7 Ocak 2020 Salı / Bilim ve
Siyaset - Orhan Bursalı
ABD’nin küresel çöküşünü sineye çekecek ve
imtiyazlarını adım adım kaybetmeyi ve devlet olarak “normalleşmeyi” kabul
edecek mi, yoksa dünyayı ateşe mi atacak, diye sormuştuk ya...
Bir küresel büyük kargaşa ve dahası savaşa
işaret eden edene; medya yazar ve yorumlarında, ayrıca devlet adamları
arasında..
Mesela Almanya’nın eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel 1914 ilk büyük küresel savaşı
anımsatıyor.
Güncel neden, ABD – İran çatışması. Devletler
liderler birbirardına yanlışların yapıldığı bir hatalar zincirine kendilerini
kilitlediklerinde, varacakları durak bellidir.
Bir azgın savaşı çıkartacak kısa yollar da
liderlerin eline geçmiş durumda: Tweet!
Trump ile Hameney arasındaki twitleşmeye
bakarsanız, aslında savaşın ön peşrevlerini görürsünüz.
İran ile ABD’nin kapışmasını önleyebilecek herhangi bir
işaret gören var mı?
Bir güç?
Avrupa’dan bir ses, güçlü bir önleyici hamle?
Rusya’nın, Çin’in bir şekilde müdahalesi?
Ben göremiyorum. Çok kötümser olmakta ve savaşın
çıkabileceğine ilişkin görüşleri yorumları öncelikle ön plana almakta büyük yarar
var.
Belki insanları harekete geçirebilecek bir savaş karşıtı
cephe – kuvvet yaratılabilir.
Pısırık Avrupa
Avrupa, ki iki büyük
savaşa anavatanlık yaptı, büyük gücünü arka planda saklıyor; sanıyor ki
savaş orada Ortadoğu’da olacak, hayır, Avrupa savaşın parçası olacak. İran’ın
hatalarına, sertliğine vurgu yapmanın, Trump’ın emperyalist emellerini gündeme
getirmenin, savaşı önlemede hiç bir yararı bulunmuyor.
İran’ın karşı hamleleri ve ABD’nin İran’ı bombalamaya
başlaması lokal mı kalır? Yoksa öngörülemeyen gelişmelerle ateş sağa sola
sıçrar mı.. Rusya müdahale edecek bir durumda kendini bulur mu..
Hele Çin ne yapar? Görünen 5- 10 – 15 yıl
içinde savaşsız ve doğal bir gelişme içinde ABD’yi iyice geride bırakmayı
öngören küresel politikasını değiştirmeye zorlanır mı? Savaş, unutmayalım ki
bazen her şeyin yeniden doğumunun ebesidir. Her yönde silahlanmanın hem maliyet
hem üretim hem teknolojik ve yıkıcı güç olarak tırmanarak artması ve bölgesel
bloklar arası gerilimlerin artması sadece şunu gösteriyor: Dünya barışa doğru değil savaşa doğru gidiyor sanki.
Gerilim çok yönlü
Gerilim her yerde ve çok yönlü, mesele salt İran - ABD
gerilimi değil...
ABD - Rusya.. ABD - Çin... ABD - Avrupa...
Şüphesiz ki ABD - Latin Amerika da var.
Bu manzara, dünyada aktif ve güncel çıban başının kim
olduğunu da gösteriyor.
Bir şey daha gösteriyor:
Dünyada ülkelerin ve politikanın – ekonominin savaşçı yapısı
hiç değişmedi. Birinci ve İkinci Dünya savaşlarının ve onlardan önceki Avrupa vb.
savaşlarının izleri üzerinde giden bir dünyada yaşıyoruz.
Bir ara bir hayal
görmüştüm:
Dünyada bilgi teknolojileri üretimi, ekonominin yapısını da
değiştiriyor. Yeni ekonominin sahipleri ve toplumu, geçmişlerinde savaş
ekonomisiyle, petrolle vb ilişkisi olmayan bir yeni nesil. Gelecekleri savaşta
değil barışın yaygınlaşmasında. Üretimleri ve müşterileri barışta büyüyecek..
Yeni ekonomi, zaman içinde siyasi iktidara ağırlığını koyacak ve yüzyılların
savaşçı iktidarlarının yerini alacak.
Fakat şimdilik bir değişim olmadı. Rüyamdan vazgeçmiş
değilim. Henüz olgunlaşmamış bir iklimdeyiz hala..
Halkın bilincini belirleyen, yüzyılların kötü kültürel, toplumsal ve siyasal mirası henüz.
İçinde aktıkları nehir çok kirli!
Evet sadede gelelim, şimdilik İran – ABD arasında çatışmayı
durduracak bir işaret görmüyorum..
Böyle giderse, yangın beklenmedik bir şekilde genişler ve
büyür mü?
Peki bir ne yapmalıyız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder