obursali@cumhuriyet.com.tr
Putin bir rastlantı değil, Rusya’nın geçmişi Putin’de canlandı
“Savaşa karşıyız.” Şüphesiz! Fakat savaşa karşı olduğumuzu açıklamak pasif bir tavırdır ve savaşçı güçleri durduracak bir etkisi yoktur veya çok zayıftır.
Bu pasif tavrın karşı seçeneği şudur: Barışı inşa etmek!
Barışı inşa ederseniz savaşı, savaşçı duyguları, hegemonyacılığı dışlarsınız.
Evet, konumuz Rusya’nın bağımsız bir devleti, Ukrayna’yı işgali. Şüphesiz ki bu kabul edilebilir, onaylanabilir değil. Bu savaş durumu, Avrupa’da lidersizliğin de bir sonucudur. Barışın inşa edilememesidir. Ama önce şunları okuyalım:
DÜN, BUGÜNÜ ANLAMAK İÇİNDİR
Avrupa’da iki dünya savaşı koptu. Rusya 1941-46 arası en büyük kaybı verdi; 11 milyon erkek, 2.5 milyon kadını kaybetti Hitler saldırısında.. Bu, Rusya’nın en büyük travmasıdır. Güvenlik politikaları önemli ölçüde bu travma üzerinde inşa edildi.
Bir de Rusya’nın tarihi, otoriter yönetimler tarihidir. Çarlık... Lenin-Stalin Komünist Partisi yönetimi... Ve Putin...
Rusya’nın devlet ve yönetim hafızasını bunlar oluşturur. Güçlü bir saray-parti ve lider yönetimi. Şüphesiz hepsinin karakteri dönem farklılığından dolayı sanki ayrı, ama özünde aynı-benzer bir yönetim silsilesi var.
İKİ DÜŞMAN KAMPIN İNŞASI
Birinci Dünya Savaşı da emperyalist paylaşım savaşıydı ve Çarlık Rusyası bu savaşın ana cephelerinden biriydi.
1917 Rus devrimi, Avrupa ve ABD’de bu kez daha başka bir düşman yarattı: “Komünizm heyulası.”
İkinci Paylaşım Savaşı’nın galipleri de esas olarak Rusya, yani o zamanki Sovyetler Birliği ile ABD oldu ve Avrupa aralarında iki etki alanına bölündü.
İki düşman kamp da diyebilirsiniz.
1946’dan 1989’a kadar, 45 yıl süren dünya çapında bir amansız mücadele - savaş yaşadık, atom silahlarının ve uzay yarışlarının gölgesinde.
Sovyetler çöktü ve ABD kazandı, tüm Doğu Avrupa’nın Sovyet nüfuz alanı ABD etkisi altına girdi.
Ama perde kapanmamıştı, 2000’li yıllardan itibaren Putin ile beraber, yeni bir Rus açılışı yaşanıyor. Arkasında Çarlık ve Komünist Parti’den devraldığı güçlü bir hafıza eşliğinde.
BARIŞI İNŞA ETMEK!
Avrupa ülkeleri burada bir daha büyük savaş çıkmasını önlemek için Avrupa Birliği’ni kurdular. Rekabet değil, zenginlikleri ve refahı uzlaştırmak.
AB’nin başarısını tartışmayacağım. Ama Avrupa, ABD’nin etki alanı içinde hareket etti. Bu işine geldi, savunmasını dünya jandarmasına bırakıyor ve rahatlıyordu.
Sovyetler Birliği çökünce, Avrupa’da bu kez çok daha geniş, gerçek bir barışın egemen olacağı büyük bir coğrafya olanağı açıldı.
Ama bu coğrafya barışın ve işbirliğinin değil, Soğuk Savaş’ın etkisini sürdürdüğü alan olmaktan kurtulamadı.
Bunun esas sorumlusu, dünyayı istediği gibi eğip büken, kıran, vuran, yıkan, sömüren ABD’dir.
Rusya hep rekabet edilecek, Amerikan mali, kültürel, siyasi ve ekonomik hegemonyası altına girmesi gereken bir hedef ülke oldu.
AVRUPA BAĞIMSIZ OLAMIYOR
Avrupa, Avrupa Birliği ile yeniden hayata dönmesine rağmen, ABD’nin hegemonya politikalarının bir parçası olarak kaldı.
1991’de bu kez Rusya’yı da kapsayacak bir ekonomik işbirliği, barış ve hakkaniyete dayalı bir birliktelik yerine, Rusya’ya karşı NATO’nun genişleyerek inşası ön plana geçti. NATO, ABD demekti.
ABD + AB, NATO’yu Rus sınırlarına doğru adım adım genişletme politikasını ön plana aldı.
Barış değil, yeniden savaş inşası demekti bu. Rusya, güvenliği yeniden inşa etmeye yöneldi. Zaten atom silahları ve güçlü bir silah sanayisine sahipti.
Rusya’nın geçmiş belleği bu kez Putin’de canlandı.
Putin, bir rastlantı değildir.
Modern bir çar, Komünist Parti yönetimi belleği, bu kez kapitalist ülke rolünde tek adam.
Geçmişin hepsi Putin’de bütünleşmiştir.
***
Not: Avrupa’da lidersizlik ile Ukrayna, iki ayrı yazı konusu olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder