphesiz halkları birbirine düşman etmekte ve büyük devletlerin savaş ve gerilim, silahlanma silah satışı politikalarına da kurban etmektedir.

TACİZ VAR FAKAT...

Evet Miçotakis iktidarı tacize oynuyor fakat Erdoğan’ın bu sözleri Yunanistan’ın tacizlerine verilebilecek benzer karşılıkları çok aşıyor.

Erdoğan’ın “Adaları işgal etmeniz bizi bağlamaz” sözlerinin altında “Aslında adalar bizim, bunları size veren anlaşmaları tanımıyoruz, adaları almak kolay..” anlayışı veya karşı tacizi var.

“Vereceğimiz mücadele zorlu olacaktır, fedakârlık gerektirecektir ama sonunda ortaya çıkacak başarının getireceği huzurun, mutluluğun, refahın tarifi mümkün değil.”

Bu sözler arka planda bir niyeti mi dışa vuruyor yoksa Atina’ya üst perdeden, onların tacizlerinin üzerine çıkan bir üst taciz mi, tabii bilmiyoruz. Amacını aştığını kabul etsek bile ikinci olasılık olmasını dileriz şüphesiz ki.

SEÇİMLER VE ATİNA

Atina, politikasıyla, Erdoğan’ın hizmetinde. Yeniden seçilmesini istediği görülüyor. Erdoğan’a sürekli pas atıyor, bu açıklamaları yapmasını sağlıyor, Hulusi Akar da sahada, askeri elbiselerle F-16’lar kullanıyor. O da bol bol konuşuyor.

Erdoğan’ın elinde seçimlerde bir Yunanistan kartı mı var? 

Yunan adalarına yönelik bir “saldırı projesi” olamaz. Zerre akılcı değil, sonuç da hüsran olur, ABD ve NATO’nun varlığını düşünürseniz. Ankara’da kimsenin aklından böyle bir düşünce geçtiğini düşünmüyorum. Erdoğan’ın klasik “Bir gece ansızın gelebiliriz” halka siyasi gazı.

Peki, ne olabilir? Kıbrıs’ta mesela Maraş’ı açmak mı? 

Bunun doğurabileceği tepkileri göğüsleriz diye düşünüyor olabilirler. Zaten bir iki küçük girişim oldu. Maraş zaten Türkiye’nin işgali altında, Kıbrıs pazarlığı için elde tutuluyordu.

Benim aklıma yatıyor. Peki bu girişimin yaratacağı “milli his kışkırtması” bekleneni sağlar mı iktidara?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder