19 Ağustos 2019 Pazartesi / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Gözünüzden kaçtı mı
yoksa önemsemediniz mi.. 10 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı’nın demecini kastediyorum:
“Ağustos ayı tarihimizde zaferler ayı olarak geçer... Malazgirt
zaferinden Mercidabık seferine.. İstiklal Harbimizin zirvesi olan 30 Ağustos
Zaferi’nden Kıbrıs çıkarmasına kadar pek çok dönüm noktasını bu ay içinde
yaşadık... Terör koridoruna ilk vurduğumuz darbe olan Fırat Kalkanı harekatını
da yine bir ağustosta başlattık. İnşallah bu Ağustos’ta da tarihimizin zaferler
halkasına bir yenisini daha ekleyeceğiz..”
Bu yeni zafer halkası ne ola?
Fırat’ın doğusuna,
ABD’nin denetimindeki, PKK’nın siyasi ve askeri yönetiminin ağırlıklı olduğu
bölgeye operasyon yapacağız demeçlerinin verildiği, askeri yığınakların
yapıldığı ve ABD’nin en sonunda Ankara ile “güvenli bölge” görüşmelerine
oturduğu bir zaman diliminde, Cumhurbaşkanı bu demeci veriyor.
Cumhurbaşkanının
demecinde saydıkları Malazgirt, 30 Ağustos.. evet birer zaferdir. Malazgirt ile
Selçuklular Bizansı yendi ve Anadolu toprakları Türklere açıldı. 30 Ağustos,
Türkiye’nin kuruluşunun zafer tacıdır. Kıbrıs da Türk bölgesinin Yunanistan’a
ilhakını önleyen savaş olarak çok önemlidir.
ABD’nin güdümünde,
Fırat’ın batısına Akdeniz’e kadar uzanacak bir uydu devletin kuruluşuna askeri
müdahaleyi, bu iktidar “zafer” olarak ilan edebilir. Ama bunlar Türkiye’nin
topraklarını kurtarma değildir; sonunda ülkeye yönelik önemli tehditlere karşı
önleyici meşru müdahaleler olarak kabul edilse bile, başka bir ülkenin
topraklarına karşı asker harekatlardır ve olayın nasıl sonuçlanacağı konusunda
Türkiye’nin bir takvimi yoktur.
Rusya ile Ankara karşı karşıya
Tersine, Fırat’ın
batısında, İdlip bölgesinde Rusya’nın desteğinde Şam / Suriye meşru ordusu,
bölücü köktendinci ve Ankara’nın güdümündeki ÖSO muhalif güçlere karşı
savaşarak ilerliyor. Rusya –İran – Ankara arasındaki İdlip üzerine “Soçi
Anlaşması” pratikte çökmüştür. Türkiye HTŞ gibi örgütün 10 kilometrelik alanı
boşaltmasını sağlama sözünü yerine getirmedi, tersine örgüt neredeyse tüm
İdlip’i egemenliği altına aldı. Ankara, Esad yıkılmalı temel politikasını
değiştirmedi, bu nedenle Esad karşıtı tüm güçlerin ayakta kalması işine
geliyor.
Aslında İdlip’te Ankara
ile Rusya sahada karşı karşıya bulunuyor.
Fırat’ın Batısında böyle sıcak bir savaş sürerken, doğusundaki
bölge ise Ankara ile ABD arasında bir pazarlığa konu oldu. Bu, Suriye
topraklarını bölüşme pazarlığı olarak da görülebilir.
Dünkü Cumhuriyet’te, bu
pazarlığın yaratacağı sonuçları tartışan Ahmet
Yavuz’un önemli yazısını kaçırmayın.
Ankara’nın hesabı yanlış
Ankara şunu mu hesap
ediyor: ABD oradan çıkmayacak, bir PKK devletçiliği himayesinde kurulacak.
ABD’yi savaşla oradan çıkartamayacağımıza göre, artık Suriye’nin toprak bütünlüğü söz konusu değil
demektir. Bu durumda Fırat’ın doğusundaki bölgenin bir kısmını da biz “PKK’ya
karşı sınır güvenliği” olarak kontrol edelim.”
Yani bu bölgeyi ABD ile bölüşelim.
Tartışılan: Ne kadarı
bize ne kadarı sana+PKK’ya kalacak.
Cumhurbaşkanı’nın “bu
Ağustos’ta zaferlere yeni halka ekleyeceğiz” sözlerinin ardında bu mu yatıyor?
Ankara, Suriye’nin ülke
bütünlüğünü birinci sıraya koysa, Şam ile işbirliğine öncelik verir. Öncelik
vermiyorsan, bugünkü koşullarda Suriye’nin bölünmesinden çıkar uman politika
izliyorsun demektir.
Bu Ankara’nın 2011’den
bu yana temel politikasıdır ve değişmemiştir.
Değişmez mi, değişir..
Çünkü Suriye doğurgan bir alandır.
Rusya’nın önemli açıklaması
Rusya’nın bu anlaşmaya
karşı olduğu açıktır, Dış işleri Bakanı sözcüsü, Fırat’ın doğusuna yönelik “teröre karşı faaliyetler için Şam’ın onayı
alınmalı. Burada egemen bir ülke söz konusu olduğu için bu ilk ve mutlak
şarttır. Bu, Rusya’nın hiç bir şekilde değişmeyen ilkesel duruşuz olup, Türkiye
tarafından düzenlenen harekatlar için de geçerlidir... Suriye’nin bölgelerinin
hiç bir gerekçeyle kopartılamayacağını bunun kabul edilemez olduğunuz
düşünüyoruz..”
Rusya diyeceğini diyor.
Fırat’ın doğusunda ABD
ile anlaşma ve pazarlık, Fırat’ın batısında Rusya ile ilişkilere de yansıması
olacaktır.
Şam Ordusu’nun Rusya desteğiyle daha şiddetli harekatını
bekleyebiliriz.
Ankara sırat köprüsü
üzerinde yürüyor hâlâ! ABD ile anlaşma zafer mi yoksa ülke aleyhine büyük
gelişmelere gebe mi olacak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder