9
Temmuz 2019 Salı / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Özdemir İnce gerçi bir yönünü
yazdı. AKP’den yeni parti kopuşunu, “bir diğer benzerine ülkeyi devir işlemi”
anlamına gelecek derin bir eleştiride bulundu ve yağma yok dedi.
Evet, yakın zamana kadar hepsi
bir aradaydı ve ülke birden bire bugüne gelmedi.
Ekonominin cicim aylarının
başında Ali Babacan vardı. Tüketim toplumuyla bir ülkenin kalkınamayacağını en
iyi onun bilmesi gerekirken, bugünü gelişi ve çöküşü körükleyenlerden biri
değil miydi? En uzun bakanlık yaptı, 2015’den itibaren de kızağa çekildi, çünkü
Damat bekliyordu. Reis’in “ekonomiyi de üstlenme” dönemine girilecekti, kendini
“ben iyi ekonomistim” benzeri sözlerle tarif etmemiş miydi. Nitekim Merkez
Bankası Başkanı’nı yasal açıdan tartışmalı bir yaptım oldu kararnamesiyle görevden alarak gösterdi. Ülkenin
pratikte en büyük ekonomistiydi..
Bunu Trump bile yapamıyor. O sadece
FED’e faizleri düşürün diyebiliyor.
Ama bizim Cumhurbaşkanı
demekle kalmıyor fiiliyatta da faizleri bizzat düşürme görevini devralıyor. Kim
daha büyük?!
Hiç bir eleştiride bulunmadılar
Babacan’dan bir eleştiri
duyduk mu bugüne kadar? Hayır. Sanırım Mehmet
Şimşek de yanında, Peki ondan duyduk mu, bakanlığı sırasında, farklı bir
görüş? Hayır.
Babacan ve arkadaşları
parlamenter demokrasiye dayalı bir anayasa hazırlığı da içindeymiş. Peki Tek
Adm sistemine geçilirken bir eleştiri duyduk mu? Hayır.
Davutoğlu Suriye politikasının,
yeni Osmanlıyız, ulus devlet çağı geçti, Oeski Osmanlı topraklarını bizim
bakiyemiz politikalarının mimarı değil
miydi, evet. Bütün bu dış politika bataklıkta mı? Evet.
Yani bugünkü Türkiye
fotoğrafında temel damgaları olan ve bugüne kadar geçmiş tasarrufları konusunda
tek bir yanlışlık duymadığımız politikacılar, yeni parti kuracaklar da ne
yenilik yapacaklar, bilmiyoruz. İnandırıcı olurlar mı?
“O beceremedi, her şeyi berbat etti, ama biz
şimdi AKP ve Reis pratiğinden öğrendik, daha iyisini yapacağız” düşüncesiyle
yola çıktıkları belli. Babacan, Gül, Davutoğlu gibi, bir zamanlar AKP’nin
vitrinindeki gözde isimlerin yeni partisi veya partileri eli kulağında.
Davutoğlu geri durur mu, bilinmez, kendini bu kadar politikaya adamış bir
insan, eğer AKP’den tam kopuş yaşadıysa, rahat durmaz.. Ama politika bu belli
olmaz, bakmışsınız, Reis kendisini geri çağırmış ve bu çağrıya da uymuş.
Erdoğan’ın uğraşacağı yeni düşman
Özdemir İnce’nin saptaması ve
eleştirisi haklıdır... Ama ben başka reel politik yönüyle ilgiliyim
gelişmelerin..
Bir kez, AKP içinden tasfiye
edilmişlerin kuracağı partinin, AKP tabanını çekip alacağını sanmıyorum.
Erdoğan kolay teslim olacak bir politikacı değil. Ama AKP’nin 31 Mart yerel
seçimler soncunda oyunun yüzde 36,5’a indiğini ve 23 Haziran’da ise sadece
İstanbul’dan bakacak olursak yüzde 30’lere doğru yolculuğa çıktığını
anımsarsak, AKP muhafazakarlığından
giderek kopan ve kopacak seçmenlerin yeni adresi olmaya soyundukları açık
ve seçik.
Partileri, AKP- MHP arasındaki
seçmen geçişkenliğinden de oy alır. Yani MHP’den de kayma olur.
İlk başta yüzde 10 oy
hedefleri olduğu açık. Fakat AKP’nin 17 yıllık iktidarının gemiyi karaya oturtmasından
ağzı yanan seçmenin tavrını bilmek de zor.
Ama bu gelişmenin en önemli
yanı, Erdoğan’ın yeni bir “düşman” ile uğraşmak zorunda kalacağıdır. Bakın
neler yaşayacağız daha!
İktidarda olmak, genellikle
avantaj sayılır. Ama ülkeyi çökertmiş bir iktidarın hiç değişmeyen anlayışının
ve daha güçlü tek adam politikalarının yarattığı sonuç, iktidarda olmayı
dezavantajlı duruma sokmuştur.
Yeni muhafazakar AKP partisi
başarılı olur mu bilmem, ama CHP, İyi Parti ve HDP esen rüzgarı yelkenlerine
doldurabilirlerse, ülke gerçekten aydınlığın yüzünü görebilir.
Bu konu daha çok yazı
kaldırır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder