obursali@cumhuriyet.com.tr
SADAT: Önce ideolojileri sonra iç savaş eğitimleri
SADAT örgütünün ideolojik ve eylem bütünlüğü açısından analizini bu kez farklı bir boyuttan sürdüreceğim.
Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER), ilk ortaya örgütlü çıkışları. Orduyu dindar yapmak için ordu içinde faaliyet gösteren ve bu nedenle ordu ile ilişkileri kesilen subay ve astsubayların ağırlıklı olarak kurdukları bir dernek.
Adnan Tanrıverdi, köktendinci birisi. Mehdi gelecek diyor. Ve Mehdi gelmeden ortamı ona hazırlamayı görev ediniyor.
Mehdi, İslam ülkelerine geleceğine göre, hazırlıkları Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerinde.
İslam ülkelerini kurtaracaklar! Böyle bir ideolojileri var. Şeriatla yönetilen hem distopik hem de imkânsız, üstelik başkenti İstanbul olacak İslam Konfederasyonu hayalini satıyorlar.
‘DEVLETİMİZİN KONTROLÜNDE’
İslam ülkelerini nasıl hazırlayacaklar?
Dinci ideolojilerini ön plana alarak, onlara askeri konularda eğitim vererek.
Bakıyor ki İslam ülkelerinde, mesela Suudi Arabistan’da çok sayıda, mesela ABD’li şirket askeri eğitim vb. hizmeti veriyor, onların yerine niye bu hizmeti biz Müslümanlar vermesin diye yola çıkıyor ve 28 Şubat 2012’de ASDER’lilerle birlikte SADAT’ı kuruyor.
Diyor ki Kübra Par’a (2018): “İslam ülkelerinin kendi ayakları üzerinde kalması için emekli askerlerimizi organize ederek destek verelim diye düşündük. Devletimizin kontrolünde, eski Osmanlı coğrafyasındaki Müslüman ülkelere ihtiyaç duydukları hizmet verilmeliydi. Bu hizmet verilirken bu şirketler aynı zamanda ülkemizin dış politikasının da bir enstrümanı olmalıydı. ASDER mensupları ile 28 Şubat 2012 tarihinde SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat, Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ni kurduk…”
28 Şubat tarihi tabii ki ilginç. 1997’de ordu, doğrudan müdahale etmeden hükümetin değişmesine neden olmuştu.
DIŞ POLİTİKA ENSTRÜMANI
Burada ipuçları: SADAT devletin kontrolünde iş yapacak... Aynı zamanda ülkemizin dış politikasının da bir enstrümanı olacak.
Adnan Tanrıverdi, ASDER üyeleri olarak Kısıklı’da evinde ziyaret ettiği o zaman başbakan RTE’ye bu fikrini kabul ettiriyor ve SADAT’ın ordu ile işbirliği macerası başlıyor.
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı ile Güvenlik ve Dış Politika Kurul Üyeliği’ne getiriliyor. Bu sıfatlarla güvenlik zirvelerine katılıyor.
2020’de Mehdi gelecek ortamı hazırlamalıyız açıklamasını yapınca ortalık karışıyor ve görevlerinden istifa ettiriliyor.
Ama burada önemli olan, bu kafa yapısında bir kişinin, altı yıl boyunca bu Saray görevlerinde kalmasıdır.
Herhalde Cumhurbaşkanı, yahu ne boşboğaz bir adam, dilini tutamadı, demiştir.
Adnan Tanrıverdi, “Gayri nizami Harp Kursu” görmüş, Genelkurmay Özel Harp Daire Başkanlığı ve Akit yazarlığı yapmış bir isim.
Kurduğu SADAT “Gayri Nizamı Harp” ve “Keskin Nişancılık” gibi başlıklarla da dikkat çekiyor. “Kara Harekâtı”, “Keskin Nişancılık”, “Koruma”, “Tahrip”, “Gayri Nizami Harp”, “İleri Tek Er Muharebe”, “Topçu ve Havan İleri Gözetleyicilik”, “Tank / Zırhlı Araç Avcılığı” gibi kurs eğitim paketleri ile “hizmet” veriyor.
Bu görev süresince, TSK’nin yeniden yapılanmasına düşünceleri anlaşılan ışık tutmuş.
SADAT “Devletin kontrolünde”, “ülkemizin dış politikasının da bir enstrümanı olarak” hizmet vermiş.
Saray’ın SADAT’ın teşhir edilmesini dış güçlere hizmet olarak nitelendirmesi boşuna değil.
Dış güçler “SADAT’tan rahatsız” ise bu örgütün devlet kontrolünde Suriye’de, Libya’da yaptığı örtülü işler var demek.
Kim bilir, bu örtülü işler arasında AKP iktidarının devamı için, “yerli ve milli” içeriye yönelik ne hazırlıklar var, bilmiyoruz.
Ama bu faaliyetlerin hepsi çıkar ortaya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder