13 Haziran 2019 Perşembe / Bilim ve Siyaset–Cumhuriyet
Orhan Bursalı
İktidar “yerli ve milli” gibi birbirini
tekrar eden bir ucube terimle, dibe vuran ve hepimizi yoksullaştıran ekonomik
bataktan çıkmaya çalışıyor. Yerli olan zaten millidir. Milli olan de yerli. Bu
şu demek: Esası, bu ülkenin insanlarının akıl, alın ve emek –sermaye- teri ile
var edilmiş bir ekonomi. Dünyamızda artık her şeyi “tamamen yerli” diye bir şey
yok. Ama esası yerli diye bir şey var. Bu bir fikirdir hayat bulur, bir
organizasyon, bir teknoloji, ciddi bir yatırım, dışarıdan ithal etmek zorunda
kaldıklarımızın pek çoğunun burada üretimi vb.
17 yılının büyük çoğunluğunu har vurup
harman savuran iktidar, dışarıdan gürül akan para nehrini kuraklık basınca,
“üretelim” demeye başladı.
Fakat, 17 yılda yaptıklarının özü ise
ülkeyi “erken sanayisizleşme” sürecine sokmak oldu.
Ekonomiden anlamazsak..
Ey okur, ekonomiden ana hatlarıyla anlamazsak,
siyaseti ve dünyayı, ticaret savaşlarını, neden çöküyoruzu da anlamayız.
İktidar da “ekonomiyi dış saldırılar çökertiyor” diyerek çöküşü bize kendi
marifeti değilmiş diye yutturur!
Damat beyin pembe söylemlerini Salı günü
burada yazmıştım; bugün tamamlıyorum, çünkü çok ciddi bir vesilem var,
anımsatmasam olmaz: Herkese Bilim
Teknoloji dergisinin yarınki kapak konusu tam da bu “ekonomik çöküş, erken
sanayisizleşme ve çıkış yolları..”
İki ana yazı, ikisi de uzmanından, Bayram Ali Eşiyok, yıllardır ülke
ekonomisinin yapısal teknolojik analizini yapan ve bu yapı değişmdn ülkenin
kalkınamayacağını yazn bir yurtsever iktisat uzmanımız, “Türkiye sanayisizleşiyor, yapısal sorunlar artıyor, peki ne yapmalı?”
yazısıyla gündeme katkıda bulunuyor.
Teknoloji üretimi, çözümleri konusunda
parlak bir uzman olan Ali Akurgal
da, “Yapısal deformasyon, teknoloji ve ekonomi”
yazısıyla, yüksek teknoloji – ara mal üretimindeki açmazımızı, cari açıkla
ilişkisini anlatıyor; Çin’in dünyayı ele geçirme stratejisinden örnekler de vererek.
Verilerle sanayisizleşme
Bayram Ali Eşiyok diyor ki: İmalat sanayinin ulusal katma değer
içerisindeki (GSYH) payı, AKP döneminden hemen önce yüzde 23’e kadar çıkmışken,
2017’de yüzde 17,6’ye düştü. Güney Kore ile kıyaslamada, 1960- 2017 arasındaki iki
ülke hemen hemen aynıyken, bizim sanayi payımız düştü, G. Kore’nin yüzde
30’lara vurdu:
Güney Kore ve gelişmiş ülkelerde sanayileşme belli bir
doygunluğa ulaştıktan sonra durağanlaşıyor ve hizmet sektörü öne çıkıyor. Bizde
ise henüz sanayileşmeden, hizmet sektörünün ulusal katma değer içinde payı
hızla öne çıktı. Bu “erken sanayisizleşme”dir.
Bunu doğrulayan
bir başka veri: Küresel imalat sanayi içinde Türkiye’nin pyı 2005’te de yüzde
1,1 idi, 2017’de de. Artış şok, sözde büyük ekonomi olacağız! Bol laf var.
Yüksek teknoloji sadece % 3,5
Türkiye ekonomisinin teknolojik yapısı, çöküşün veya
krizin çok önemli bir sağlam göstergesi:
Mesela 10 yıldır (2009- 2018) Türkiye ihracatında
yüksek teknoloji ürünlerini payı ortalama yüzde 3,5.. Sıfır ilerleme!
Bunun nedeni, ihraç mallarına damgasını, düşük ve orta düşük teknolojilere dayalı
üretimin vurması (yüzde 31,7 ve yüzde
34,4). Orta-yüksek teknoloji kategorisinde sayılabilecek üretimlerin
payı ise yüzde 28- 36 arasında değişiyor (ortalama yüzde 32,2).
Sanayisizleşmede bir etken de, inşaat sektörünün
ağırlığının artması.
İmalat sanayi üretiminde de hemen hemen tüm
sektörlerde yurtiçi katma değer oranı da düşüyor. Ama mallara çok az katma
değer katabiliyoruz. Bu değer, yüzde 40’lardan yüzde 17’lere düşmüş! Kimyasallar sektöründe
yurt içi katma değer oranı %46,6’dan %22,6’ya gerilemiş..
***
Çok bilgi var iki yazıda da! Resmen bir
röntgen çekiliyor ve öneriler yapılıyor!
17 yıllık iktidarın günahları büyük ve
izlediği ekonomi politikalar ülkeyi dıyş karşyı tamamen her türlü etkiye ve
baskıya açık hale, kırılgan hale getirmiş durumda!
NOT: Bayram Ali Eşiyok’un “Sanayileşmede,
Bilimde ve Teknolojide Neden Tökezledik?”, “Bilim ve teknoloi dünya v eTürkiye”
konulu pek çok kaynak çalışmalarına, HBT e-akademi yayınlarında e-kitap olarak www.herkesebilimteknoloji.com sitesinde
ulaşılabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder