22 Ağustos 2019 Perşembe / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Şeytanın gör dediği
bizim için en önemli olasılığı başlığa taşıyarak konuya girelim. Şüphesiz
hükümet çevrelerinde konuşulmuyor değil, ama neden orada kalsın?
Kapatır mı?
Yazı tura atacak halimiz
yok. “Böyle bir olasılık gündemde olamaz,
Rusya ile ilişkimiz tıkırında diyen, bak S-400 füze savunma sistemini de aldık.
Akkuyu nükleer santral projesini verdik, ABD ve Batı ile papaz olduk, daha ne
isterler..” gibi düşünen varsa, siyasetle uğraşmasın.
İktidarın yeni gözdesi Hürriyet günlerdir kan ağlıyor: Eyvah
Suriye Ordusu Han Şeyhun’a girdi giriyor diye. Bu kent, İdlip eyaletinde
toplanan Şam’ı yıkmaya çalışan köktendinci savaşçıların elindeydi, eyaletin önemli
sınır kenti. TSK’nın gözlem noktalarından biri de hemen yanında. Suriye Ordusu,
buradan İdlip eyaletinin içlerine doğru yol alacak demektir. Hedef kent
isimleri vererek kafa karıştırmaya gerek yok.
Ama Han Şeyhun’dan
İdlip’in içlerine, türlü çeşitli Nusra / HTŞ gibi örgütlerin
elindeki kentlere doğru Şam Ordusu yürür. Bizim sınıra doğru bir süpürülüş. Bu
aynı zamanda Soçi anlaşmasıyla
kurulan gözlem noktalarının da anlamsız ve işlevsizlik kalması anlamına gelir.
İdlip’in yüzde 90’ına egemenler
Soçi
anlaşması çöktü demiştik. Putin’in açıklaması bu çöküşün nedenlerinden birine
işaret ediyor: Geçen yılki anlaşmadan önce El Nusra / HTŞ vb gibi örgütlerin
İdlip’deki hakimiyetleri yüzde 50 civarındayken, şimdi ise yüzde 90’a yükseldi.
Yani
Suriyelilerin İdlip eyaleti üzerinde tam hakimiyet kurmuşlardı ve ayrıca
Türkiye’nin gözlem noktaları adeta bu hakimiyeti koruyucu role dönüşmüştü. Ankara
Soçi anlaşmasında üzerine düşen görevini yerine getirmedi.
Üstüne üstlük, Fırat’ın
doğusunda ABD ile ile adeta bir “bölüşüm”e gidince, yazdığımız gibi, Rusya Han
Şeyhun kentinin düşmesi için desteğini arttırdı.
Bugün yeni bir durum
var. Cumhurbaşkanının Putin nezdinde yapacağı girişimlerin farklı bir sonuç
doğuracağını sanmıyorum.
Rusya’nın bir kaybı olur mu?
Şu aşamada Suriye /
Rusya’nın Türkiye’ye Suriye hava sahasını kapatmasını beklememek gerekir. Rusya
ihtiyatlı bir diplomatik politika izlemektedir. Şam, İran ve Rusya için ana
mesele Suriye’nin toprak ve ülke bütünlüğünü kurması ve topraklarını
kurtarmasıdır.
Ankara “çözüm öncesi sahada güçlü olalım; İdlip, El
Nusra / HTŞ / Çeçen ve Doğu Türkistanlı köktendinci savaşçıların elinde
kalmasını sağlarız, böylece Şam’a istediğimizi dikta ederiz” gibi bir
politika izleyicisi kokusunu yoğun bir şekilde yayıyor etrafa...
Rusya’dan alınan S-
400’lerin, bu politikayı, Moskova’ya kabul ettirmenin bir aracı olarak
düşünülmesi, abesle iştigaldir.
Rusya’nın eli güçlü
Unutmayın ki Rusya’nın
ikili ilişkilerimizde eli son derece güçlüdür. İthalat yasağı tarımcıları
perişan etti. Milyarlarca inşaat projeleri var Rusya’da.. Milyonlarca turistin
geliri vb.
Rusya – Suriye son
aşamada hava sahasını da kapatır. Türkiye tamamen Suriye topraklarından
çekilmek zorund kalır.
Üstüne üstlük, yukarıda
saydığımız ve saymadığımız tüm örgütlerin savaşçıları, Türkiye’nin başına
beladır. Ülkeye sızmaları da çok kolaydır. Tabi bir de sivillerin sınırlarımıza
doğru göçü gibi büyük bir olay daha var. Eğer savaşa müdahil bir duruma
girersek, göç hızlanır.
Korkulu rüya gerçekleşir mi
En akıllıca politika
Ankara’nın Şam ile işbirliği olacaktı.. Şimdi her şey ülkemizin aleyhine doğru
işlemeye başladı.
Ankara başka tüm
seçenekleri tükettiğini ve bunların bir sonucu olmayacağını gördüğü son
noktada, Şam ile işbirliğine gider, öyle gözüküyor. Tam Türk işi politik!
Tabii, Ankara’nın
cebinde, ABD ile tam bir işbirliği içinde Suriye’yi en azından Fırat’ın
doğusunda bölme ve buradan bir yarar çıkarma reçetesi de var gibi.
Bu hem ABD’nin
politikası olan bir vasi devletçik
kurulması gibi, bir zamanlar iktidar
ve küçük ortağının sözde korkulu rüyasının gerçekleşmesini sağlar, bizzat
Ankara’nın eliyle, hem de Suriye ile yüzyıllık bir düşmanlığı başlatır.
Bunların hepsi kötü
hayal tabii, Ankara böyle bir politik izlemez..
İzlemez mi?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder