Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 7 Mayıs Perşembe, 2020
Yukarıdaki gazetelere bakın, hepsi ağızlarına kollarına ayaklarına kelepçe takılmış, bir zamanların daha kişilikli yayın yapma uğraşısı içinde ve pek çoğunun başında da nesnel gazetecilik yapma isteği ve merakı olan insanların bulunduğu kuruluşlardı. Bir kısmı zaten sağcı ve iktidara yakındı, çoğu el değiştirdi. Sabah ekibi, TV’leriyle birlikte paketlendi, ilk büyük operasyondu; sonra milliyet paketlendi, derken Doğan medya paketlendi. Hepsi iktidar operasyonlarıydı.
İktidar ve çevresi bunları önüne seriyor ve gönül ferahlığı içinde her sabah ohhhh be! diyor. AKP’li Cumhurbaşkanı, zerre hazzetmiyor başka türlüsünden.
Farklı bir ses mi? Eleştiri mi? Ama şunu şöyle yapmıyorsunuz, bunu da yanlış yapıyorsunuz, lafları sinirlerine dokunuyor.
Çok somut bir olay. Bir maske meselesini güdemediler, döndüler dolaştılar başa geldiler, diye manşet çekenler tu kaka.
Cumhuriyet’in habercilerinin mahkemelerden başları dertten kurtulmuyor. Basın İlan Kurumu, ceza veriyor, RTÜK de eli boş değil.. Medya üzerinde iktidarın gizli yargıları bunlar. Mahkemelerin dışında. Mahkemelerin kararlarını beklemeye tahammülleri yok, bürokratları mahkeme gibi çalışıyor.
Bürokrasi mahkemeleri
Gelinen nokta, vakıf arsasında yasadışı iş yapan bir bürokrat üzerine haberi bile “terör suçlaması”na sokan bir iktidar zihniyetidir. Yoksa AKP’li Cumhurbaşkanı zihniyeti mi demeliydim.
Habercilik ve basın özgürlüğü yerlerde sürünüyor.
Bir utanmaz, hukuk fakültesinden zor unvan koparmış birileri de, iktidarın nasıl bir özgür basın yarattığı tvitlerini atarken, tüm göstergelerde ülkemizin bir kara bulutlar içinde kaybolmuş durumda.
AKP’li Cumhurbaşkanı, iktidarın muhalif siyasi partilere, tabi CHP’ye veryansın ederken, “aynı zihniyetin medyadaki uzantılarını da bir kez daha ikaz ediyorum” demez mi..
Barış kardeşlerimi içeri attılar diğer gazeteci kardeşlerimle.. Onları kucaklıyorum buradan. Bırakmamak için de bin bir takla atıyorlar, kanun dışı işler çeviriyorlar.
Sıra avukatlarda mühendis ve tabip odalarında
Mesele sadece medya değil, ülkedeki tüm örgütlü muhalifler veya haklı olduklarında eleştirmeyi artık bir onur meselesi olarak kabul edenler.
Ankara Barosu, Diyanetin başındaki bürokrat zatı mı eleştirdi, tahammül sıfır.
Tabipler odaları resmi söylemin dışında başka gerçekleri mi dile getirdi, tahammül sıfır.
Mimarlar, mühendisler bir hak, hukuk mücadelesi mi yapıyor ve ülkenin yararını savunuyor, tahammül sıfır.
Bunların hepsi hizaya gelmeli: “Barolar ve tabip odaları başta olmak üzere yapıları belirlenmelidir. Ankara Barosu'nun fütursuz saldırılarını gördük. Bu da bu düzenlemenin ehemmiyetini göstermiştir. Bu çalışmayı tekrar ele almalı, en kısa sürede Meclis'in takdirine sunmalıyız.” Bu kuruluşların yasaları değişecek, iktidar sevici yönetimlerin eline verilecek. Niyet bu.
Hangi hizaya? Yukarıdaki medyanın hizasına. İktidar şimdi onları da kelepçeleyerek, tek ses tek nefes yaratacak, mutlu mesut bir AKP Türkiyesi..
Yani toplumda her alanda tek iktidar sesi! Bütün alanlarda kurumlarda olduğu gibi. Zaten Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adındaki garabet sistemin amacı da buydu.
Darbeyi kim becerebilir
Virüs bulaşmasından büyük bir siyasi başarı çıkarma çabalarının yanı sıra, muhalefetin kendilerine darbe yapmak için kolları sıvadığı ucube düşünceleri de ortalığı kasıp kavuruyor. Her açıdan kötü duruma sürüklendikçe iktidar, yeniden toplumu düşmanlaştırma, korkutma ve yaşanan berbat ekonomik sefalette gözbağcılığı yapma piyasaya sürüldü.
AKP yahu bize şöyle darbemsi bir şeyler tezgahlansa, havasındalar.
Muhalefeti de bir adım sonra “beceriksizler, bunu bile yapacak gücünüz sıfır, nasıl iktidar olacaksınız” diye suçlamaya kalkışabilirler.
Bu darbemsi şeyi ancak kendi kendilerine yapabilirler, çünkü bu işi Türkiye’de kendilerinden başka becerecek bir güç yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder