SAYFALAR

7 Ağustos 2019 Çarşamba

17 yıllık bir batışın öyküsü ve Muhalefet Türkiye’yi yeniden nasıl inşa edecek?


5 Ağustos 2019 Pazartesi / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

AKP’nin ülkeyi büyük bir üretici ülke konumuna yükseltmesine olanak yok. 17 yıldır bunu yap(a)mamasının nedeni, ideolojisinin, ekonomiye bakışı ve anlayışının buna uygun olmamasıdır. Yani çok sevdikleri sözcükle, fıtrat meselesi!
Bu yargıya durup dururken varmıyorum, 17 yıllık ekonomi pratikleri ve yönetim anlayışları, ülkeye ve insanına bakışları, dünyayı kavrayışları ve sonunda 2013’ten beri adım adım ülkeyi çöküşe götürdüklerini görmemeleri veya görüp te bunu umursamamaları, konuyu yargı olmaktan çıkarıp olguya dönüştürdü.
Ekonomiyi çökertip ülkenin siyasal olarak da zayıflamasına yol açtılar. Dış politikada büyük yanlışlıkların yarattığı büyük yalnızlık da cabası.

17 yıl öncesine yaklaştılar

12.500 dolara ulaşan adam başı milli gelir 9300’e geriledi, yani yoksulluğun adıdır bu. Aslında milli geliri hesaplamada yaptıkları değişikliklerle 9300’e varılabiliyor. Eski milli gelir hesabına vursa ekonomistler, neredeyse devraldıkları döneme çok yakınlaştıklarını görürüz..
Bugün 500 milyar dolara yakın dış borç, ekonomik hacmin 700-800 milyar dolarlara yükselmesinde baş etken. Bu borcu şimdi ödeseniz, eski tas eski hamam.
70 milyar dolarlık Cumhuriyetin mal varlıklarını satmalarını da ekleyin.
O zaman sorabilirsiniz, ne yaptılar bunlar bu ülkeye? Bu kadar para nerelere gitti?
Birileri savurganlık kalemi altında bunları rakamlara dökebilir mi?

“Beş para harcamadan” masalı

Şüphesiz belki de bir kaç milyonluk kendilerine ait yeni bir orta sınıf yarattılar, devlet - belediye destekleri ile! (Hayır insanların böyle bile olsa sınıf atlamalarına, sekülerleşmelerine kötü gözle bakmak istemem!)
Evet otoyollar, köprüler, tüneller.. Ve şehir hastaneleri..
Tek Adam, bunları cepten tek kuruş çıkmadan hangi parayla yaptınız diye soruyorlar bize, diyor.
Evet kendi ceplerinden çıkmıyor, Hazine iki katı üç katı dört katı para ödüyor yıldan yıla.. Bu para da bizden çıkıyor. Bakın İstanbul – İzmir otoyolu kullanımın bedeli, en ucuzu, 256 TL, en pahalısı 815 TL..
Bu yol ne ülkenin ciddi ekonomik bir altyapı ihtiyacını karşılamak için yapıldı ne de ülkenin üretkenliğini katlayacak ve katma değer yaratacak bir sonuç üretecek. İstanbullu zenginler basacak gaza verecek parasını ve hızla Ege ve Akdeniz sahillerine ulaşacak. Bazılarımız da meraktan kırk yılda bir kullanacak otoyolu.
İktidar, hazineden belli otomobil geçişi üzerinden “sattığı” otoyolun parasını tıkır tıkır her yıl ödeyecek ve biz de ister geçelim ister geçmeyelim Hazine kanalıyla ödemiş olacağız.

Hangi sorunumuzu çözdüler

İktidar şunu yaptı: Bir birim fiyatına yapabileceğini, üç – beş birim fiyatına başkasına yaptırdı ve yıllar içinde kendi adamlarına yüksek kâr sağlayarak, faiziyle taksit taksit ödemesini yapıyor.
İktidar, normal ekonomik işleyişte 60-70 milyarlık, cari açık adıyla bilinen dış finansman açığından tek doları bile şüphesiz bu otoyollardan karşılayamayacak. Yani ülke ihtiyacının ötesinde, ülke için lüks ve gereksiz bir harcamadan bahsediyoruz..
Ama bunların altında baş imzası olan politikacı övünüyor: Bakın beş kuruş harcamadan neler yapıyoruz..
Yersen! Ama yiyecek insanlar çok!
Soru ortada: Ülkenin 60 – 70 milyar cari açığını kapatacak hangi projeyi hayata geçirdi bu iktidar?
500 milyar dolara yakın borç hangi cari açığın kapanmasına hizmet etti?
Cumhuriyetin yarattığı değerlerden 70 milyar doları harcadınız.. Nerelere harcadınız? Bu parayla hangi yüksek ekonomik değerler yarattınız?
Ve bu kadar para girdisi olduğu halde ülke neden battı?
Neden yaptırdığınız otoyollar vb için bu milletin çocukları kaç milyar dolarlık yeni bir iç borç yükünün altına girdi?
Tam bir hovarda iktidar.. Geleneksel sağcılığın inşaat gösteriş merakı batırıyor ülkeyi..
Ekonomistler biraz bu gerçeklerle uğraşsalar da bizler aydınlansak ve ülkenin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda tartışsak?
Yazı içeriği başlığa uymadı mı sizce? O zaman yarın..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder