Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 4 Mayıs Pazartesi, 2020
İçler acısı bir manzara. Havaalanını katlettiler. İki pisti parçaladılar. Kullanılmaz hale getirdiler. Sözcü 2 milyar dolarlık ziyan diye bir hesap çıkarmış. 14 milyar TL! Yani bu yeni bir havaalanı yapmanın bedeli.
Nedenini sormayın. Bu düşmanlığın akli bir tarafı sıfır. Kökleri taa Kurtuluş Savaşı ve Kuruluş dönemine kadar gider.. Bir danışman, eski solcuymuş, sevsinler onu, Kurtuluş’a bir itirazımız yok, ama Kuruluş’a var, demişti. Kurtuluş ve Kuruluş bir bütündür, toplamına itirazları var! Mısırlıoğlu’nun adeta müritleri pozisyonları, durumu açıklamak için yeterlidir.
Adının hâlâ Atatürk olması tahammüllerinin sınırlarını zorluyor. Bu bir. Çevre yollarındaki levhalarda hâlâ Atatürk Havaalanı levhaları durmuyor mu, sinirleri bozuyor. Adım adım, topluma sindirte sindirte yok edilecek hepsi.
Korona fırsatçılığı
Beklediler beklediler korona salgınını fırsat bildiler, büyük bahane: Hastane yapacağız. İstanbul Büyükşehrin akli hastane hazırlıklarını neden ellerinin tersiyle ittiler... Hastane olacaksa, havaalanının içi geçici bir hastaneye dönüştürülsün, çok ucuz bir maliyete, önerisine de kulak asmadılar.
Hayır, o zaman havaalanı ve Atatürk adı kalacak, pistler de kalacak, arsa da öyle onlara bakacaktı, işe kökten girişelim, dediler.
Ayrıca, toplumda havaalanının elde tutulması ve gerektiğinde üçüncü olarak kullanılması akli düşüncesinin yaşıyor olmasına da tahammülleri sıfır, toplumda böyle beklentinin de yok edilmesi gerekirdi.
Ayrıca, büyük mal orası, arsa, müthiş inşaat vadediyor, “İnşaat ya Resullah”çılığın adeta “kutsal değer” olarak yaşandığı böyle bir rejim döneminde, muazzam arsanın boş kalması, inançlarıyla köklü çelişki içinde.
Bütün bu nedenler, büyük bir yıkım için yeterli neden değil mi..
Müdür’e yalanlama
Korona hastanesi bahanesi, büyük bir yıkımın, katliamın nedeni yapıldı.
Emekli Hava Pilot Tümgeneral İrfan Sarp’ın 7 sayfalık bir araştırmayı; Atatürk Hava Limanı yok edilmemelidir, başlığıyla (isarp56@gmail.com), gerekçeleri sağlam, bilimsel, yazısını tüm yetkililere göndermiş.
DHMİ Genel Müdürü Hüseyin Keskin’in “Havalimanı’ndaki kuzey / güney yönlü 35/17 pistlerin istikametlerinin, yeni yapılan İstanbul Havalimanı pistlerinin uzantısı ile aynı olduğundan, hava trafiğinin yönetilmesinde problem olduğu gerekçesiyle bu pistlerin inşaat sahasına alındığı” açıklamasının doğru olmadığını, orada Hava kontrolü olarak çalışanların ve pilotlara doğrulatıyor.
Uzmanlar “İstanbul hava sahasında Atatürk, İstanbul ve Sabiha Gökçen havalimanlarının uçuş trafiğinin tam bir emniyetle yönetilebileceği uzman hava trafik kontrolörleri ve kaptan pilotlar tarafından net ve anlaşılır bir şekilde izah edilmiştir” diyor Sarp.
Sayın Sarp, bilmez miyiz, iktidarın bürokratı, gelen siyasi emre bir bahane uydurarak, bir kılıf geçirerek toplumu yanıltmaya çalıştığını!
İktidarın, aynı zamanda ideolojik yapılanmasını, inşaat alanında da Türkiye’ye çok ağır ödettiriyor.
***
KIZIL SÜRGÜN: Bilimkurgu meraklılarına ilginç bir kitap önerisi. Tevfik Uyar, Kızıl Sürgün kitabıyla, bir oturuşta okuyabileceğiniz hoş bir romana imza attı. Hem güncel olarak yaşadığımız olayların içindeyiz, hem de devlette muhalif karakterli, gazetelere köşe de yazan bir memurun Mars’a sürülmesi olayını okuyoruz. Mars bir yerleşim yerine dönüşmeye başlamış ve Birleşmiş Milletler yönetiminde; Türkiye de kendisine düşen Mars payını, muhaliflerini oraya sürerek kullanıyor! Sürgün’e gidebiliyor mu? Hem evlilik de var, aşk da! Destek yayınları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder