SAYFALAR

18 Kasım 2020 Çarşamba

“Niye yaratalım, dışarıdan satın alırız

 Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 16 Kasım Pazartesi, 2020

 

 

Bugün bir kaç noktayı deşeceğim aşı ve bilim ile ilgili. Geçen Perşembe aşı ile ilgili yazdığım konu çeşitli açılardan çok tartışıldı. Niye milliyetlerini öne çıkartıyorsun, onlar zaten Türk değil, biri orada doğdu, diğeri 4 yaşında göç etti, Alevi idi göçe zorlandı, Aleviler Türk mü, gibi bir sürü zırvalık.

Yazımın niyeti, bu ülkede bilimin önemsenmediğini, üniversitelerin baskı altında tutulduğunu, siyasetin inançları doğrultusunda atanmış kimseler tarafından yönetildiğini ve böyle ortamlarda bilimin yeşeremeyeceğini ve yurtdışına beyin göçünün yaşandığını, zaten ülke dışında çalışan Türkiye kökenli bilim insanlarımızdan sadece büyük buluşların gerçekleştiğini vurgulamaktı.

 

Temel soru

 

TÜBİTAK tarafından yurtdışı bilim insanlarımızı ülkeye davet programlar açıldı. Umarım üniversitelerimizin ve bilimimizin düzeyini yükseltici çalışmalar yapıyorlar ve yapacaklar. Onların görüşlerine burada yer vermek isterim.

Uğur Şahin Özlem Türeci, burada okusalar ve akademisyen olsalardı, bugün dünya çapındaki bilimsel başarıyı yakalayabilirler miydi?  

Temel soru budur.

Bu durum, üniversite ve enstitülerde iyi şeyler yapan ve yapmak için çırpınan bilim insanlarımızın olmadığı anlamına gelmez.

Mesela TÜBİTAK’ta kurulan Aşı ve İlaç Platformu.

Bir aşı grubu insan üzerinde ilk safha deneylerine başlamış. Hayırlı olsun umarım başarıyla gelişir, seviniriz, ve ülkemizde son verilmiş aşı geliştirme konusunda ciddi bir bilgi birikimi sağlanır. Biliyorsunuz, ne gerek var, dışarıdan ucuz alıyoruz aşıları denerek çalışmalara son verilmişti.

 

ARGE’ye ne gerek var satın alırız

 

Özal döneminde başladı bu “dışarıdan alırız, ARGE’ye ne gerek var’ anlayışı ve politikası.

Neyse ki, savunma sanayinde 1998 öncesinde atılan ciddi adımlar sonucu bugün ülkenin insan yeteneklerinin neler yapabileceği gösterildi.

Bir ülkenin en büyük zenginliği insan kaynaklarıdır. Bunu alabildiğine geliştirdiğiniz ve önlerini yollarını açtığınız zaman, ülkeye ve bilime teknolojiye büyük bir sıçrama yaptırırsınız.

Her şeyi size dışarıdan vermezler, verseler bile size pahalıya mal olur. Öngörülü davranılıp aşı çalışmalarımız sonlandırılmasaydı, bugün Türkiye çoktan dünyada ön planda olabilirdi.

Dışarıdan satın alığınız burada üretilemeyen teknoloji- yüksek teknoloji ürünlerin üzerinde büyük bir ARGE yüksek değeri bindirilmiş durumdadır.

 

Maddi olmayan varlıkların yükselişi

 

Aşağıda bir grafik paylaşıyorum.



Grafik, Amerikan borsasında S&P 500 endeksindeki şirketleri iki bölümde inceliyor. Maddi varlıklara dayalı şirketlerin değerindeki azalışı (soldan itibaren) ve maddi olmayan değere sahip şirketlerin yükselişi.

Maddi değer derken, bina, ekipman, nakit para, depodaki mal ve toprak vs kastediliyor. Maddi olmayan varlıklar derken de, patent, yazılım, müşteri ve tüketici değerleri, marka değerler gibi fazla elle tutulur olmayan ama teknoloji yaratan şirket değerleri...

Bu ikinciler 1975’daki değeri toplamın yüzde 17’si iken, bugün ise yüzde 90’a ulaşmış durumda.

 

5 ayda 40 milyar dolar

 

Gelelim iki Türk kökenli bilimcinin  BioNtech şirketine. Bir kaç binası ve 1800 çalışanı var sadece. Bir de elde aşısı!

Şimdi kaç oldu bilmiyorum ama borsada değeri 40 milyar doları aştı 4 ay içinde!

Mesele anlaşıldı mı?

Bilime destek vereceksiniz.

Bütün yatırımlarınız birden bir buluşla, katbekat geri dönecektir.

***

Merak ediyorum, Saray’ın “Yeni Dönem”inde, üniversitelerde tamamen özgür bir ortam yaratmak ve liyakatı baş tacı etmek politikası da var mı, olacak mı, yoksa eski tas eski hamam mı..

Büyük bir değişime ihtiyacı var ülkemizin, tepeden tırnağa..

Bunu yapabilecek olan da büyük ve cesur düşüncelere!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder