2 Eylül 2019 Pazartesi /
Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Suriye’den yine göç dalgası; yüzbinler Türkiye’yi
doğru yürüyüşe geçmiş, bir kısmı da bize küfrederek.. Durdurmaya çalışıyor
muşuz. Ve tabii suçladığımız Şam!
Halbuki Şam topraklarını ülkesini kentlerini İdlib
eyaletini kurtarmaya çalışmasa, köktenci teröristleri kovalamasa göç olmayacak;
ama İdlib eyaleti, Şam ve Esad karşıtı cihatçıların yönetiminde Suriye’den
kopartılmış kalacak. Ne kadar uzun “çatışmasızlık ortamı” sürerse, o kadar
Suriye’nin daha kesin parçalanması gerçekleşecek. Hesaplar bunun üzerinde...
Peki Şam savaşmasa ülkesini istilalardan nasıl kurtaracak?
Taksim’deki
anıtın anlamı
Bir ülke düşünün, parçalanması için emperyalistler
saldırıyor.
Oraya baktığımda adeta milli kurtuluş savaşı veren tanıdık
“bir ülke” gözümün önünde canlanıyor.
Bu size bir şeyler anımsatıyor mu?
Bizim geçmişimizle ilgili?
İrili ufaklı bir dizi isyancı, hilafetçi, etnikçi, ve
tabii ki emperyalist işgalci ülkenin üzerine çökmüş.. Şurası senin burası benim
aralarında paylaşmaya çalışıyorlar ve 3-4 yıl süren bir savaş ve ulusal
kurtuluş!
Ve bu Kurtuluş Savaşı’nın başarıya ulaşması için o
zaman Ekim devrimiyle yönetime gelen Bolşeviklerin, Lenin’in desteği büyük. Para,
silah ve askeri düşünce desteği dahil.
Bu işbirliğinin anıtsal vefası, Taksim’deki Cumhuriyet
Anıtı’na heykel olarak kazınmıştır. Anıt 1928’de bugünkü yerine konmuştur
(Anıtı gözden kaçırmak ve büyüklüğünü küçültmek için bu iktidarın çabalarını
unutmayalım!)
Anıt’da iki de Rus generali Mustafa Kemal hemen
yanındadır: Büyük Rus komutanı general Mihael
Vasiliyeviç Frunse ve general Kliment Voroşilov. Rusya savaş o
zamanki savaş tarihinin en büyüklerinden...
Suriye’ye
Kurtuluş Desteği
Şu an bir dejavu – bir aydınlanma yaşıyor musunuz?
Ruslar bu kez Suriye’nin “Kurtuluş Savaşı”na, bu kez
sahada fiilen destek veriyor.
Hayır, ne Rusya’nın Sovyet geçmişini tartışıyorum ne
de başka bir şeyi. Sadece salt iki olay anımsatıyorum. Düz bir gerçek!
Bir aydınlanma daha daha:
1920’lerde Rusya ve Türkiye Batı emperyalist sömürgeci
saldırısıyla karşı karşıyaydı...
Rusya hep Avrupalıların saldırısına uğradı..
Napolyon’dan tutun Hitler’e kadar..
İkinci Dünya Savaşı’nın Rusya’ya bedeli tarihin en
ağır faturalarından birini oluşturur, insan, kent, istila, büyük trajediler,
büyük maddi kayıp...
Soğuk savaş, “kapitalizm- sosyalizm” savaş etiketi
altında, yine Rusya – Batı arasında sürdü.
Türkiye
savaşın aleti yapıldı
Ve Türkiye bu savaşın en büyük aletlerinden biri
yapıldı, NATO üyeliğiyle.. Bunun bedelini biz ülkemizi Batıya peşkeş çekerek
ödedik; insan yaratıcı üretici yeteneğimizi de devrettik. Bugün demokrasiye
geçemediysek henüz, NATO’nun ülkemizdeki on yıllarca süren askeri yönetiminin
sonucudur.
Kendine don biçemeyen - seçemeyen bir ülkeye hala
batılı emperyalistler “ılımlı İslam” elbisesi giydiriyor ve iktidara
getirebiliyor.
Başımıza ne geldiyse, adam gibi kendi ayakları
üzerinde duramamaktan, dışarıya yamanmaktan, onların işbirlikçilerinden geldi.
Ertuğrul
Özkök askerin sır odasına girip
F–35’lerin Rus SU–47’lerden ne kadar üstün olduğuna yönelik raporları okuyor.
Alt metninde, ne pahasına olursa olsun bedelini ülkece ödeyip F-35’leri alalım
düşüncesi yatıyor.
Bu hikayeyi çok iyi biliyoruz.
Bugün de Batı – Rusya sürekli karşı karşıya.
Sanki hiç bitmeyecek bir tarihsel bir süreç..
***
Türkiye
Kurtuluş Savaşı veren bir ülke olarak, Kurtuluş Savaşı veren Suriye’ye destek
vermelidir.
Yoksa kendi
tarihine ihanet eder..
Yoksa ediyor
muyuz?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder