3
Eylül 2019 Salı / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Putin ile
Erdoğan Suriye konusunda anlaştılar.. Olumlu gelişme..
Cumhurbaşkanı geçen hafta Şam İdlib’e girince, ciddi bir güvenlik sorunuyla karşı karşıyayız demişti.
Ayrıntı yoktu, acaba güvenlik sorunu ile kastettiği neydi, merak ettim ve
olasılıkları düşündüm:
4 seçenek olabilirdi:
1- Ülkemizin yine büyük bir göç dalgası ile karşı karşıya kalması; 2- sayıları tam olarak bilinmeyen 20-
30 parçalı, 40 bin kadar cihatçı köktendinci örgüt üyesinden bır kısmının
Türkiye’ye kaçma – girme durumunun ortaya çıkması, 3- Fırat’ın batısının, İdlip’de yine ayrılıkçı örgüt elemanlarının
konuşlanması ve nihayet 4- Suriye
ile yine karşı karşıya gelerek sınırda Esat – Şam ile komşu olmamız.
Hangisi
en iyi ve en kötü
Sizce
hangi seçenek en iyisi ve hangileri en kötüsü..
Bana göre
Şam ile yeniden komşu olmamız en iyi seçenek. Bu eninde sonunda gerçekleşecek
en yüksek olasılık.
Birinci
seçenek kabul edilebilir değil, aramızda zaten 5 milyona yakın Suriyeli mülteci
yaşıyor ve sorunlarımız büyük. Bunun üzerine binecek her mülteci, sorunları
ekonomik ve toplumsal katlayacak.
İkinci
seçenek tam bir felaket. Sonuçlarını terör olrak çok kötü yaşarız.
Üçüncü
seçenek gerçekleşmesi zor ve önlenebilecek bir durum.
Dördüncü
seçenek, dediğim gibi en iyisi.
3 olumsuzu bertaraf etmenin yolu
Analitik
düşünürsek: Aslında diğer üç olumsuz seçeneği önlemenin tek yolu var: Şam ile
yeniden komşuluk. Güneyimizde topraklarına egemen olacak. Şam’ın savaş olmadan
İdlip vb’ye egemen olması göçü durduracak en önemli gelişme olur. Suriyelilerin
kaçmasına gerek kalmaz.
40
bin kadar cihatçı sorunu: Bunları isteyen yok.. Kimi Kafkasya’dan, kimi Türkiye
ülkelerden dahası 5.000 kadarının da Türkistan’dan olduğu söyleniyor. Avrupa ve
Amerikan yurttaşları vb de aralarında var.
Cihatçılar ne olacak
Onların
hayalleri bitti. Paraları bitti. Çok karılı evlilikleri ve ebedi cennetleri de.
Hiç
bir ülke onları istemiyor. Ama almak zorundalar. İki seçenekleri var: Ya teslim
olacaklar, adil yargılanacaklar ve ülkelerine gönderilecekler. Bu ülkeler
onları almak zorunda kalacaklar.. Ya da dar bir bölgede savaşacaklar ve yok
olacaklar.
Türkiye’nin
veya bir başka büyük gücün onları koruyacak, kollayacak, silahlandıracak ve
Suriye’de tutacak durumu yok ve olmaz.
Suriye
Türkiye’ye böyle bir suçlama yöneltti.
Ankara gerçekle karşılaşıyor
Türkiye
yavaş yavaş, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin ile yaptığı son kısa
konuşmadan sonra, Suriye’nin ülke bütünlüğünü sağlamaktan başka bir seçenek
olmadığını gördüğünü anlıyoruz.
Görüşmeden
sonra Erdoğan bata telden, Putin başka telden çaldı.
Putin
tarafından yapılan açıklama çok önemli: İki lider teröristlerin yok edilmesi
konusunda anlaştı.
Erdoğan’ın
açıklamasında buna vurgu hiç yoktu, ama Dış İşleri Bakanı Çavuşoğlu Suriye’nin ülke bütünlüğünü vurguladı, ki önemliydi.
Erdoğan ve Putin anlaştılar
İdlip
konusundaki anlaşma, Suriye’nin teröristlere karşı mücadelesini kapsamadığına
da Moskova yeniden vurgu yaptı. Her ne kadar bir ateş kes ilan ettiyse de Şam,
bu geçicidir, bir nefes alımıdır ve yeniden cihatçılardan kentlerini geri
almayı sürdürecektir.
Türkiye’nin
oradaki gözlem noktalarının zaman içinde birer birer fonksiyonlarını tamamen
yitireceğini göreceğiz. Bu nedenle “geri çekmeyiz” gibi, gelişmenin doğasına
aykırı sözler etmenin bir yararı yok, sadece zor duruma düşeriz bu
açıklamalarla.
Bence iki lider bu konuda anlaştılar. Putin, ABD ile anlaşmamızı da hoş görerek şimdilik taviz vermiş oldu. Ama
bu bile geçicidir..
Ankara’nın Rusya ile ilişkilerinden menfaati,
Suriye’de boş hayallerin peşinde koymaktan çok daha büyük, önemli ve gerçek!
Bir an önce
gerçeklere ülkemizin menfaatlerine dönelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder