11 Haziran 2019 Salı / Bilim ve Siyaset–Cumhuriyet
Orhan Bursalı
Bugün biraz basit ekonomi
yazacağım, zaten anladığım da bu kadar!
“Buradan
çok net söylüyorum, 3 ay sonra eylül ve ekim ayları gibi büyük bir ihtimalle
biz tekrardan tek haneli enflasyonları görmeye başlayacağız.”
Ekonominin teslim edildiği (Hazine ve
Maliye Bakanı) Berat Albayrak bey, Trabzon Yomra’da halka konuşurken bunları
söylüyordu.
Ekonomik krizi sürekli ve düzenli olarak
“dış düşman”ın çökertme harekatı olarak anlatır. İktidarlarının ülke
ekonomisini batırıcı ekonomik politikalarından, ülkeyi sanayisizleştirme
politikalarından, tüketim ekonomisi ve dışarıdan transfer edilen milyarlarca
doları bol kepçe harcamaktan bahsetmez.
Pirüpak bir iktidar!
Çok net söylüyormuş, şunun şurasında 3 ay
var, büyük bir ihtimalle dediğine
göre, yüzde 95-99, enflasyon tek haneye düşecek!
Anladığım kadar enflasyonun üzerine gökten
yıldırım düşecek.
Diyelim ki enflasyon zaten tavan yaptı,
seçim sonrası harcamaları son derece kıstınız... yüzde 9.9’a çektiniz.
Bunun bir başka anlamı şu olacak: Milletin
alım gücü son derece zayıflayacak, zaten ücretlerde artış yok, tüketim son
derece kısılacak ve fiyatlara artış nefesi kalmayacak.
Bunun ayrıntısını ekonomistler tartışsın.
Neden ihracat rekor kırdı?
Mayıs ayında ihracat aylık tarihi rekor
kırdı ve yüzde 11 gibi artarak 16,8 milyar oldu.
Damat beyde tarihi sevinç! Ama ihracatın neden rekor kırdığını
açıklamıyor: TL dünyanın değeri en düşük paraları arasına girince, tüm
mallarımız ucuzladı rekabet gücü arttı ve dış dünyanın kalite-fiyat
karşılaştırmasına göre ucuzlayan mallarımıza teveccühü arttı.
Bakana tavsiye: Tüm zamanların rekorunu
kırabilirsiniz. TL’ye sırasıyla 7TL, öbür ay 8 TL sonra da 9 TL’ye düşürün, her
ay tüm dünya tarihinde hiç bir ülkenin başına gelmeyen seri rekorlar
kırdırırsınız ve Quinness rekorlarına sokarsınız!
Türkiye mallarına yağma hasanın böreği
muamelesi. Kazanıyorlardır. Çünkü ülke ekonomisinin yüzde 70’i, düşük orta
düşük teknolojik üretime dayalı.
Bu da emek yoğun ekonomi, ücretler
üzerinde baskı, yoğun emek sömürüsü demek.
Cari açığı tarihe gömmek
Damat bey sevincini katlayarak sürdürüyor
ve ihracat artışından bir sonuç çıkartarak, daha iddialı bir açıklama yapıyor: Cari açığı tarihe gömüyoruz!
Şimdi, okurlar diyecek ki, yahu ne su
katıyorsun, damat beyin sevince ortak olacağına, Türkiye’nin ekonomik
çıkmazlara girmesine seviniyor musun?!
Damat beyin bu yılın başından beri söylediği
genellikle ters çıktığı için sevincine katılamıyorum ve açıklamalarında bol
palavra kokusu beni müthiş rahatsız ediyor.
Bir kaç ay önce açıkladığı sadece laf içeren
ekonomik programı (YEP) bu yıl 26 milyar dolar cari açık öngörüyordu. Bakan bey
diyor ki şimdi: Artık cari açık yok, “Haziran’dan itibaren cari fazla vereceğimiz yeni
dönem başlayacak.”
Peki cari
açık neden düştü?
Çünkü ekonomik büyüme durdu, çarklar yavaşladı.
Neden?
Çünkü hem faizler el yakıyor alınıp yatırım
yapılamıyor, hem de dolar çok pahalı ve ithalat çok yavaşladı, şirketler
borçları döndürmekte zorlanıyor, üzerlerinde baskı artıyor.
Türkiye ekonomisi hem sermaye hem de hammadde vb
girdileri bakımından ithalata dayalı. Sermaye gelmiyorsa, pahalılıktan dolayı
da ithalat yapamıyorsanız, cari açığınız düşüyor.
Bakan beyin açıklamasından aslında şöyle bir
çıkarsama yapabilirsiniz: Eyvah, cari fazla veren bir döneme giriyorsak,
ekonomi iyice çökecek, işsizlik artacak, kriz derinleşecek demektir.
Tabii bu
olmayacak (inşallah), nedeni, Bakan beyin “cari fazla vereceğimiz yeni dönem”
masalı gerçekleşmeyecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder