Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 10 Mayıs Pazartesi, 2021
Dünkü yazımda COVIT hastalarının tedavi protokolünde öncelikli bir ilaç olarak en azından 4 milyon hasta / vakada kullanılan hidroksiklorokin sıtma ilacının artık ilaç /tedavi protokolünden çıkartıldığını belirtmiş, ancak Sağlık Bakanlığı’nın bilimi kılavuz almadığı için 1 yıl boşu boşuna bu ilacı kullandırttığını yazmıştım.
Üstelik profilaktik (hastalıktan koruyucu) olarak.
Bu yazıda şimdi tedavi protokolünde Sağlık Bakanlığı’nın her hastaya verilen diğer gözde ilacı favipiravir’i ele alacağım, ama şu hidroksiklorokin veya Plaquenil ile ilgili bir kaç yeni notu daha paylaşmadan edemeyeceğim.
Bir okurum yazdı: “Hidroksiklorokin diğer kinin türevlerinde olduğu gibi çok uzun bir plazma eliminasyon yarı ömrüne sahiptir. Yayınlarda 30-50 gün gibi sayılar var. Bu şu anlama gelir, bu ilacı kullanan kişilerin kanında tek doz ilaç verilmesinden 30-50 gün sonra bile ilacın yarısı hala vücutta bulunmaktadır. Her gün vermeye devam ederseniz yüksek bir plazma konsantrasyonu oluşur ve ilaç kesildikten aylar sonra bile dokularda bulunur, özellikle gözlerde birikir ve retinaya geri dönüşümsüz hasar verir. Bu nedenle deneme yanılma işleri için iyi bir aday değildir..”
Koruyuculuğu yok
Prof. Önder Ergönül de, 21 Eylül’de şöyle diyordu:
“Çok önemli bir yan etkisi var. Yüzde 10, hatta bazı çalışmalara göre yüzde 20’ye varan oranlarda kalpte ritim bozukluğuna yol açıyor. Bu da ani kalp yetmezliğine neden olarak bayılma ve ölümle son bulmakta. Ki bunlar oldu Türkiye’de. Pandeminin başlarında, Mart-Nisan aylarında pek çok meslektaşımız hastalığa yakalanmamak için profilaktik (koruyucu) olarak kullandı. Sırf bu nedenle yoğun bakıma alınan oldu. Koruyuculuğu da olmadığı kanıtlandı.”
Diğer bir uzman bilimcimiz Prof. Özlem Azap da aynı tarihte, “Bütün bilimsel veriler eşliğindeki önerimiz ve beklentimiz hidroksiklorokinin Sağlık Bakanlığı’ndaki tedavi algoritmasından tamamen çıkarılması” talebini dile getiriyordu.
Ayrıca dünya çapında etkili ve önemli Amerikan Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (IDSA), güncellediği 25 Eylül tarihli "COVID-19'lu Hastaların Tedavisi ve Yönetimine İlişkin Kılavuzu” açıklamasında, COVID-19 ile hastanede yatan hastalar için hidroksiklorokin kullanılmasını tavsiye etmiyor ve tedavi protokolünden çıkartıyordu. COVID-19 tedavisinde yararı gösterilememesini ve ciddi yan etkilerini neden olarak gösteriyordu.
İnancın kökeni ne?
Ne araştırmaların sonuçlarına bakıldı incelendi tartışıldı, ne bu konuda uzmanların söyledikleri ciddiye alındı buna uygun olarak tedavi kılavuzları değiştirildi...
Neden?! Verdiğiniz ilaca güveninizin inancınızın kaynağı dayanağı neydi? Bu ilacı her şey anlaşıldıktan sonra da bir yıl boyunca 4 milyon kişiye sürü sepet içirttiniz! Hangi inançla, bilgiyle?!
Bu arada şunu merak ediyorum. İlacı Sağlık Bakanlığı’na veren/ satan şirket, tüm bu bilgilerden haberdar olduğu halde, Sağlık Bakanlığı’na “ilacın COVIT’e iyi geldiğine ilişkin bir kanıt bulanamadı ve üstelik ciddi yan etkilere sahip, biz üretici olarak bunu kullanmayın tavsiyesinde bulunuyoruz” dedi mi?
Bu şirketlerin böyle bir toplum sağlığı anlayışı olmalı mı, olmamalı mı?
Yoksa “ticari bir şirketin malını satmaktan başka düşüncesi olabilir mi, durup dururken böyle bir tavsiyede neden bulunsun” diyecek okurlar, böyle bir soru yönelttiğim için beni çok saf mı bulacaklar!
Bilmiyorum, belki de aralarında bir görüşme geçmiş olabilir. O zaman şu soru gündeme gelir: Bakanlığın bu ilacı her şeye rağmen hastalara kullandırtmasının ticari bir yönü var mı?
Favipiravir
Bakanlığın ilaç algoritmasında ana ilaç olarak Favipiravir var. Favipiravir’i bir Japon şirketi üretti. İlk başta COVIT’e iyi gelebilir düşüncesiyle kullanıldı, fakat bunu kanıtlayan hiç bir ciddi araştırma elde yok. Japon hükümeti bile COVIT vakalarında bunu kullanmıyor. Avrupada’da sıfır.
KLIMIK daha geçin yıl açıklamıştı: Ülkemiz dışında hiçbir ülkede ayaktan hasta tedavisinde kullanılmıyor. Favipiravir ilacı, ayaktan hastalarda yararına dair yeterli bilimsel kanıt elde edilmemişken neden ayaktan hastalara rutin olarak dağıtılmakta?
Hükümet ve Bakanlık bu ilacın biyoeşdeğerinin ülkemizde üretildiğini büyük bir olay olarak duyurmuştu. İyi güzel, ama COVID’e karşı etkili olduğuna ilişkin kanıt yok.
Ne kadar ödeniyor kutu başına, toplam ne kadar ödendi? Peki sıtma ilacına?
Bunların hepsi “devlet sırrı” biliyoruz.
Yarın: Tedavi Protokolü nasıl olmalı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder