SAYFALAR

11 Ocak 2020 Cumartesi

Savaşı durduracak bir işaret yok, peki küresel yangına dönüşür mü?



7 Ocak 2020 Salı / Bilim ve Siyaset -  Orhan Bursalı
ABD’nin küresel çöküşünü sineye çekecek ve imtiyazlarını adım adım kaybetmeyi ve devlet olarak “normalleşmeyi” kabul edecek mi, yoksa dünyayı ateşe mi atacak, diye sormuştuk ya...
Bir küresel büyük kargaşa ve dahası savaşa işaret eden edene; medya yazar ve yorumlarında, ayrıca devlet adamları arasında..
Mesela Almanya’nın eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel 1914 ilk büyük küresel savaşı anımsatıyor.
Güncel neden, ABD – İran çatışması. Devletler liderler birbirardına yanlışların yapıldığı bir hatalar zincirine kendilerini kilitlediklerinde, varacakları durak bellidir.
Bir azgın savaşı çıkartacak kısa yollar da liderlerin eline geçmiş durumda: Tweet!
Trump ile Hameney arasındaki twitleşmeye bakarsanız, aslında savaşın ön peşrevlerini görürsünüz.
İran ile ABD’nin kapışmasını önleyebilecek herhangi bir işaret gören var mı?
Bir güç?
Avrupa’dan bir ses, güçlü bir önleyici hamle?
Rusya’nın, Çin’in bir şekilde müdahalesi?
Ben göremiyorum. Çok kötümser olmakta ve savaşın çıkabileceğine ilişkin görüşleri yorumları öncelikle ön plana almakta büyük yarar var.
Belki insanları harekete geçirebilecek bir savaş karşıtı cephe – kuvvet yaratılabilir.

Pısırık Avrupa
Avrupa, ki iki büyük savaşa anavatanlık yaptı, büyük gücünü arka planda saklıyor; sanıyor ki savaş orada Ortadoğu’da olacak, hayır, Avrupa savaşın parçası olacak. İran’ın hatalarına, sertliğine vurgu yapmanın, Trump’ın emperyalist emellerini gündeme getirmenin, savaşı önlemede hiç bir yararı bulunmuyor.
İran’ın karşı hamleleri ve ABD’nin İran’ı bombalamaya başlaması lokal mı kalır? Yoksa öngörülemeyen gelişmelerle ateş sağa sola sıçrar mı.. Rusya müdahale edecek bir durumda kendini bulur mu.. 
Hele Çin ne yapar? Görünen 5- 10 – 15 yıl içinde savaşsız ve doğal bir gelişme içinde ABD’yi iyice geride bırakmayı öngören küresel politikasını değiştirmeye zorlanır mı? Savaş, unutmayalım ki bazen her şeyin yeniden doğumunun ebesidir. Her yönde silahlanmanın hem maliyet hem üretim hem teknolojik ve yıkıcı güç olarak tırmanarak artması ve bölgesel bloklar arası gerilimlerin artması sadece şunu gösteriyor: Dünya barışa doğru değil savaşa doğru gidiyor sanki.

Gerilim çok yönlü

Gerilim her yerde ve çok yönlü, mesele salt İran - ABD gerilimi değil...
ABD - Rusya.. ABD - Çin... ABD - Avrupa...
Şüphesiz ki ABD - Latin Amerika da var.
Bu manzara, dünyada aktif ve güncel çıban başının kim olduğunu da gösteriyor.
Bir şey daha gösteriyor:
Dünyada ülkelerin ve politikanın – ekonominin savaşçı yapısı hiç değişmedi. Birinci ve İkinci Dünya savaşlarının ve onlardan önceki Avrupa vb. savaşlarının izleri üzerinde giden bir dünyada yaşıyoruz.

Bir ara bir hayal görmüştüm:
Dünyada bilgi teknolojileri üretimi, ekonominin yapısını da değiştiriyor. Yeni ekonominin sahipleri ve toplumu, geçmişlerinde savaş ekonomisiyle, petrolle vb ilişkisi olmayan bir yeni nesil. Gelecekleri savaşta değil barışın yaygınlaşmasında. Üretimleri ve müşterileri barışta büyüyecek.. Yeni ekonomi, zaman içinde siyasi iktidara ağırlığını koyacak ve yüzyılların savaşçı iktidarlarının yerini alacak.
Fakat şimdilik bir değişim olmadı. Rüyamdan vazgeçmiş değilim. Henüz olgunlaşmamış bir iklimdeyiz hala..
Halkın bilincini belirleyen, yüzyılların kötü kültürel, toplumsal ve siyasal mirası henüz.
İçinde aktıkları nehir çok kirli!
Evet sadede gelelim, şimdilik İran – ABD arasında çatışmayı durduracak bir işaret görmüyorum..
Böyle giderse, yangın beklenmedik bir şekilde genişler ve büyür mü?
Peki bir ne yapmalıyız?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder